Zekata dair en çok merak edilen soru
Ahmed Şahin, Zaman Gazetesi'ndeki köşesinde hangi durumlarda zekat verilmesi gerektiğini yazdı. İşte merak edilen soruların cevabı...
Soru: Ben mahalle bakkalı çalıştıran küçük çapta bir esnafım. Bana zekât düşer mi düşmez mi bilemiyorum. Nasıl bir hesapla tespit edebilirim zekât mükellefiyetimi?
Cevap: Zekât, nisap miktarı fazla parası olanın üzerine farz olan mali bir ibadettir. Öyle ise önce zekât verecek kadar fazla paraya sahip olup olmadığınızı tespit edeceksiniz. Bu tespiti de şöyle yapabilirsiniz:
-Aile olarak temel ihtiyaçlarınızı karşıladıktan sonra geride bekleyen (80) gram altının karşılığı sayılan (sekiz bin) lira kadar bir paranız var mı? Bir senedir bekleyen bu kadar paranız varsa, zekât vermesi gereken zenginlerden sayılırsınız. Bu para evde ya da bir finans kurumunda, yahut da dükkânda sermaye, vitrinde mal olarak da bulunuyor olabilir. Diyelim ki, elde mevcut şu kadar para var. Vitrindeki malın tutarı da şu kadar. Ayrıca şu kadar da alacağınız var, ama borcunuz da mevcut.. Bunların hepsini de topladıktan sonra meydana gelen yekundan borcunuzu çıkaracaksınız, kalan miktar en azından sekiz bin lirayı buluyor ya da geçiyorsa zekât zengini sayılırsınız. Bu paranın her bin lirasına (25) lira zekât takdir edip yoksulun hakkını verme mutluluğunu yaşayacaksınız.
Soru: Alacağımın da zekâtını verecek miyim?
Cevap: Alacağınızı sağlam alacak, ödenmesinde şüphe olan zayıf alacak diye ikiye ayırabilirsiniz. Sağlam alacağın zekâtını hemen vermeniz gerekir, şüpheli alacağın zekâtını da alınca verebilirsiniz..
Soru: Zekât ihtiyaç fazlası paraya lazım gelir, sözünden neyi anlamak gerekir? Aldığımız maaşımıza, cebimizde harcayacağımız harçlığımıza da zekât vermek gerekir mi?.
Cevap: Cebinizde ihtiyaçlarınızı karşılamak üzere hazır bulundurduğunuz harçlığınıza, maaşınıza, borcunuzu ödemek için beklettiğiniz paranıza zekât vermek gerekmez. Çünkü bunlar bir senedir boşta bekleyen ihtiyaç fazlası para değildir. Tam aksine her ay, hatta her an harcayabileceğiniz ihtiyaç paralarıdır.
Soru: Oturduğum evim, kirada dükkânım, bindiğim arabam var. Bunlara zekât vermem gerekir mi?
Cevap: Oturduğunuz eve, kullandığınız arabaya, kirada olan mülke zekât vermek gerekmez. Ancak varsa bunların getirdiği paraya zekât vermek gerekir. Bunlar sahibini sadece fitre zengini yapmış olur o kadar.
Soru: Öğrencilere verdiğimiz burslar zekât yerine geçer mi?
Cevap: Elbette.. Yoksul öğrenciye verilen burs, ülkemiz için iyi bir eğitim alıp hayırlı bir nesil yetişmesine hizmet eden önemli bir destektir. Bu itibarla, okuyacak öğrenciye verilen burs adındaki zekâtlar tam yerine verilen yardımlardır. Hatta Osmanlı'da okuyana, okutana muhtaç olup olmadıkları sorulmadan zekât verilir, öğrenci, yahut da okutan hoca olmasını, yardım edilmesi için yeterli gören alimler bulunurdu..
Soru: Oturacak ev, binecek araba almayı düşünüyorum. Bunlar için ayırdığım paraya da zekât vermem gerekir mi? Bunlar borçtan sayılmaz mı?
Cevap: Sadece bunlara niyet emekle borçlanma kesinleşmiş olmaz. Bekleyen bu gibi paralara zekât gerekir. Ancak anlaşma yapılmış da borçlanma kesinleşmişse, kesinleşen borca verilmek üzere bekleyen paraya zekât gerekmez.
Soru: Zekât ve fitre verirken açıkça söylemek gerekli mi?
Cevap: Gerekmez. Verenin niyetini Rabb'imizin bilmesi yeterlidir, alanın bilmesine de gerek yoktur.