Türkiye'nin Rusya'dan aldığı S-400 hava savunma sisteminin sevkiyatının başlamasının ardından Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) NATO müttefiki Türkiye'yi F-35 programından çıkardığını açıklaması Alman basınında önemli gündem maddelerinden biri. Frankfurter Allgemeine Zeitung, bu durumun olumsuz sonuçları olacağını ifade ediyor:
"Erdoğan Rus S-400'ü aldığı takdirde neler olabileceğini hiç kuşkusuz biliyordu. Türkiye'nin hangi hava savunma sistemini satın alacağı, yıllardır süren bir tartışma konusu. Türkler müttefiklerinin bu konudaki çekincelerini iyi biliyordu ve bunlar haklı endişelerdi. Bir NATO üyesi, Rusya'ya Batı'nın silah teknolojisi hakkında bilgi sağlayabilecek bir sistemi edinmemeli. Bu açıdan F-35 programından çıkarılmanın sorumluluğu en başta Erdoğan'a aittir. Ancak burada ortaya çıkan hasar, Trump'ın dile getirdiği Amerikalıların istihdamı konusunu fazlasıyla aşıyor. Asıl konu, NATO'nun hayati önem taşıyan güney kanadının Putin tarafından deliniyor olması."
Aynı konuyu ele alan Märkische Oderzeitung, Türkiye'nin S-400 alımı ile NATO üyesi bir ülkenin sahip olması gereken sorumluluktan uzak davrandığını ifade ediyor:
"Trump'ın ülkesini NATO'dan çıkarma tehditleri son dönemlerde azalmış olsa da, şu anki vaziyet, ittifak adına belki bir kriz değil ancak bir gerileme anlamına geliyor. Üye ülkeler prensipte kiminle silah ticareti yapacaklarına kendileri karar verir. Ancak Ankara'nın Moskova ile olan bu alışverişi aynı zamanda, diğer NATO müttefiklerinin güvenliğini tehlikeye atabilecek olması nedeniyle Türkiye'nin ittifak içindeki rolü ve güvenilirliği konusunda soru işaretleri oluşturuyor."
Almanya Çevre Bakanı Svenja Schulze'nin, küresel ısınmaya karşı önlem amacı ile uçak bileti fiyatlarını vergilerle yukarıya çekme ve bu sayede insanları çevreye daha az zararlı seçeneklere yönlendirme fikri Neue Osnabrücker Zeitung tarafından şu satırlarla yorumlanıyor:
"Çevre Bakanı Svenja Schulze uçak yolculuğunu pahalılaştırmak istiyor. Doğrusu bu. Zira Alman hükümeti gibi, karbondioksit salınımını azaltmak isteyenler, seyahat ve ulaşım için tüm seçenekleri göz önünde bulundurmalı. Schulze'nin fikirlerini dile getirmesinin ardından atılan çığlıklar bir şeyi, hem siyaset hem de halk için konunun özündeki çatışma noktasını açıkça gösteriyor. Çevreyi ve iklimi korumaya evet, ama cüzdanımız bundan etkilenmesin. İşte bu noktada fikirlerimizi değiştirmemiz lazım, sadece Almanya'da değil, Avrupa'nın tamamında. Ve uçuş vergisinden gelecek kaynağın, devlet bütçesinin konsolide edilmesi için kullanılmayıp, toplu taşıma sistemlerine aktarılırması durumunda ulaşım alışkanlıkları ile ilgili hedeflenen dönüşüm konusunda gerçekten ilerleme kaydedilebilir."
Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi de, konuya dair yorumunda Çevre Bakanı Schulze'nin fikrini destekliyor ve daha cesur adımlar atılması gerektiğini vurguluyor.
"Hava yolculuğunu daha pahalı hale getirme fikri doğru yöne atılan bir adım. Ancak yeterli değil. Daha büyük hamleler gerekiyor. Seyahat eden insanlar, kendilerine iyi alternatifler sunulması durumunda, en azından Avrupa içinde uçak yolculuğundan vazgeçebilir. Bu belki bireylerin seyahat konforunu azaltabilir ama diğer yandan sorumluluk bilincini gösterir ve anlamlı bir tavır olur. Hükümet de bu konuda hemen bugün bir tavır ortaya koyup, bakanlık çalışanlarının Bonn ile Berlin arasındaki uçak yolculuklarını azaltabilir."
(Deutsche Welle Türkçe)