Saray tatlısı güllaç Ramazan sofralarının vazgeçilmezi
Ramazan ayının vazgeçilmez tatlılarından güllaç, sıcak havaya rağmen sofralardan eksik olmuyor. İlk olarak Bursa Babasultan köyünde yapılan güllaç, ABD, Almanya, Belçika başta olmak üzere birçok ülkeye ihraç ediliyor.
Osmanlı saray mutfağının gözde tatlılarından olan güllaç, hafif olması nedeniyle günümüzde de iftar sofralarının vazgeçilmezleri arasında. 15. yüzyıl ortalarına kadar Osmanlı'da halk, mısır nişastasından yufka açıp stoklardı. Havayla temas halinde olduğu için kuruyan yufkaları süt ve şekerle ıslatıp yerdi. Zamanla içine gülsuyunun da eklenmesiyle 'güllü aş' ismini aldı. Tatlının ismi daha sonraları güllaç olarak kullanılmaya başlandı.
Güllaçın kökünün Mısır'da yaşayan Osmanlı Türklerine dayandığı rivayet ediliyor. Türkiye'de ise ilk kez Bursa'da Babasultan köyünde yapılmış. Güllaç üretiminin çok büyük sabır istediğini belirten Gülümoğlu Baklavaları işletme sahibi İsmet Gülümoğlu, bir dönem Osmanlı saray mutfağı tatlısı olarak bilinen güllaçın diğer tüm Osmanlı yemekleri gibi büyük emeklerle yapıldığını söylüyor.
Kaliteli bir güllaç yapmak için yaprakları Babasultan köyünden aldıklarını anlatan Gülümoğlu, "Güllacın yapraklarını özellikle çıkış yeri olan Babasultan köyünden almaktayız. Yufka, süt ve şekere gülsuyu ve vanilyada eklenip üstüne ise kiraz, ceviz ve fıstık atılınca muhteşem bir tatlı ortaya çıkıyor." diyor.
"GÜLLAÇ NASIL YAPILIR"
Özellikle yaprağının kaliteli olması gereken güllaç yapımında, 3 litre süt, 1 kilogram şeker ile kaynatılıp ılık vaziyete getirilir. Tepsiye konan her güllaç yaprağının parlak tarafı üzerine kepçe ile ılık süt gezdirilir. Güllaç yaprakları bittiğinde kalan süt güllaçların üzerine dökülür. Buzdolabı veya serin bir yerde yarım saat bekletildikten sonra üzerine dövülmüş ceviz, badem, fıstık, fındık ve arzu üzerine gül suyu ve vanilya ilavesiyle servis edilebilir.