Güneşli Kübban restaurantta öğle yemeği eşliğinde gerçekleştirdiğimiz uzun soluklu
röportajımızı iki bölüm halinde yayınlamayı uygun bulduk. İlk bölümünü birazdan okuyacağınız röportajımızın ikinci bölümü ise önümüzdeki günlerde sizlere ulaşacak.
Türkiye'nin 130 milyar doları aşan
ihracat rakamları herkesin dilinde pelesenk olmuş durumda ama bu rakamın 8 yıl öncesinde 27.5 milyar dolar seviyelerinden bugünlere gelmesinin arkasında bir çok kahraman var. İşte size bugün onlardan bir tanesini tanıtacağız. 220
ülkeye yayınlan bir başarının halen devam eden hikâyesi…
Röportaj: Sarper Erkılınç
İstanbul İhracatçı Birlikleri Başkanı Zekeriya Mete kimdir? Sizi biraz tanıyalım Başkanım…
1965
Rize doğumluyum. Evliyim ve 3 çocuk babasıyım. Tahsil hayatımın önemli bir bölümünü Rize'de tamamladım fakat 1980 yılında yaşanan sıkıntılı siyasi süreçlerde işyerlerimizin bombalanması sonucu tahsil hayatımızı İstanbul'a taşıdık. 12
Eylül sonrası yeniden Rize'ye döndük ama maceralı bir okul hayatımız oldu. Yüksek öğrenimimi 3. Sınıfta bırakarak İstanbul Sirkeci'de
ailemizin otomotiv yedek parça işine katılarak ticari hayatıma başladım. 1991 yılında sarp sınır kapısının açılmasından sonra
gıda ihracatına başladık ve o yıllarda Rize
Ticaret ve
Sanayi Odası Yön. Kur. Bşk. Yrd. Ardından serbest bölgenin kurulması ve orada da yine Yön. Kur. Bşk. Yrd. görevlerinde bulundum.
1998 yılında ise bir atılım yaptık ve sanayiciliğe soyunduk. Hemen ardından 1998-2007 arası İ.İ.B (İstanbul İhracatçı Birlikleri) Başkan Yrd. görevinde bulundum. 2007 yılından bugüne kadar da aynı birliğin Başkanlığını yürütüyorum.
EŞİM EN BÜYÜK DESTEKÇİM
Aslında sadece ekonomi alanını kapsamasını istediğimiz röportajlarımızda bu soruya pek girmek istemiyorduk ama okuyucularımız özellikle bu soruyu takip ettiklerini ifade ediyorlar. Bu açıdan gelen bu talebi görmezden gelemeyiz ve size de soruyorum. Bu kadar yoğunluk yurtiçi-yurtdışı, milyar dolarlar seviyesinde ihracat rakamları,
sivil toplumda ki önemli görevleriniz ve birde kendi işiniz…
Zekeriya Bey, evdekiler ne diyor bu işe?
Çokça tartışıyoruz ve atışıyoruz aslında. STK'lar da yöneticilik özveri isteyen bir iş. Bu özveriyi yaparken işinize de gerekli zamanı ayıramayabiliyorsunuz ve iş kaybınız dahi oluyor. Yaşadığınız süreçlerde bunları telafi etmeye çalışıyorsunuz. Aile ortamı bildiğiniz gibi çok büyük özveri isteyen bir konu.
Çocuklarınızın mutluluğunu, üzüntüsünü paylaşamadığınız zamanlar oluyor fakat bu noktada eşimin önemi ortaya çıkıyor. Arka planda beni
destekleyen eşimin büyük desteğini hissetmezsem bu görevleri üstlenmemizin ve yerine getirmemizin mümkünatı yok. Zaman içerisinde bu kayıpları telafi etmeye çalışıyorsunuz ama geçen zaman geçmiş oluyor, çocuklarınızın o
küçük yaşlardaki sevecenliğini, tatlılığını yeterince algılayamıyorsunuz ama buda bizim kaderimiz artık… (Gülüşmeler)
YÖNETİM KURULU İÇİN 500 BİN DOLAR İHRACAT ŞART
İ.İ.B (İstanbul İhracatçı Birlikleri) ne zaman kurulmuştur, kime-nereye bağlıdır, bünyesinde hangi birlikler bulunmaktadır ve yönetim kurulunda nasıl görev alınabilir?
