Ortadoğu uzmanı ve İA REX haber ajansı köşe yazarı Stanislav Tarasov'a göre Fethullah Gülen Hocaefendi, Türkiye için son dönemlerin önemli parlak bir yüzüydü.

Uzmana göre Hizmet hareketinin amacı geleceğin personelini ve ideal insanlar yetiştirmek, onların iş adamı ve başka meslek sahibi olmalarını sağlamak ve ayrıca iş hayatında başarılı olduklarında gelirlerinin belli bir kısmını yine yardımlara kullanmaktı.

Tarasov, "Aslında çok sayıda Türk siyasetçi böyle bir ortamdan geçmiştir. ve Erdoğan kariyerinin çoğunu Gülen'in bir zamanlar rehberliğini yaptığı cemaate borçludur" dedi.

Uzman, Erdoğan'ın Gülen'le sorunlarının, Türkiye cumhurbaşkanının kendini güçlü hissetmesi ve vaizin Erdoğan’ı ulusun manevi lideri (emir-el müminin) olarak tanımayı reddetmesiyle başladığını söyledi. Tarasov, daha sonra aralarında çok sayıda iş adamı, öğretmen, gazeteci, milletvekili, sosyal ve siyasi figürün de bulunduğu Gülen destekçilerinin tutuklanmaya başladığını hatırlattı.

“Gülen okullarında ve üniversitelerde çok iyi bir dil eğitimi vardı; öğrencilere beş veya altı yabancı dil öğretiliyordu. Onlara iyi, modern bir eğitim veriliyordu. Ama aynı zamanda öğrencilere kendi dünya görüşlerini, vatan sevgisini aşıladılar, ama klasik versiyonda değil. Daha geniş bir bağlamda ise Gülenciler, Kutsal Kitap'a sahip olan herkesin hizmet hareketinin bir parçası olabileceğine inanıyorlardı. bunlar arasında Yahudiler, Ruslar ve Ermeniler de vardı”  dedi. 

Tarasov, “Bu arada ünlü Türk filozofunun doğduğu evi de ziyaret ettim. Belki de Korucuk köyünde şahsen bulunan tek Rus bendim. Gülen'in bu memleketi, Erzurum şehri yakınlarındaydı. Ve bana o zaman resmî Türk yetkililer eşlik etmişti. Bu arada ona karşı ilgi ve sevgi çok büyüktü: peygamberlerin yolunda, öyle bir efsane olduğunu belirttiler.” ifadelerini kullanıyor. 

Uzman, “Şunu da bilmek gerekiyor: Cumhuriyet Türkiye'sinde, Atatürk hariç, istisnasız tüm politikacıların, siyaset alanında, kamusal yaşamda, iş dünyasında tanınmış tüm figürlerin bir şekilde tarikatlarla bağlantılı olduğunu vurgulamak gerekiyor. Dervişlik biliyorsunuz, pastanın içine nüfuz eden bir şerbet gibi. Türk sosyolojisinin her alanına nüfuz ediyor. Herhangi biri, hatta modern bir politikacı bile, herhangi bir isim verirseniz, her zaman şu veya bu şekilde böyle ortamlarla temasa geçtiğini göreceksiniz.” diyor. 

Halkların Dostluğu Üniversitesi (RUDN) Profesörlerinden Valeri Takazov, “lütfen taziyelerimi kabul edin! Gülen adını sonsuza dek milyonların kalbine kazıyan büyük bir insan! O harikaydı, seveni çoktu ve öyle kalacak.” İfadelerini kullandı.

Hizmeti St. Petersburg Kültür Merkezi’nde tanıdığını söyleyen Prof. Takazov, “Hizmet Hareketi manevi prensipler üzerine inşa edilmiştir ve bu arada, bu çok eşsiz prensip eğitim ve kültürle harmanlanmıştır. Bu yapının aktif destekçileri, kalabalıklar içinde, halk arasında, hayatları boyunca himaye altına aldıkları ve terfi ettirdikleri kişi veya çocukları bulmuş, onlara eğitim vermiş, üniversite eğitimi için para ödemiş, siyasette mahremiyet alanına öncülük etmiş, onları, kişinin para kazanmaya başladığı, zaten bağımsız para kazanabileceği, gelir elde edebileceği bir duruma getirmiştir.” yorumunda bulunuyor. 

Gazeteci Tatyana Stoyanoviç ise şu değerlendirmeyi yapıyor:

O kendi sınırlarını aşan bir vaiz, düşünür, halk önderi ve bir reformcuydu. "Gülen okulları"nın kurucusu, Hizmet hareketinin lideri, hem Türkiye'de hem de diğer ülkelerde pek çok destekçisi olan önemli bir şahsiyet.

“Tugan Hir” dergisinin genel yayın yönetmeni Damir İshakov, “bir grup arkadaşla ABD'de Gülen’i ziyaret ettik. Bütün akşamı orada konuşarak geçirdik ve şimdi Rektör olan arkadaşım kendi fikirlerine göre Fethullah Gülen'in Cedid olduğunu söyledi.” diyor. 

Fethullah Gülen tam bir Türk gelenekçisi ama bakışları geleceğe dönüktü. Dolayısıyla Gülen hakkında var olan literatür aslında onun fikirlerini, konuşmaları da dahil, çok iyi anlatıyor. Çünkü güçlü geleneksel İslam, entelektüel potansiyelini kullanırken geleceğe oldukça güvenle bakmamızı sağlıyor. Bu, akademiklik değil, İslami değerlerin modern gerçeklere dayalı olarak sindirildiği bir tür gelenekçiliktir. Tanıdığım Gülenciler de işte böyle insanlardı. Bunlar hiçbir radikalizm olmaksızın dünya görüşü zengin insanlardı. Modern siyasi ve farklı durumu çok iyi biliyorlardı. Fethullah Gülen de onların lideriydi ve güçlü bir liderdi diyebiliriz. Tabii bu çizginin Türkiye'de sekteye uğraması üzücü. Çünkü onların yerine gelen siyasi güç maalesef öyle değil.

Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti çok önemli modern kalkınma vektörünü kaybetmiştir. Ama Türk toplumu oldukça çok yönlü ve bu vektör Türkiye'ye tekrar dönecek. Bu bakımdan da modern bir insan olan, çok modern bir insan olan Gülen'in mirası Türkiye için çok önemlidir.

Elbette bir liderin ölümü hareketin tamamı için iyi değildir. Ama Erdoğan'dan ve siyasi alanda onunla birlikte hareket eden gruptan farklı görüşlere sahip olan Gülenciler veya diğer Müslüman Türklerin hiçbir yerde ortadan kaybolduğunu düşünmüyorum. Çünkü Türkiye'de çok geniş bir küçük ve orta ölçekli işletme katmanı var ve genel olarak toplum çok karmaşık. Ve Erdoğan'ın siyasetçi olarak gidişinden sonra onun siyasi çizgisinin hakim olması da mümkün olmayacak. Gülen ve destekçilerinin izlediği çizgi de dahil olmak üzere bu fikirler de geri gelecektir.

Ben (Gülen'in ölümüyle hareketin) gücünü kaybetmeyeceğini düşünüyorum, çünkü Fethullah Gülen zaten çok yaşlı bir adamdı, her şey ona bağlı değildi. Örgütün liderliği var ve yurt dışına gidenler de dahil olmak üzere hâlâ birleşecek birçok insan var.