Sanatçı Rutkay Aziz, adaletin zulmün aracı olarak kullanılamayacağını söyledi. "Bugün bu yaşanılıyor." diyen Aziz, gazetecilerin yaptıkları haberler dolayısı ile tutuklanmasına tepki gösterdi.
Aziz, "(Yargıyı) Büyük bir korku imparatorluğunun bir biçimde zulüm aracı olarak zulüm olarak kullanamazsınız. Nazım Hikmet'e daktilo verilmiş olan fi tarihinde bizim bu çocuklar daha birbirlerini görememişler, 13 gün oldu. Yani Erdem ile Can birbirleriyle ilişki kuramıyor. İktidar... Bir tek korkum var; avukat dostlarım: Dilerim yanılırım, yanılmayı da çok isterim. Ama önümüzdeki günler, bu süreç, dilerim bizi hem içte hem dışta bir savaşa sürüklemez. Tek korkum; ülkem ve özellikle çocuklar adına böyle bir korku yaşadığımı itiraf edeyim. Komşularla sıfır politika dediler komşu kalmadı ki. Sıfırda sıfır. Bunu bu ülke hak etmiyor. Mustafa Kemal'in ve arkadaşlarının armağan etmiş olduğu bu ülke bu günleri hak etmiyor. Büyük bir korku. İnatla ben barış davasından 8 yıl yargılandım. Yine de ülkemde kalıcı, etkin, her iki taraf için de çıkarı olmayan, tek çıkarın ülkenin gerçeği olan bir barışa tabiki kendimizi adayacağız." dedi.
"ÜLKEDE HALA ADALET YOK"
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabul edilişinin 67. yıldönümü etkinlikleri kapsamında Çukurova Belediyesi Tiyatro Salonu'nda sahnelenen 'Adalet Sizsiniz' oyunun yazarı Ümit Denizer ile tiyatro oyuncuları Rutkay Aziz ve Taner Barlas, Divan Otel'deki söyleşide avukatlarla bir araya geldi. Adana Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık'ın yönettiği programda konuşan Rutkay Aziz, "Neden böyle bir oyunu sahnelediklerine" ilişkin, "Son derece sindiren, yıldıran ve korkutan bir süreçten geçtik. Soylu ve onurlu bir sanat olan tiyatro aynı zamanda hesaplaşma sanatı. Bu hesaplaşma içinde acılar çekiyorduk. Ne yaparız da tiyatroca Türkiye'nin yaşanılan bu sürecine bir şeyler söyleyebilir miyiz? Bu akşam 96'ıncı oyun olacak. 40 oyun İstanbul'da; 40 oyunda neredeyse gitmediğimiz yer kalmadı. Büyük bir ilgiyle karşılandık." şeklinde konuştu. Yakın geçmişte görülen önemli davalara dikkat çeken Aziz, ülkede hala adaletin olmadığını vurguladı. Aziz, "Bir biçimde Erdem ve Can içeride. Nokta dergisinin yazı işleri içeride. Adaletsizlik devam ediyor. Oyun tekrar gündeme geldi. Gündemden düşmüyor, düşmesini dilerim. Son derece güzel geçiyor." ifadelerini kullandı.
"BUNLAR BİZİM ÜÇ MAYMUNU OYNAMAMIZI İSTİYORLAR"
"Mevcut iktidar nasıl ki Cumhuriyetin değerlerine, Mustafa Kemal Atatürk'e düşmansa, kültür-sanatın da her alanına da düşmanlar." iddiasını ileri süren Rutkay Aziz, şöyle devam etti: "Bunu biz çok yakinen yaşıyoruz. Kimi salonu vermiyorlar? Ya boyama ya ilaçlama diyorlar; Antalya'daki gibi (basına yansıdı), ya da 5 bin lira istiyor, arkadaşımızdan. Öyle bir kira talep ediyor ki siz zaten alamıyorsunuz, dolayısıyla da oraya giremiyorsunuz. Yani böylesine ince oynuyorlar. Bittiğine asla inanmıyorum. Genco (Erkal) da bence inanmıyordur da, bitirmek istiyorlar. İşte ona karşı bizim tam bir dayanışma içinde olup, mücadele vermemiz lazım. Bunlar bizim üç maymunu oynamamızı istiyor. Konuşmayacaksın, duymayacaksın, görmeyeceksin. Hayır biz inadına göreceğiz, konuşacağız ve duyacağız. Tabiki yıldırmaya ve korkutmaya çalışıyor. Nazım Hikmet Vakfı'nın da başkanlığını sürdürüyorum. Şairin bir lafı evimde asılı: Esir düşmüş olabiliriz. Mesele teslim olmakta. Biz de olmayacağız. Bu oyun da zaten bunu anlatıyor."
