Hz. Ömer, Müslüman olduğu andan itibaren yeryüzünde Hakk’ın müşahhas timsali, hakikatin yorulmaz, usanmaz takipçisi ve bekçisi olmuştur. Devlet başkanı olduğu halde kıt kanaat geçinmeyi tercih etmiş, her daim takva yörüngeli bir hayat yaşamıştı.
Hz. Ömer halife olunca, sahabîlerin önde gelenleri ile bir toplantı yaptı. Onlara:
- Sizlerin de bildiği gibi ben ticaretle meşgul olan biriyim. Allah bana ailemin geçimini ticaretle sağlamamı lutfetmişti. Üstlendiğim bu iş ticaret yapmama engel oldu. Ne dersiniz hazine malından almam helal olur mu diye sordu.
Sahabîlerin çoğu; “Elbette olur” derken Hz. Ali sessiz kaldı. Onun görüşüne özel bir değer veren Halife:
- Sen ne dersin ey Ali? diye sordu.
Hz. Ali:
- Örfe göre senin ve ailenin geçineceği miktar ne ise o kadar alabilirsin. Bunun ötesi olmaz, dedi.
Büyük zorluk çekiyordu
Sahabîler:
- Ali’nin görüşü yerindedir, diyerek Hz. Ömer’e belli bir miktar maaş bağladılar.
Ancak ailesi kalabalık olduğu için maaş yetmiyor, çok büyük zorluk çekiyordu. Hz. Ali, Hz. Talhâ ve Hz. Zübeyr gibi sahabîler durumun farkına varınca bir araya gelip konuyu görüştüler ve Hz. Ömer’in maaşını artırması gerektiğini kararlaştırdılar. Hz. Ali:
- Halife ile görüşüp ondan bunu yapmasını isteyelim, dedi.
Hz. Osman bunun kolay olmayacağını söyleyerek uyardı:
- Hz. Ömer’den bahsediyoruz. Bunu ona kim söyleyecek dedi.
Doğru söylüyordu. Düşünmeye başladılar. Sonunda Hz. Ömer’in kızı annemiz Hz. Hafsa’ya gitmeye karar verdiler. Evine gidip durumu anlatarak babası ile konuşmasını rica ettiler. Teklifi yerinde bulan validemiz babası ile görüşmeyi kabul etti. Sevinen sahabîler:
- Hz. Ömer teklifimizi kabul etmezse isimlerimizi açıklama diye rica ettiler.
Hz. Ömer’in yanına giden kızı durumu anlattı. Kızını dinleyen Hz. Ömer çok kızdı. Kızgınlığı yüzünden belli oluyordu. Kızına:
- Seni bana kim gönderdi diye sordu.
- Görüşünü öğrenmeden isimlerini açıklayamam, dedi.
Allah Resûlü gibi yaşayacağım
Hz. Ömer:
- Söyler misin Allah Resûlü’nün yirmi yıldır arpa ekmeğine doyduğunu, üç gün peş peşe yemek yediğini, günleri açlık çekmeden geçirdiğini gördün mü? Şimdi seni nefsinle baş başa bırakıyorum. Allah Resûlü’nün ne kadar zor bir hayat yaşadığını unuttun mu dedi.
Efendimizin çektiği sıkıntıları anınca ağlayan halife gözyaşlarına boğuldu. Sonra:
- Şunu iyi bil ki! Gücümün yettiğince Allah Resûlü ve Hz. Ebû Bekir’in zor yaşam şekline uyacağım. Belki bu sayede ahirette rahata kavuşurum, dedi. (İbn Sa’d, Tabakât, 3/277)
Benzer bir vaka kendisi ile oğlu Abdullah arasında geçmiştir: İbn Ömer’in “Çocuklarım et istiyor, onlara et almak istiyorum” sözüne “Demek canınız ne zaman neyi isterse siz onu hemen alıyorsunuz! O zaman sizin için; ‘Siz bütün zevklerinizi dünya hayatında bitirip tükettiniz.’ (Ahkâf, 46/20) Ayetinin hükmü nerede kalır.” diyerek karşılık vermiştir. Evet bu ve buna benzer nice vasıflarıyla örnek bir insan, örnek bir Müslüman, örnek bir devlet başkanı hüviyeti sergileyen Hz. Ömer’e canlar kurban. Rabbim bizleri onun şefaatine nail olan kullarından eylesin.
BİR AYET
Gerçek bir bayram için
“Allah’ın kitabını okuyup ona uyanlar, namazı hakkıyla ifa edenler ve kendilerine nasip ettiğimiz imkânlardan, gizli ve aşikâr olarak hayır yolunda harcayanlar, ziyan ihtimali olmayan bir ticaret umarlar. Çünkü Allah onlara mükâfatlarını tam tamına verecek, üstelik lütfundan onlara fazlasını da ihsan edecektir. Zira o gafurdur, şekûr’dur (kusurları bağışlar, kulların amellerini ve şükürlerini kabul edip fazlasıyla karşılık verir.)” (Fâtır Sûresi, 35/29-30)
ALTIN ÖĞÜTLER
Kimlerle düşüp kalkıyorsun?
İmam Gazali Hazretleri anlatıyor:
Allah, senin iyiliğini, senden daha iyi bilir. Şer zannettiğin çok şey vardır ki senin için hayırdır. Hayır zannettiğin çok şey vardır ki senin için şerdir. En selâmet yol, ilâhî takdire razı olman, her hâle şükür diyebilmendir. Son derece dikkat edeceğin bir husus varsa, o da kimler ile düşüp kalktığındır. Şunu iyi bil ki bir sepet sağlam elma, içindeki bir çürük elmayı sağlama çıkartamaz. Fakat bir çürük elma, hepsini çürütür. Bunun için daima iyilerle düşüp kalk!
BİR NÜKTE
Seni ilgilendirmeyen şeyi terk et
Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:“Kendisini doğrudan ilgilendirmeyen şeyi terk etmesi, kişinin iyi Müslüman oluşundandır.” (Riyazü’s-Salihin, Erkam Yayınları)
Hadisin verdiği mesajlar
Kendisini doğrudan ilgilendirmeyen söz ve işlerle meşgul olmamak, Müslüman’ın iyi bir seçim bilincine sahip olduğuna ve imanının olgunluğuna işarettir. İnsan, dünya ve ahireti için gerekli ve lüzumlu olan işlerle meşgul olmalıdır. Boş şeyleri terk, sürekli ilahi denetim altında bulunduğu şuurunun bir sonucudur. Kişinin kendisini kontrol etmesininen büyük pratik faydası budur.
BİR?DUA
Bizi, önümüzdeki Ramazan’a da kavuştur
Allah’ım! Senin rızanı kazanmak için Ramazan boyunca hatası ve sevabıyla orucumuzu tutmaya çalıştık. Teravihlerimizi kıldık, fitrelerimizi verdik. Yapmış olduğumuz bu amelleri kabul eyle Ya Rabbi! Bayramı milletimiz ve bütün İslam âlemi için hayırlı eyle. Bizi önümüzdeki Ramazan’a da kavuştur.