İkrime’nin(r.a) düşmanlığı, Vahşî’den de artıktı. O, İslâm’ın bizzat kendisinin düşmanıydı. Yani o, düşmanlığını şuurlu olarak yapıyordu. İkrime’nin(r.a) neş’et ettiği evde bulunanların hemen hepsinde, İslâm’a karşı cibillî bir düşmanlık vardı. Evin reisi, Ebû Cehil’di. Ondaki cehalet, bütün haneye sirayet etmiş ve Ebû Cehil’in evi, o koyu küfür karanlığıyla âdeta gayya hâline gelmişti. O evde İslâm’a giren herkes, en ağır şekilde eza ve cefaya maruz kalıyor ve kat’iyen rahat bırakılmıyordu.
İkrime(r.a), sanki İslâm düşmanlığında babasıyla yarışır gibidir. Babasının katıldığı hemen bütün hiyanet hareketlerine o da katıldı. Küfür gözünü kör etmişti. Mekke fethedildiği hâlde o hâlâ temerrüt ediyordu. Evet, niceleri, Mekke’nin fethiyle birlikte derhal Müslüman olmuş ve nur hâlesine girmişti ama, İkrime’nin(r.a) husumeti devam ediyordu. Zaten o, Mekke fethi sırasında da Müslümanlara karşı kılıç kullanmıştı.
İkrime B. Ebi Cehl'in(r.a) Müslüman oluşu
Fetih günü Haris b. Hişam’ın kızı ve İkrime b. Ebî Cehl’in(r.a) karısı Ümmü Hakim geldi, müslüman oldu. Sonra Hz. Peygamber’e(s.a.s),
‘İkrime öldürülmekten korktuğu için Yemen’e kaçtı. Ona eman ver’, dedi. Hz. Peygamber(s.a.s) de, ‘İkrime emniyettedir’, dedi. Böylece Ümmü Hakim, İkrime’yi(r.a) geri çevirmek için yola çıktı. Beraberinde Rum asıllı bir kölesi de vardı. Kölesi ona yolda sarkıntılık etti. Ümmü Hakim de onu kandırmak kabilinden bazı sözler sarfediyordu. Ta ki, Ak kabilesinden bir guruba rastlayıncaya kadar. Onlardan yardım istedi. Onlar o köleyi bağladılar. Ve Ümmü Hakim, İkrime’ye(r.a) yetişti. İkrime(r.a) Tehame sahillerinden birisine varmıştı ve gemiye binmişti. Ümmü Hakim gemiye yaklaşıp, İkrime’ye(r.a),
- Gel kurtul
- Kurtulmam için ne demem gerek?
- Allah’tan başka ilah yoktur de.
- Zaten ben bu yüzden kaçtım.
- Ben akrabalık bağlarını gözeten, insanların en doğrusunun, en hayırlısının yanından geliyorum. Sakın kendini tehlikeye atma. Ben senin için Hz. Peygamber’den eman aldım
- Gerçekten eman aldın mı?
- Evet, ben onunla konuştum, sana eman sözü verdi.
Böylece İkrime(r.a), hanımı Ümmü Hakim’le beraber geri döndü ve hanımı kendisine kölesiyle kendi arasında geçen olayı anlattı. İkrime(r.a) de o köleyi öldürdü. O sırada daha müslüman olmamıştı.
İkrime’nin Müslüman Olması ve Hz. Peygamber’in Yüce Ahlâkına Şahitlik Etmesi
İkrime, Mekke’ye yaklaştığında Hz. Peygamber sahabilere, ‘İkrime size mümin ve muhacir olarak geliyor. Sakın babasına küfretmeyin. Çünkü ölüye küfretmek diriyi rahatsız eder ve o küfür ölüye de gitmez’ dedi. Hz. Peygamber(s.a.s), İkrime’yi(r.a) gördüğünde o kadar çok sevindi ki, yerinden sıçradı ve mübarek cübbesi sırtından yere düştü, sonra tekrar yerine oturdu. İkrime’yi(r.a) de huzurunda oturttu. Beraberinde başı kapalı hanımı da vardı. İkrime(r.a),
- Ey Muhammed(s.a.s), şu kadın bana haber verdi ki sen bana eman vermişsin.
- Doğru söylüyor, sen emniyettesin!
- Peki beni neye davet ediyorsun ya Muhammed?
- Seni Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim de Allah’ın peygamberi olduğuma şahidlik etmeye davet ediyorum. Bununla beraber namaz kılacak, zekât vereceksin.