"ENSE YENİ KARARTILMADI; KARARTAN ÇOK"
Soru üzerine, Çetin Altan'ın 'enseyi karartmayın" sözüne atıfta bulunan Aziz, "Bir kere ense yeni karartılmadı, karartan çok. Bu yeni bir şey değil. Ben 12 Mart ve 12 Eylül'ü yaşadım: Bu günleri de yaşıyoruz. Ben yaşamımda bu kadar döneğe rastlamadım. Ne 12 Mart'ta ne 12 Eylül de; soldan bu kadar dönek çıkmadı. Ama onların adı 'değişim' ve 'yenilenme' oldu. Kendilerince yetmez ama evetçiler... Dolayısı ile enseyi çoktan karartanlar var. Kültür ve sanat, siyaset alanında olsun hala ilkelerini, onurunu bir biçimde koruyan arkadaşlarımız da var; olacaktır. Önemli olan burada, örneğin Levent ise Levent gibi insanların sayısını çoğaltmamızdır. Temel mesele bu. Yeni ve genç kuşaklara yapmamız gereken budur." sözlerini kaydetti.
"SİNSİCE OYUN OYNUYORLAR"
Başka bir soruyu cevaplarken, iktidarı isim vermeden eleştiren Aziz, "Öylesine sinsice oyun oyuyorlar ki.. Bunlar bahane bulmada mahirler. Bunu bilelim bir kere. Antalya'ya gittik oyun için ama salonu vermediler. İlaçlama dediler ama yalan söylüyorlar. Akan su pislik tutmaz. Biz ilerici devrimcilerin suyu akıyor. Pislikleri ata ata akacağız, inşallah. Bu konuda asla umutsuz değilim." diye konuştu.
Oyunun yazarı Ümit Denizer de 3 yıl öncesine kadar Adalet Bakanlığı'nın web sitesinde Gazi Mustafa Kemal'in 'İstiklal, istikbal ve hürriyet ancak adaletle kaimdir.' sözünün bugün kaldırıldığını hatırlattı. Oyunun bunun için yazıldığına işaret eden Denizer, "İstiklal, istikbal ve hürriyet ancak adaletle yaşar. Dünyanın her ülkesinde ve her çağda hukuksuzluk ve adaletsizlik yaşanmış. Yaşanan örneklerden üç tanesini seçtik. İlginçtir üç hikayede de yıllar sonra yeniden yargılanıp itibarları iade ediliyor." dedi.
Tiyatro oyuncusu, aynı zamanda Avukat Taner Barlas ise uzun seneler İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nda yönetmenlik ve oyunculuk yaptığını ve 1980'de çoğu insanın maruz kaldığı 1402 sayılı Yasa ile 'siyasi sakıncalı' bulunarak tiyatrodan kovulduğunu anlattı. Daha sonra tekrar Şehit Tiyatrosuna girdiğini ve buradan emekli olduğunu aktaran Barlas, şunları söyledi: "Hukuk çok sevdiğim bir meslekti. Çünkü her insanın bilmesi gereken bir bilim dalıdır. Yaşamın her anında var. Özellikle günümüzde daha da var. Tiyatronun yanında hukuk eğitimini almaktan son derece mutluyum."
ÇITIRIK: ADALET ADLİYE DUVARLARI İÇİNDE KALDI
Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık da adaletin sadece adliye duvarları içerisinde kaldığı ve yargıya olan güvenin dip yaptığı bir dönemden geçildiğini kaydetti. Sadece Anayasa Mahkemesi'ne son üç yılda 50 binin üzerinde bireysel başvuru yapıldığını vurgulayan Çıtırık, "Yargı makamlarının verdiği kararlarda 'güvenmiyorum' olgusu vatandaş tarafından yüksek sesle dile getirildiği bir sürecin içerisinden geçilmekte. Yargı rejimi dönüştürmenin, iktidar mücadelesinin aracı haline getirildi. Sulh Ceza Hakimlikleri ile iktidar yargıda kendisinin aleyhine gelişebilecek durumların önünü kesiyor ve hedef haline getiriyor, kurum ve kişiler yargıyı kullanarak tasfiye ediyor." değerlendirmelerini yaptı. CİHAN