Ramazan'ı değerli kılan Kur'an-ı Kerim'in bu ayda inmesi ve müminlerin ay içerisinde Kur'an-ı Kerim'e daha çok bağlanmasıdır. İlahiyatçı yazar Reşit Haylamaz, Peygamberimiz'in (S.A.S) Cebrail ile (a.s.) karşılaşması ve ilk emri 'oku' demesi, Hira'da yaşadıklarını Peygamberimiz'in (S.A.S) Hz. Hatice ile paylaşmasını anlatıyor.
Bir pazartesi günü Efendimiz (S.A.S) yine Mekke'de gözüne kulağına ilişen olumsuzluklardan uzaklaşmış kendini Hira'nın yalnız ama Rabbi ile başbaşa olduğu o kuytu yerine atmış orada ibadetle muşgul oluyordu. Ramazan ayının 17'si takvimler miladi 610'u gösteriyordu. Ve Cibril-i Emin bu mekanda temessül ediyor. Efendimiz'in karşısında Cibril-i Emin var... Efendimiz ilk defa karşılaştığı Cibril-i Emin'i görüyor. Ve orada Cibril-i Emin "oku!" diye hitap ediyor. Cibril'in Efendimize ilk emri "oku" oluyor. Bu emir karşısında Efendimiz (S.A.S) "Ben okuma bilmem ki.." diye tepki veriyor. Cibril-i Emin Efendimiz'e daha da yaklaşıyor, Efendimiz'i kucaklıyor ve yeniden "oku!" diye emrini tekrarlıyor. Efendimiz de (S.A.S) buna mukabil, ne okuyacağını bilmediğinden dolayı "Ben okuma bilmem" diye mukabelede bulunuyor. Üçüncü kez tekrar Cibril-i Emin Efendimiz'i (S.A.S) kucaklayıp sıktıktan sonra yeniden "oku!" ifadesini tekrarlayıp arkasından "Rabbinin adı ile oku!" deyip, Alak suresinin başından itibaren 5 tane ayetini Efendimiz'e (S.A.S) tebliğ ediyor. Böylelikle Efendimiz'in (S.A.S) aynı zamanda beklenen o nebi olduğu ve bundan sonra risalet vasifesinin de Efendimiz'in (S.A.S) omuzlarında yerine getirilmesi gereken bir vazife olduğunu süreci açıklanmış oluyor.