Kendi eğitim sistemini düzeltememiş bir ülkenin dışarıya verebileceği bir katkının olamayacağına işaret edilen Arif Aslıoğlu imzalı analizde, Türkiye’nin eğitim müfredatındaki aksaklıklara dikkat çekildi ve şu sorular yöneltildi:
1-Eğitim Bakanlığı müfredat sisteminde ciddi problemler yaşayan Türkiye başka ülkelere nasıl eğitim ihraç edebilecek?
2-Eğitim ve öğretim problemleriyle karşı karşıya kalan bir devletin, iyi niyetlerle açılmamış olan Maarif Vakfı dünyanın farklı yerlerindeki öğrencileri yüksek bir ahlak standartlarıyla eğitebilir mi?
3-Arabistan’dan para yardımı isteyen Maarif Vakfı nasıl olacak da Dünyanın farklı yerlerindeki Hizmet Hareketi Okullarının yönetimini devralıp devam ettirecek?
Bazı istatistikler ışığında Türkiye’deki eğitim yüzeyi ve kitap okuma yüzdeliklerinin yer aldığı makalede; “İstatistik Kurumlarının yayınladığı rapora göre Türkiye nüfusunun yüzde 12’si üniversite mezunu. Bir öğrencinin kitap okuma oranı ise ortalama yıllık 2.7. Ülkenin güney bölgeleri başta olmak üzere bazı köyler de dahil 123 bin okul farklı nedenlerden dolayı kapalı. Devlet okullarındaki öğrencilerin yüzde 53’ü sigara kullanıyor. Uyuşturucu kullananların oranı ise %15’e yükselmiş durumda. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın “Programme for International Student Assessmen (PISA)” eğitim sisteminin değerlendirilmesi raporunda, Türkiye’nin eğitim sistemi 72 ülke arasında 50. sırada yer alıyor. Rapora göre devlet okullarındaki öğrencilerin yüzde 47.2’si okuldan kaçıyor. Hatta AKP’liler bile kendi çocuklarını özel okullarda okutuyorlar.”
İşte Arif Aslıoğlu’nun ilgili analizi:
TÜRKİYE MAARIF VAKFI
Maarif Vakfı’nın kuruluş amacını ve icraatlarını anlatan AKP Hükümeti siyasilerinin, basında ve resmi demeçlerdeki ifadelerine göre, bu vakıf son zamanlarda Türk dış politikasında ortaya konulmak istenen ‘’Yeni Osmanlıcılık’’, ‘’üstün ırk’’, ‘’İslam’ın Hilafeti’’ yada AKP dış politika dayatmasının bir aracı olarak gelişmekte olan ülkelere parti zihniyetini ve parti siyasetini taşıma amacıyla kurulmuş, siyasi tabanlı bir kurumdur. Eğitim Bakanlığı desteği ile 2016 yılında kurulan vakfın ilk icraatları ise son 5 yıl Türkiye’de iç kargaşanın bir parçası olarak AKP Hükümetinin Hizmet Hareketini hedef alması sonucu, gelişmekte olan bazı ülkelerdeki Hizmet Hareketi kurumlarına yapmış olduğu baskılardır.
Vakıf tüzüğünde amacını, Türkiye dışında eğitim hizmetleri vermek ve eğitim çalışmalarını geliştirmek; okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar tüm eğitim süreçlerinde burslar vermek; okullar, eğitim kurumları ve yurtlar açmak; yurt içi ve yurt dışı bu kuramlarda görev alabilecek eğitmenleri yetiştirmek; bilimsel araştırmalar ve araştırma – geliştirme çalışmaları yapmak, yayınlar yapmak ve metotlar geliştirmek; faaliyet gösterdiği ülkenin mevzuatına uygun diğer eğitim faaliyetlerini yürütmek olarak göstermektedir. Burada hemen şöyle bir soru akla gelmektedir: Eğitim Bakanlığı müfredat sisteminde ciddi problemler yaşayan Türkiye başka ülkelere nasıl eğitim ihraç edebilecek?
Türk hükümeti bu okulları devam ettirebilecek mi?
İstatistik Kurumlarının yayınladığı rapora göre Türkiye nüfusunun % 12’si üniversite mezunu.
