Gözaltına almanın sadece tutuklanabileceği düşünülen şüpheliler için uygulanabileceğini belirten Özgenç, tutuklanma sebebi olamayacağı aşikar olan bir 'suç'tan dolayı kişilerin gözaltına alınması hak ihlali olacağını vurguladı. Prof. Özgenç, "Beklentimiz, anayasa hükümlerini yok sayar bir zihniyetle ve Anayasaya açıkça aykırı olarak hazırlanmış olan bu “a’lâ kanun” hükümlerinin anayasa mahkemesince iptalidir." dedi.
SİSTEMİ TIKAYACAK VE FELÇ EDECEK UYGULAMALAR
Prof. İzzet Özgenç , TBMM'den büyük kavgalarla geçen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayladığı tartışmalı 'İç Güvenlik Paketi'yle ilgili olarak Twitter hesabından değerlendirmelerde bulundu. "6638 sayılı Kanun veya nam-ı diğer “İç Güvenlik Kanunu”, 4 Nisan tarihi itibarıyla yürürlüğe girdi." diyen Özgenç, İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 'pek çok yönüyle Anayasaya aykırı hükümler içeren bu kanun metninin' hazırlanmasında Adalet Bakanlığının kurumsal görüşüne itibar edilmediğini söyledi.
Bu kanunla valilere, kişilerin sokağa çıkmalarını yasaklama yetkisi verildiğini belirten Prof. Özgenç, belirli bir tehlikenin varlığı durumunda mülki amirlerin vatandaşlardan tehlike geçinceye kadar, yani sınırlı süreyle, evlerinden dışarı çıkmamalarını isteme yetkisinin olmasının doğal olduğunu söyledi. Sorun teşkil eden noktanın, bu düzenlemeyle valinin belirli bir bölgede oturan kişilerin sınırlı bir süreyle evlerinden dışarı çıkmamaları emreden kararına rağmen, kişilerin evlerinden dışarı çıkmasının "suç" olarak tanımlanması olduğunu vurguladı. Bu “suç” karşılığında üç aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörüldüğünü hatırlattı. Buna göre, bu yasağı ihlal ederek sokağa çıkan kişilerin, Cumhuriyet savcısının emrine ve hatta haberi olmasına gerek olmadan, mülki amirin yetkili kılacağı kolluk amirinin kararı ile gözaltına alınabileceğini ve kırk sekiz saat süreyle gözaltında tutulabileceğini anlatan Özgenç, şöyle devam etti: "Sokağa çıkma yasağını ihlal ettiği gerekçesiyle kişilerin gözaltına alınması, sokağa çıkan her bir kişiyle ilgili olarak soruşturma başlatılmasını zorunlu kılmaktadır. 6-7 Ekim 2014 tarihlerinde yaşanan olaylarda olduğu gibi kitlelerin sokağa çıkma yasağını ihlal etmesi halinde, sokağa çıkma yasağını ihlal eden her bir kişiyle ilgili olarak soruşturma başlatılması, bu kişilerin gözaltına alınması sebebiyle adil tabip muayenesinden geçirilmesi, sistemi tıkayacak ve felç edecektir."
‘ÂLA KANUN’ HÜKÜMLERİ İPTAL EDİLMELİ
Prof. Dr. İzzet Özgenç, gözaltına almanın, tutuklamaya takaddüm eden bir koruma tedbiri olduğunu yani sisteme göre, mevcut koşullar itibarıyla ancak tutuklanabileceği düşünülen suç şüphelisi gözaltına alınabileceğini hatırlattı. Bu nedenle, hakkında tutuklama kararı verilemeyecek olan bir şüphelinin, gözaltına alınamayacağının altını çizdi. Ceza muhakemesi kanununun 100. maddesine göre, üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı tutuklama kararının verilemeyeceğini ifade eden Özgenç, bu durum karşısında, tutuklama sebebi olamayacağı aşikar olan bir “suç”tan dolayı kişilerin gözaltına alınmasının, hak ihlali anlamına geleceğini aktardı. Özgenç, "Beklentimiz, anayasa hükümlerini yok sayar bir zihniyetle ve Anayasaya açıkça aykırı olarak hazırlanmış olan bu “a’lâ kanun” hükümlerinin anayasa mahkemesince iptalidir." dedi.