Peygamber efendimiz(s.a.s) İslâm’ın diğer hasletlerini teker teker sayarak bunları yapacaksın, dedi. İkrime(r.a);
- Allah’a yemin ederim, beni hak olan bir şeye davet ediyorsun. Güzel bir işe çağırıyorsun. Allah’a yemin ederim ki, sen bizi İslâm’a davet etmezden önce aramızda konuşma bakımından en doğrumuz idin. İyilik bakımından hepimizden daha fazla iyilik yapıyordun. Ben ‘Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın kulu ve Rasûlü olduğuna şahidlik ediyorum.’
Bu, Rasûlullah’ı(s.a.s) çok sevindirdi. Hz İkrime(r.a) sonra, ‘Ey Allah’ın Rasûlü(s.a.s)! Benim söyleyebileceğim en hayırlı şeyi bana öğret’, dedi. Hz. Peygamber(s.a.s), ‘Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed Allah’ın kulu ve rasûlüdür dersin’, dedi. İkrime(r.a); 'Daha sonra?’ diye sordu. Hz. Peygamber(s.a.s), ‘Ben Allah’ı ve burada hazır bulunanları şahid kılıyorum ki ben müslüman, mücahid ve muhacir bir insanım, diyeceksin’, buyurdu.
***
Ben zaferi görmedikçe ölmeyeceğim!
İkrime, Yermük Muharebesi’ne hanımı ve çocuğuyla beraber katılır. O bu muharebede yaralanır ve alıp bir çadıra getirirler. Hanımı başucunda ağlarken İkrime, 'Ağlama!' der, 'Ben zaferi görmedikçe ölmeyeceğim.' Bu da ona ait bir keramettir. Biraz sonra çadıra amcası Hâris b. Hişâm girer: 'Müjde, der, Allah bize zafer verdi!' İşte o zaman İkrime(r.a):
- Beni ayağa kaldırın. Çünkü içeriye Allah Resûlü(s.a.s) girdi.
Allah Resûlü’nün(s.a.s) ruhaniyatına hitaben şunları söyler:
- Yâ Resûlallah!(s.a.s) Sana verdiğim sözümde durdum mu? Ahdimi yerine getirdim mi?
Son nefesinde de bir âyet okur ve ruhunu Allah’a teslim eder. Âyet meal olarak şöyle demektedir: 'Rabbim, beni Müslüman olarak öldür ve salihlere ilhak et!'
Evet, Allah Resûlü’nde(s.a.s), insanların hidayete ermesi mevzuunda bir hırs vardı. O, tebliğde bir erişilmezliği temsil ediyordu. Binlerceye, yüzbinlerceye elini uzatıyor ve binlerceyi, yüzbinlerceyi aydınlık iklimine çekiyor; çekiyor ama yine de doyma bilmiyordu. Zira engin rahmetinden, herkesi istifade ettirmek istiyordu. Evet O, can düşmanı hasımlarına bile şefkat elini uzatıyor ve böylece peygamberlerdeki tebliğ sıfatının nasıl erişilmez bir ufuk olduğunu gösteriyordu.
***
Hz. Peygamber’in İkrime’ye Dua Etmesi
Hz. Peygamber(s.a.s) İkrime’ye(r.a);
- Bugün benden ne istersen -eğer gücümün yettiği bir şey ise- sana vereceğim.
- Benim senden istediğim şudur. Sana karşı ne kadar düşmanlık yapmışsam, seninle savaşmak için ne kadar adım atmış ve ne kadar kılıç sallamış isem ve senin hakkında ister yüzüne, ister arkandan olsun ne kadar kötü söz söylemişsem bütün bunlar için bana Allah’tan mağfiret dileyesin.
- Ey Rabbim! Bana ne kadar düşmanlık etmişse, senin nûrunu söndürmek için ne kadar adım atmışsa ve her ne isyanda bulunmuşsa ve benim hakkımda -gerek yüzüme gerek arkamdan olsun- ne kadar kötü söz söylemişse hepsini affet
- Ey Allah’ın Rasûlü!(s.a.s), buna razı oldum. Şahit ol ey Allah’ın Rasûlü!(s.a.s) Ben Allah’ın yolundan insanları menetmek için ne kadar çaba harcamışsam onun iki mislini Allah yolunda harcayacağım. Allah’ın yolundan insanları caydırmak için yaptığım savaşın iki mislini Allah yolunda yapacağım. dedi ve sonra şehid düşünceye kadar İslâm’da cihadlara katıldı. Hz. Peygamber ilk nikâhıyla hanımı Ümmü Hakim’i ona zevce olarak geri verdi.