KİTAP OKUMA ORANI, YILLIK ORTALAMA 2.7
Bir öğrencinin kitap okuma oranı ise ortalama yıllık 2.7. Ülkenin güney bölgeleri başta olmak üzere bazı köyler de dahil 123.000 okul farklı nedenlerden dolayı kapalı. 15 Temmuz 2016 Darbe girişiminden sonra devlet okullarında ve özel okullarda yaklaşık 70 bin öğretmenin görevi askıya alındı veya işten çıkarıldı. Şu an Türkiye’deki devlet okulları ciddi şekilde öğretmen eksikliği yasıyor. İstanbul Sosyal araştırmalar Anket Bürosu’nun raporuna bakıldığında devlet okullarındaki öğrencilerin % 53’ü sigara kullanıyor. Uyuşturucu kullananların oranı ise %15’e yükselmiş durumda. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın “Programme for International Student Assessmen (PISA)” eğitim sisteminin değerlendirilmesine ilişkin 5 Aralık 2016 tarihindeki raporuna bakıldığında Türkiye’nin eğitim sistemi 72 ülke arasında 50. sırada yer alıyor. Rapora göre devlet okullarındaki öğrencilerin % 47.2’si okuldan kaçıyor. Türkiye’de iyi eğitimli, başarılı ve imkânı olan veliler devlet kurumlarını değil özel kurumları tercih ediyor. Hatta AKP’liler bile kendi çocuklarını özel okullarda okutuyorlar.Eğitim ve öğretim problemleriyle karşı karşıya kalan bir devletin, iyi niyetlerle açılmamış olan Maarif Vakfı dünyanın farklı yerlerindeki öğrencileri yüksek bir ahlak standartlarıyla eğitebilir mi?
Türkiye hükümeti eğitim alanındaki kendi boşluklarıyla nasıl dünya halkına kaliteli eğitim sistemi sağlayabilir?
Farz edelim ki sağlayabilir, o halde okulsuz ve eğitimsiz o kadar köy şehir ülke var ki… Neden açılmış okulları kapatmaya ya da devralmaya çalışıyor?
YENİ AÇILAN VE HİÇ MAL VARLIĞI OLMAYAN ÖĞRENCİ YURDU’NUN MAL VARLIĞI 24 MİLYON DOLAR NASIL OLDU?
Vakfın finansman kısmında ise ayrı skandalar söz konusu. Türkiye’de ekonomi göstergeleri kötü olması nedeniyle dış destek bulunmaya çalışıldı. Dini içerikli temalar ortaya konulmasından dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından vakıf için, Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkelerden finans kaynağı bulundu. Şüphesiz Suudi Arabistan sağladığı katkılar karşılığında Türk hükümetinden farklı talepleri de muhakkak olmuştur.Uluslararası medyalara yansıyan haberlere göre Maarif Vakfı’nın faaliyet gösterdiği bazı ülkelerde aşırı siyasi ideoloji, Türk hükümeti yararına siyasi kampanyalar ve cinsel tacizlerin arttığı müşahede ediliyor. Mesela Maarif Vakfı’na ait öğretmenlerden biri, Arnavutluk’ta IŞİD adına propaganda suçundan tutuklandı. Başka bir örnek New York’da TURKEN tarafından kurulan öğrenci yurdu. Kuruluş aşamasında hiç malvarlığı olmayan TURKEN bir anda 24 mil $ ulaşıyor. Hesabına Royal Protocol adlı yabancı hesaptan para gelmiş! Suudi parası mı kullanılıyor yurt projesinde? Suudi kraliyet ailesinin vahhabi propagandası için eğitim projelerine destek verdiği biliniyor. Bu yurt medrese gibi mi olacak? Bahsi geçen Royal Protocol Türkiye’de 2014’de Urla’da 20 milyon lira değerinde devlet hazinesinden arazi almıştı. Ve İslami eğitim kampı adı altında villalar inşa etmişti.
HİZMET HAREKETİ OKULLARI RÜŞVET KARŞILIĞINDA DEVRALINMAK İSTENİYOR
Hükümet bazı ülkelerde Hizmet Hareketi’ne ait Türk Okullarının kapatılması veya devir alınması için heyetler göndermeye başladı. Gönderilen heyetler gittikleri ülkelerdeki devlet yetkililerine para, ticaret, turizm geliştirme gibi değişik vaatlerde bulunarak bu okulların kendilerine devir edilmesini istedi.Batı Afrika ülkesi Mali’de 2002 den beri faaliyet gösteren Collège Horizon okullarının kapatılması hususu ilk olarak Şubat 2015 te Mali Cumhurbaşkanı Ibrahim Boubacar Keita’nın Türkiye ziyaretinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ısrarla istenmiş, buna karşılık Mali lideri tarafından istek reddedilmişti.
