Bu ‘şahin' kararı alanların zaman içerisinde mahcup olacaklarını ve yaptıklarına pişmanlık duyacaklarını belirten Demirkan, vatandaşlara hukuki yollardan hak arama çağrısında bulundu.

Türksat'ın kararının Anayasa'daki temel haklar ve güvenceler bakımından sorunlu olduğunu vurgulayan Demirkan, “Avrupa Birliği (AB) İlerleme Raporu, AGİT raporu, ulusal ve uluslararası basın kuruluşları, bunun yanlış olduğunu belirtiyor. Anayasa ve hukuk sistemine uymadığını, keyfi ve siyasi bir işlem olduğunu herkes söylüyor. Uzun vadede sürdürülemez bir tutum.” dedi. Kişisel ve kurumsal yaptırımlarının yanı sıra ülke açısından uluslararası hukuk yaptırımları da olabileceğini dile getiren Demirkan, mağdurların söz konusu kurumla yapılan sözleşmeler, ticaret hukuku çerçevesinde adımlar atmaları gerektiğini ifade etti. Hak arama çağrısında bulunan Demirkan, “Bu vatandaşlık görevi, demokratik görevdir. Kendi haklarını korumanın yanı sıra bu ülkede demokrasi ve hukukun geçerli olması bakımından da haklarını kullanmalılar.” diye konuştu.

Halkın haber alma hakkının engellendiğini belirten Öngel, “Hukuki süreçler tamamlanmadan, kesinleşmiş yargı kararları olmadan, RTÜK'ün lisans iptaline giden herhangi bir kararı olmadan televizyon kuruluşlarının önce platformlardan daha sonra uydudan çıkartılmış olmasının tek amacı, Türkiye'de tek sesli bir medya yaratmaktır.” dedi.

Birçok muhalif kanala önümüzdeki süreçte benzer baskıcı uygulamaların daha da artacağına dair işaretler bulunduğunu söyleyen Öngel, şunları kaydetti: “Logosuna, ismine bakmaksızın muhalif çizgide yayın yapan medya kuruluşlarının gerek uydu lisansının iptal edilmesi gerek platformdan düşürülmesi gibi antidemokratik baskıcı uygulamalarla karşı karşıya kalmayacaklarının garantisi yok. Bunun yolu açılmış oldu. Bu diğer medya kuruluşları açısından gözdağı niteliğinde bir karardır.”