İzmir'in Buca ilçesinde, geçen pazartesi saat 05.00 sıralarında çıkan yangından üç kardeşini kurtarmayı başaran 8 yaşındaki Helin Ç.'nin, 1 yaşındaki kardeşi Emir'le birlikte can vermesi, parçalanmış aile gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Tatlıdil, evliliğin bozulmasında ve ailelerin parçalanmasında en büyük sıkıntıyı çocukların çektiğini söyledi. Devletin, yurttaşları sıkıntılarıyla başbaşa bırakacak ve onları yalnızlaştıracak olaylara uzak kalmaması gerektiğinin altını çizen Tatlıdil, "Devlet mutlaka yurttaşlarının yanında olabilmeli, bir telefon uzaklıkta olmalı." dedi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ülke genelinde boşanmalar sebebiyle en çok parçalanmış aile Antalya ve İzmir'de bulunuyor. Kaba boşanma hızı binde 2,87 ile en yüksek Antalya'da olurken binde 2,72 ile İzmir ikinci, binde 2,53 ile Muğla üçüncü sırada yer aldı. Boşanma hızının en düşük olduğu il ise Hakkari. TÜİK verilerine göre 2005'te 95 bin 895 olan boşanan çift sayısı, 10 yılda yaklaşık yüzde 36 artışla 2014'te 130 bin 913'e yükseldi. Türkiye genelinde boşanmanın en çok olduğu İzmir'de, Arife Ç. ile Ferhat Ç. çiftinin, iki çocuklarının öldüğü yangın çıktığında, boşanmayı konuşmak için evlerinden 40 km. uzakta, bir yakınlarının yanında olması, aile bütünlüğünün önemini bir kez daha ortaya koydu. Prof. Dr. Tatlıdil, ailelerin çocuk dünyaya getirmenin sorumluluğunu taşıması gerektiğine dikkat çekti. Evliğin bozulmasında, ailenin parçalanmasında en büyük sıkıntıyı çocukların çektiğini anlatan Tatlıdil, sıkıntıların büyümeden çözülmesi için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile yerel yönetimlerin aile danışma merkezleri kurmak zorunda olduğunu, Türkiye'nin bu konuda çok geciktiğini söyledi. Bakanlığın en önemli görevlerinden birisinin, aileyi güvence altına almak olduğunu belirtti. Türk toplum yapısının değerlerinde hızlı bir çözülme olduğunu vurgulayan Tatlıdil, "Parçalanmış aileler, çocuklarının sorunlarını çözebilme konusunda toplum adına devlet kurumlarıyla önlem alır. Tüm gelişmiş dünyada, sosyal yaşamı düzenleyen değerler içinde ailenin, aile bazında çocukların korunmasında, anne babanın sorumluklarını sürdürmesi için çok ciddi yaptırımlar vardır. Devlet, toplum adına bu konuda görevini yerine getirme konusunda eksikliğinin farkında değil diye düşünüyorum." dedi.
Hızlı şehirleşmenin olumsuz sonuçlarına da değinen Tatlıdil, şunları söyledi: "Biz maalesef hızla kentleştiğimiz için kendimize yabancılaşmaya, yalnızlaşmaya başladık. Bu süreçte kentlerimize yeni gelen ailelerin, yalnızlıktan kurtulmaları gerekiyor. Bu tür sosyal kurumlara mutlaka işlerlik kazandırmamız gerekiyor."
BOŞANMA SÜRECİNİN EN ÇOK ZARAR GÖRENİ ÇOCUKLAR
Boşanma aşamasında mutlaka ailede gerginlikler olacağını, bu sürece toplum adına sosyal kurumların müdahale ederek ne yapacakları konusunda rehberlik etmesi gerektiğin de kaydeden Ercan Tatlıdil, "Bu sürecin en çok zarar göreni çocuklar. En fazla mağduriyeti yaşayan çocuklardır. Anne babalar, öfkelerine ya da birbirleriyle geçinememelerine çözüm ararken, 'Çocuklarımızın sorunu nedir?' diye düşünmüyorlar. Çocuklar varken çocukların varlığını düşünmek gerekiyor." diye konuştu.
İzmir'de yaşanan olayın yeni olmadığını, birçok benzer durumun yaşandığını kaydeden Tatlıdil, "Çözüm, devlet yalnız bırakmamalı. Yurttaşlarını sorunlarıyla başbaşa bırakacak ve onları yalnızlaştıracak olaylarda uzak kalmamalı. Mutlaka yurttaşlarının yanında olabilmeli, bir telefon uzaklıkta olmalı. Hiçbir mutlu ailede çocuk kendini yalnız hissetmez, korunacak başka bir yer aramaz." dedi.
Tatlıdil, son yıllarda boşanmaların hızla artmaya başladığını, çok göç alan büyük şehirlerde, devamlı bir iş bulmada zorluk çeken, özellikle ekonomik gelirini devam ettiremeyen ailelerde boşanmaların çok daha yoğun olduğunu sözlerine ekledi. CİHAN