5 Ağustos 2017 günü Mali Cumhurbaşkanı’nı Türk Büyükelçi başkanlığındaki Maarif Vakfı heyeti ziyaret etti. Erdoğan’ın tekliflerinin tekrar iletildiği Mali basınına yansıdı. Benzer uygulamalar ne yazık ki, Afganistan, Burkino Faso gibi yerlerde de oldu. Şimdi duyulan söylentilere göre Türk hükümeti bazı teklifler ve vaatler karşılığında Hizmet kurumlarının kapatılmasını Orta Asya cumhuriyetlerinden istiyor. Ama bu güne kadar o ülkelerin devlet adamlarına yapılan vaatler, verilen sözler yerine getirilmedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki sene önce Afganistan’a gerçekleştirdiği ziyaretinde Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani’ye Afganistan’da kız okulu ve kızlara ait “Mevlana” adına bir üniversite taahhüdünde bulunmuştu. Ancak bunların hiçbirinden şu ana kadar bir gelişme yok. Ve Hatta Afganistan’ın kuzeyindeki Cevizcan vilayetinin Akça ilçesinde Türkiye hükümeti tarafından kurulan “Habibe Kadiri Kız Lisesi” ciddi eskik ve problemlerle karşı karşıya. Tüm derslerin Türkçe verilmesi, Afgan müfredatının okulda uygulanamaması okulun başarısız olmasına neden oldu.
ARABİSTAN’DAN YARDIM İSTEYEN MARİF, NASIL OKULLARI DEVRALABİLİR?
Arabistan’dan para yardımı isteyen Maarif Vakfı nasıl olacak da Dünyanın farklı yerlerindeki Hizmet Hareketi Okullarının yönetimini devralıp devam ettirecek? Finansın Radikal kaynaklardan karşılanmasının fanatizmin bu yolla söz konusu ülkelere girmesine ve herhangi bir uyuşmazlık neticesinde eğitim yatırımları aksayacağından öğrencilerin ve velilerin mağduriyetini sonuç verecektir.
Maarif Vakfı çalışmaları daha önce Türk Hükümeti merkezli başka projelere çok benziyor. Almanya İçişleri Bakanlığı, Erdoğan bağlantılı ‘Almanyalı Osmanlılar’ (Osmanen Germania) çetesinin tüm faaliyetlerine yasak getirildiğini açıklamıştı. Açıklamada Almanyalı Osmanlılar’ın ‘bireysel haklar ve kamuya ciddi bir tehlike teşkil ettiği’ vurgusu yapılmıştı. İsrail ise Gazze’de faaliyetleri bulunan Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı’na (TİKA) yönelik kısıtlamalarda bulunacağını bildirmişti. TİKA, ‘Gazze’deki ofisinde İslami Cihad Hareketi üyelerini barındırmak’ ve ‘Hamas’a finansal destek ve bilgi sağlamakla suçlanıyor.
Maarif Vakfı şimdiden bazı handikapları beraberinde taşıyor. Türk Hükümeti devlet kurumlarına yerleştiremediği insanların istihdâmını düşünüyor. Bu kişiler başarısı ve performansı düşük ve AKP siyasi düşüncesine sahip yabancı dil yetersizliği olan kişiler. Maalesef çoğu itibariyle radikal düşünceye sahip eğitmenler. İŞİD ve El kaide zihniyetine açık, tecrübesi olmayan eğitmenlerin yetersiz olacaktır. Radikal-selefi görüşleri neticesinde o ülkelerde yeni bir sorun ortaya çıkacaktır. Kavgacı nesillerin tohumu atılacak, İŞİD elkâide sempatizanlığı başlayacaktır.
MAKSAT AKP’NİN İDEOLOJİSİNİ BAŞKA ÜLKELERE TAŞIMAK
AKP iktidarı kendi ülkesinin Doğu ve Güneydoğu illerine öğretmen gönderemezsen eğitim faaliyetlerini Maarif Vakfı aracılığıyla dünyaya taşımak istemesindeki temel amaç; partinin görüş ve rejimini başka ülkelere ihracıdır. AKP iktidarının Ortadoğu’da radikal gruplarla yakın ilişkisi bilinmektedir. Ayrıca vakfın finansmanını sağlayacak devletler düşünüldüğünde bu okullar her ülke açısından kendi güvenliklerine tehdit noktasında ileriye dönük bir sorun olarak algılanacaktır.
Yazıyı Regnum’daki orjinalinden OKUYUN