Ghosn, 2011 yılından beri maaşlarını düşük göstererek özellikle Japonya’daki vergi yasalarını çiğnediği şüphesiyle tutuklandı.
Fransız otomotiv uzmanlarına göre, Ghosn hakkındaki yolsuzluk iddiasının birden ortaya çıkması, Nissan'da daha fazla söz hakkına sahip olan Renault’ya "kumpas" sorusunu gündeme taşıdı.
Carlos Ghosn, 1999’da Japon otomotiv devi Nissan'ın iflastan kurtaran ve hakkında manga kitapları bile yazılan bir kurtarıcı imajına sahipken, "Neden birden, hem de bu kadar sert ve kesin bir şekilde gözden çıkarıldığı" konuşuluyor.
Fransız basınında, "Japonya'nın, ortaklıkta Nissan ve Mitsubishi'nin geri planda kaldığı, grup üzerinde Renault'nun daha çok söz sahibi olmasına son vermek istediği ve bunun için düğmeye bastığı" iddiaları çoğalıyor.
Nissan, Renault'nun yüzde 15 hissesine sahip ancak karar alma aşamasında oy hakkı bulunmuyor. Renault ise Nissan hisselerinin yüzde 43'üne sahip.
Ghosn'un tutuklanmasından Nissan'ın CEO'su sorumlu iddiası
Nissan CEO'su Hiroto Saikawa, aylar süren iç soruşturmada "Çok sayıda yolsuzluk olayının tespit edilmesinin ardından" şirketin savcılığa başvuruda bulunduğunu açıkladı.
Tokyo savcılığının iddialara göre Ghosn'un özel harcamalarını Nissan şirketine fatura ettiği belirtildi. Ancak Renault şirketinin, CEO'su hakkından aylar süren soruşturmadan haberi olmadığı öğrenildi.
Saikawa'yın, Ghosn’un tutuklanmasında direkt rol aldığı kesin olmasa da, Japon yöneticinin yaptığı son açıklamalarla, bu durumda istifade ettiği iddia ediliyor. Saikawa, yaptığı basın toplantısında, "Ghosn’un uzun soluklu yöneticiliği için bu durum oldukça kötü." açıklamasında bulundu.
Saikawa, "Çok fazla kişinin güvenini büyük ölçüde sarstığımız için kendimi çok kötü hissediyorum” dedi ve “Bu tam olarak hayal kırıklığı da değil bu tam bir rezalet ve benim için çok büyük bir moral bozukluğu” diye ekledi.
Geçen yıl Nissan'daki CEO'luk görevini Hiroto Saikawa'ya devreden Carlos Ghosn, şirketin yönetim kurulu başkanı olarak kalmıştı.
"Japonlar yabancı sermayeden kurtulmak istiyor"
Nissan’ın Ghosn'un tutuklanmasında oynadığı rol ve Saikawa'yın son açıklamaları, Fransa’da bu sürecin "hukuki" değil, daha çok "siyasi bir hamle" olduğu düşüncesini güçlendiriyor.
Fransız hükümeti, ittifakın istikrarı konusunda ihtiyatlı olmaya devam edileceği açıklaması yaparken, Japonların şirkettin yabancı sermayenin eline geçmesine olumlu bakmadıkları düşünülüyor.
Şirketlerin gelecek yıllarda tamamen birleşmesi iddiası güçlenirken, Japonların bu duruma karşı çıktıkları iddiası büyüyor. Fransız uzmanlar, Renault'ya ihtiyacı kalmadığı için Japonların yabancı sermayeden kurtulmak istediklerini ileri sürüyor.
Renault-Nissan-Mitsubishi ortaklığı bu yılın ilk yarısında 5.53 milyon araç satışıyla en büyük rakibi olan Volkswagen AG’yi geride bıraktı.