Birliğimiz 1940 yılından İstanbul'un en eski birliği olarak kurulmuştur ve bünyesinde 7 adet birlik bulundurmaktadır. Yeni ve son kurulan birliğimiz ‘'
Gemi İhracatçıları Birliği'' 1 genel sekretarya ve 3 tane de genel sekreter yrd. ile
hizmet veren bir biriliktir. Bünyemizde bulunan birlikler sırasıyla;
-Ağaç mamülleri ve orman ürünleri birliği
-
Fındık ve mamülleri birliği
-Gemi ve yat ihracatçıları birliği
-Hububat,
bakliyat yağlı tohumlar ve mamülleri birliği
-Kuru
meyve ve mamülleri birliği
-Su ürünleri ve hayvansal mamüller birliği
-Yaş meyve-
sebze mamülleri birliği
İ.İ.B (İstanbul İhracatçı Birlikleri), T.İ.M (
Türkiye İhracatçılar Meclisi) ve dolayısıyla Baş
bakanlığa bağlı Devlet Bakanlığı'na bağlı bir müsteşarlık aracılığı ile yönetiliyor. Yarı kamu kuruluşu hüviyetinde olduğu için yönetim kurulları
seçim ile iş başına geliyor. Önceki dönemlerde 2 yılda bir yapılan seçimler artık 4 yılda bir yapılıyor ve 2 yıl içinde en az 500 bin dolar ihracat yapan işadamlarının, sanayicilerin yönetim kurunla
seçilme hakkı mevcut. Diğer oda ve kuruluşlarda eğer üye kaydınız varsa yönetime seçilebiliyorsunuz fakat burada durum öyle değil. Burada yönetim kuruluna girmek isteyenlerin tutturması gereken belirli rakamlar ve şartlar var. Sürekli aktif ve güncel olmanız lazım…
Bahsi geçen rakamları yakalayan ve bunun üzerinde ihracat yapan insanların belirli bir bilgi-birikime sahip oldukları yadsınamaz bir gerçek. Aynı zamanda önemli anlamda vizyon sahibi oldukları da bir gerçek. Bizde bu bilgi-birikimin, vizyonun getirmiş olduğu sinerjiyi ülkemizin gelişimine ve kalkınmasına kullanmaya çalışıyor ve dolayısıyla hep daha iyisini yapabilmenin gayreti içinde oluyoruz.
220 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYORUZ
Başkanım, peki sizinde sektörünüzü içine alan Hububat, bakliyat yağlı tohumlar ve mamülleri birliği neler yapar, sektör kaç ülkeye ihracat yapar?
Öncelikle ihracatçının güncel sorunlarını çözmeye çalışıyoruz. Sekretaryamızda var olan görevli personelimiz, memurumuz aracılığı ile ihracatçının normal prosedür de dahilde işleme izin belgeleri, gümrük çıkış beyannamelerinin onaylanması ve bunların
kayıt altına alınması-raporlanması, müsteşarlıkla ilgili koordinasyonun yürütülmesi ve yurtdışı organizasyonlarının yapılması gibi çalışmaları gerçekleştiriyoruz.
Devlet yardımları bölümü, dâhilde işleme izin bölümü, ar-ge bölümü ve ilgili fuarlar bölümü olmak üzere çeşitli departmanlarımız mevcut.
Çalışmalarımızda rotayı yönetim kurulu çizer ve aktiviteler yönetim kurulu kararı ile gerçekleşir. Bu kapsamda düzenlemiş olduğumuz yurtdışı fuarları bulunmaktadır,
Almanya'da ISM çikolata-
şekerleme fuarı ki alanında en büyük fuardır.
Chicago şekerleme fuarı,
Rusya genel gıda fuarı ve
Endonezya'da Türk
ihraç ürünleri fuarı olmak üzere her yıl 4 adet fuarı mutat olarak gerçekleştirmekteyiz. Bunun yanında tabi ki yurtdışı ticari heyetlerimiz oluyor ve belirlemiş olduğumuz ülkelere yoğunlaşarak çalışmalar yapıyoruz. Son dönemde Kenya'da dâhil olmak üzere 5-6 ülke belirledik ve buralara yoğunlaştık. Sektörümüz 220 ülkeye ihracat yapan çok dinamik bir sektör ve T.İ.M (Türkiye İhracatçılar Meclisi) içinde en fazla ülkeye ihracat yapan sektör konumunda. Bu durumun bize kazandırdığı çok ciddi bir vizyon ve bilgi birikim var.
Yine ayrıca devletin
iş dünyasına sağladığı bir
takım teşviklerden de üyelerimizi haberdar ederek onlarında bu desteklerden faydalanmalarını sağlıyoruz.
Sektörünüzün başlıca ihracat ürünleri ve bu ihracatların gerçekleştiği ülkelerden başlıcaları hangileridir?
Ayçiçek yağları, katı-
bitkisel yağlar, unlu mamüller,
mercimek, fasulye, nohut gibi bilinen bakliyat çeşitleri ilk akla gelenler.
