'Keşke iftara davet edebileceğim komşularımız olsaydı'
Mehmet Sıddık Menkeze, 5 yıldır Beykoz Poyraz yangın gözetleme kulesinde çalışıyor. Menkeze'nin eşi İlknur Menkeze, Ramazan'ın buruk geçtiğini belirterek "Keşke iftara davet edebileceğim komşularımız olsaydı. İftarımızı birlikte açsaydık." diyor.
Türkiye'nin ormanları, yangınlara karşı gözetleme kulelerindeki görevliler tarafından 24 saat izleniyor. Genelde eşi ve çocuklarıyla birlikte kulelerde yaşayan görevliler, ufak bir duman gördükleri anda ilgili birimleri uyararak bölgeye müdahale edilmesini sağlıyor. Gözlerin kırpılmadan gözetleme yapıldığı yerlerde televizyondan internete kadar birçok imkân mevcut. Ancak görevlilerin tek eksikleri komşularının olmaması. Bu eksiklik, Ramazan ayında kendisini daha çok hissettiriyor. O kulelerden birinin ev hanımı İlknur Menkeze, hissettiği eksikliği, "Keşke bu mübarek ayda iftara davet edebileceğim komşularım olsaydı." diye anlatıyor.
İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü'ne bağlı Beykoz Poyraz yangın gözetleme kulesinde Diyarbakırlı Mehmet Sıddık-İlknur Menkeze çifti biri erkek üç çocuğuyla birlikte yaşıyor. Mehmet Sıddık Menkeze, 5 yıldır ormanın gözü konumunda görev yapıyor. Her gün en az 3-4 kez 141 basamaklı 26 metre yüksekliğindeki yangın kulesine çıkıp iniyor. Yetkililere saat başı yangın durum bilgisi verdiklerini dile getiren Sıddık Menkeze, havanın aşırı sıcak olduğu günlerde çevrim süresinin 15 dakikaya kadar düştüğünü belirtiyor. Birçok imkâna sahip İlknur-Sıddık Menkeze çiftinin en büyük eksiklikleri sosyal hayatlarının olmaması. İstanbul'da yaşadıklarını hissedemediklerini ifade eden baba Menkeze, "Biri erkek 3 çocuğum var. Onları her gün okula arabayla götürüp getiriyorum." ifadelerini kullanıyor. Yaz kış kulede kaldıklarını anlatan Menkeze, Sultanahmet'e en son geçen yıl Ramazan'da gidebildiklerini sözlerine ekliyor.
Eşi gözetlemedeyken yemek yapıp çocuklarla ilgilenen evin hanımı İlknur Menkeze, bazen de eline dürbünü alıp eşinin yanında oluyor. Çocuklarıyla birlikte ilk zamanlar kulede yaşamaya alışamadıklarını ifade eden İlknur Menkeze, serin havada oruç tutmak bir avantaj olsa da Ramazan ayının kendileri açısından buruk geçtiğini aktarıyor. Ramazan'ın manevi atmosferini şehirdekiler kadar hissedemediklerini ifade eden kulenin hanımı İlknur Menkeze ise Ramazan ayını kadın olarak tek başına geçirmenin zorluğunu dile getiriyor. "Keşke bu mübarek ayda iftara davet edebileceğim komşularımız olsaydı. İftarımızı birlikte açsaydık." diyen İlknur Hanım, sahur davulcularını özlediğini belirtiyor. Şehirden uzak olmanın en çok çocuklarını etkilediğini aktaran İlknur Hanım, şöyle devam ediyor: "Burada internetinden televizyonuna kadar her şeyimiz var. Bizim için eksik olan, insan yok, komşumuz yok. Bazen Kartal'a gidiyoruz, oğlum Ethem kendi yaşındaki çocuklarla oynamıyor. Oğlum çocuk olduğunu hissetmiyor. Burada yangına ilk müdahale ekibi var. Oğlum onlarla arkadaşlık yapıyor."
İstanbul'da en çok yangın, piknikten çıkıyor
Sorumluluk alanlarında 37 yangın gözetleme kulesiyle yangınlara karşı teyakkuzda olduklarını aktaran İstanbul Orman Bölge Müdürü Zekeriya Mere, İstanbul'da en çok yangının söndürülmeden bırakılan piknik ateşinden kaynaklandığını kaydetti. Mere, İstanbullulara şu uyarılarda bulundu: "Orman yangınları açısından hassas bir döneme girdiğimiz şu günlerde vatandaşlarımız mümkünse mangalsız, ateşsiz, soğuk piknik yapsın. Ormanlık alanda ya da ormanlarımıza yakın mesafelerde yakılan mangal ateşinin kesinlikle söndüğüne emin olmadan piknik alanı terk edilmesin. İstanbullular pikniğe gelirken yanlarında birer damacana suyu eksik etmesin."