Şu sıralar “itirafçılığın” keyfini süren Zarrap’ın, muteber “iş insanı” sıfatıyla ortalıkta dolandığı günlerde, medyanın en fazla ilgisini çeken konulardan biri Ebru Gündeş için aldığı Bombardier Challenger 300 tipi özel jetiydi. Bugün SBK’nın jetinde olduğu gibi, o jet üzerinde de pek çok muamma dolanıyordu. Hala da öyle aslında.
İki kere el koyuldu. İlki, 17 Aralık operasyonunda. İkincisi;2017 yılında, Zarrap ABD’de itiraflara başlayınca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın“casusluk” soruşturması başlattığında.
Peki ne oldu o jete?
Adını en son uluslararası bir “insan kaçırma” skandalında duymuştuk. Japonya’da sahte vergi beyanından tutuklanan ve kefaletle ev hapsi verilerek yargılanmasına başlanan Renault-Nissan-Mitsubishi ortaklığının CEO’su Carlos Ghosn, 2019 yılında Tokyo’dan firar etti.
Zarrap’a ait ARE Havayolları şirketinin lisansı olmadığından dolayı alındığından beri MNG Havacılık’ın işletmesindeydi uçak. El koyulduktan sonra da MNG hangarında duruyordu. MNG “bizden izinsiz uçurulmuş” açıklamasını yaptı. Devlet el koyduğuna göre jet TMSF’nin olmalıydı. Ancak TMSF de Zarrap’a ait hiçbir şeyin kendilerinin tasarrufunda olmadığını duyurdu.
O JET BİR KAMU MALI DEĞİL Mİ?
İşin doğrusu Zarrap jeti ,2012 yılında Halkbank’ın iştiraki olan Halk Finansal Kiralama üzerinden almıştı. 6 milyon doları ödediği, kalan 7 milyon doları hiç ödemediği ortaya çıktı. Türkiye’ye gelse geri vereceklerdi muhtemelen. Haliyle jet, bir kamu malı.
En son 30 Aralık 2019 günü saat 7:37’de Beyrut’tan kalkmış, 9:47’de İstanbul’a inmiş. Ghosn’u bırakıp gelmiş yani. MNG’nin skandaldan sonra uçağı bir daha kullanmadığı görünüyor. Tabi Venezuela ile altın ticaretinde adının geçtiğini hatırlatalım. Bir hayalet gibi yok olmuş sanki.
Elbette buharlaşmadı; adı değişti, üzerindeki desenler silindi, yenilenmiş kimliğiyle dünyanın dört bir yanına uçup duruyor şimdi. Son uçuş da 2 Aralık günü Antalya-Valencia arasında yapıldı. Uçağı işleten şirket Genel Havacılık AŞ. görünüyor. Kuyruk numarası da TC-EAR artık.
Şirket Sülyak ailesine ait ve yönetiminde Ömer ve Ali Sülyak kardeşler bulunuyor. Şirketi kuran baba Nedim Sülyak ise Türkiye’nin ilk özel havacılık girişimini başlatanlardan. Fatih Karagümrük’te doğmuş, ABD’de okumuş, 1978 yılında Chicago’da uçak parçaları satan Tencom’u kurmuş Nedim Sülyak’ın gizemli bir hayatı olduğunu söylemek lazım.
Türkiye adını ilk kez1981’de, ABD’nin ambargo uyguladığı Libya'ya gizlice askeri malzeme satışı için FBI tarafından yürütülen soruşturmada duydu. Dava açıldığında Türkiye’ye gelip bir şirket kurdu. 1983’te Milliyet gazetesine verdiği röportajda, “Tencom tüm dünya tarafından tanınan bir şirkettir. Bir Türk’e ticari güçleri yetmediğinden devleti ve basını kullanıyorlar”diyordu.
Şirkete ve yönetime cezalar kesildi fakat Sülyak ceza almadı.
EYMÜR: MİT’TE SÜLYAK İLE GÖRÜŞTÜK
Eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür ise 2013’te kendi sitesinde (atin.org) Sülyak ile ilgili ilginç bilgiler vermişti. Tencom’un öyle anlattığı türden bir “dünya devi” olmadığını; toplam 4 kişilik küçük bir şirket olduğunu yazmıştı. Gerisini Eymür’den aktaralım:
Tencom, 1980’in sonlarında iflas noktasına geldi. Kısa bir süre sonra Libya Hava Kuvvetleri’nde subay olan Abay Necmettin Elyazgı ile tanıştı.20 milyon dolarlık kontrat yaptı. Soruşturma da bununla ilgiliydi. “İstihbarat dünyasında bu tip suçların göz ardı edilmesinin muhakkak bir bedeli vardır” diyen Eymür, MİT’te Sülyak ile yaptıkları bir görüşmeyi aktarıyordu:
“Bilmem hatırlıyor mudur? Aralık 1995’de Ankara’da görüşme yapmıştık. Operasyon Başkanlığı Başyardımcılığı görevindeydim. Operasyon Başkanı da Şenkal Atasagun’du. Yanımda Özel Kuvvetlerden emekli Albay Orhan Çoban vardı. MİT’e operasyonel alanda kullanılması düşünülen uçaklar alınması bahse konuydu.O tarihlerde Genelkurmay’ın bir faaliyetinde yer alan Sülyak’la iki saat kadar süren görüşmede, birçok başka konulara da yer verdik. Belki Sülyak, Genel Havacılık’a kayıtlı 532-312-7793 numaralı telefonu o tarihte MİT’te görevli Yavuz Ataç’ın ne sebeple kullandığı, Ataç’la getirip eşe-dosta dağıttıkları minyatür silahları nereden aldıklarının da cevabını verir.”
***
Türkiye’de özel jet merakı malum. Kara para aklama operasyonlarından insan kaçırmaya, kokain ticaretinden altın kaçakçılığına hemen her olayın merkezinde mutlaka bir de jet duruyor. Pistleri parçalanıp, bir de hastane kondurulan Atatürk Havalimanı’nın alabildiğine serbest özel jet trafiği de malum. Haliyle bir kamu malı olduğunu bildiğimiz jetin akıbetini de merak ediyoruz.