Çikolata şekerleme kategorisinde ise sakızlar, şekerlemeler, bisküviler, pastacılık ürünleri, kakaolu ürünleri söyleyebiliriz. Ülkeler bazında ise
Irak, Almanya, Endonezya,
Filipinler, Rusya biraz ağırlığını kaybetti…
220 ülkeden bahsettiğimiz için sırasıyla saymak lazım şimdi (Gülüşmeler)
250 MİLYON USD'DEN, 1.3 MİLYAR USD'YE
Biraz da rakamlardan bahsedelim…
1998 yılında yaklaşık 250 milyon dolar seviyelerinde olan ihracatımız bugün 1,3 milyar dolar seviyelerine gelmiş durumda…
1.3 milyar dolar gibi bir rakamdan bahsedebiliriz ama siz 220 ülke ve bu rakam biraz orantısız değil mi sorusunu sormadan ben söyleyeyim. Dünya ile
rekabet yapıyoruz ve dünya ülkelerinde ki firmalar hangi haklardan istifade ediyorsa bizimde onlardan istifade etmemiz gerekir ki bu mücadele de ön plana çıkabilelim. Biz burada teknolojimizi, deneyimimizi, yaptığımız ürünü, tadını, kalitesini ve tabi ki en önemlisi markamızı ön plana çıkartabilirsek mücadele de ön saflarda olabiliriz ve bu işin bize bakan kısmı fakat birde burada devletimize düşen görevler var.
Ucuz enerji,
hammadde temininde yaşanan sorunlar, (mesela çok acıdır biz dünya ülkelerinin aldığı
fiyatlara hammadde temini yapamıyoruz) en büyük girdiğimiz şeker olmasına rağmen yıllar itibariyle dünya piyasalarında %10 ile% 17'ye varan oranlarda pahalı fiyat şeker alımı oranımız var. Yıllar itibari ile diyorum çünkü şekerin tonu 300 USD'den başlayarak şu anda sanıyorum 600-700 USD bandında.
İhracatı yaptığımız aylarda ki ton fiyatları baz alınarak teşvik uygulanıyor. Dolayısıyla bu oranlarda ki pahalı fiyat alımı ile dünya ile rekabet etmek çok zor ama Allah'a çok
şükür ki bu kadar ufku geniş, dinamik bir sektörümüz var ki bunu başarabiliyoruz.
Sanayici olarak bunları nasıl başardığımızı anlatmaya kalksak sayfalar yetmez.
Birde burada şu konuyu gündeme getirmek istiyorum. Maalesef bürokratlarımız bize yeteri kadar destek vermiyorlar. Siyasiler hiçbir zaman başarısız olmayı istemezler ama onları başarısızlığa yönlendiren bürokratlardır. Sonuçta bürokratlık
özel sektör ile
bakanlık arasındaki iletişimi sağlayan bir birimdir.
MİLLETİMİZ AKILLI BİR MİLLETTİR VE AKLININ GEREĞİNİ YERİNE GETİRMİŞTİR
Tam da bu noktada yeni dönemde başlayacak olan ‘'Bakan Yardımcılığı'' görevi bu sorunun çözümüne yönelik atılmış bir adım olabilir mi? Sizce bu görevleri kimler alabilir?
Sn.
Başbakan devrim niteliğinde ki uygulamalarına bir yenisini daha ekliyor.
Şahsen T.İ.M (Türkiye İhracatçılar Meclisi) üyesiyim, yönetim kurulunu temsil etmiyorum ama şahsı bir düşünce olarak T.İ.M'in bu göreve talip olmasını istiyorum. Burada bulunan bir çok arkadaşımız vitrin, vizyon ve
beyin olarak bu göreve hazırdır. Dolayısıyla bu koltukları çok rahat doldurabileceklerine inanıyorum ve özel sektör ile
bürokrasi arasında ki
köprü vazifesini ancak bu yapının insanları olabilir diye düşünüyorum. Mutfağın içinden gelen, sıkıntıları bilen ve ön açıcı insanların bu görevde bulunması lazım.
Türkiye'yi tanıtmayı ve pazarlamayı sadece Başbakan'a bırakmamak lazım. Bütün bir iş dünyası olarak ülkemizin güzelliklerini tanıtmalı ve pazarlamalıyız. Türk Milleti şu anda Sn. Başbakan'a karşı görevini yapmıştır ve bu durumda Başbakan'ın yanında olmak lazım diye düşünüyorum. Bazen yazarların fütursuzca söylemleri olur ama milletimiz akıllı bir millettir, aklının gereğini yerine getirmiş ve sandıkta gerekli desteği Sn. Başbakan'a vermiştir. 2 dönemdir süren sürtüşmeler son bulmuş ve milletimiz 3. kez söyleyeceğini söylemiştir ve birçok sivil toplum kuruluşun başkanına rağmen, hükümete destek olmayan başkanlara rağmen söz sahibi benim demiştir. Bu çok önemli bir göstergedir.
Devam edecek…