Sabah yazarı ByLock'u nasıl çökertti?

Dert “hukuk” değil. Hukuk, güç savaşında kullanılan bir estrüman sadece. İşte bu yüzden, yarın öbür gün köşelerinde, Twitter’da, orda burda, bas bas bağıracaklar… HUKUK diye… İşiten olmayacak. Kendi yasa ve içtihatlarıyla sorgulanacak, hesaba çekilecekler. Yaşattıklarını yaşamadan gitmeyecekler.

Hukukçu Uğur Poyraz ByLock'u 1.5 dakikada çökertti

tr724 yazarı Tarık Toros Sabah yazarı Hilal Kaplan'ın Reza Zarrab'ı aklamak isterken ByLock'u çökerten tespitlerini köşesine taşıdı. İşte o yazı:

SABAH’TA ÇIKAN VE BYLOCK’U ÇÖKERTEN YAZI

Bundan iki sene dört ay önce…

31 yaşındaki Ross Ulbricht, ABD’de ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

Silk Road (İpek Yolu) sitesinin kurucusuydu.

Site “deep web”te, yani derin internetteydi.

Arama motorlarında listelenmiyor, standart tarayıcılarla erişilemiyordu.

Çünkü, Silk Road internet üzerinden uyuşturucu satıyordu.

Federal savcılar, rakamın 200 milyon doları bulduğunu iddia etti.

Silk Road esasen bir tür alışveriş sitesiydi.

Genç adam, üç yıl boyunca siteyi işletmeyi başarmıştı.

2013’te yakalandıktan sonra Silk Road kapatıldı.

Kullanıcılar siteye sadece TOR aracılığıyla girebiliyordu.

TOR şu: Kullanıcıların internette kimliği ya da bulundukları ülke belli olmadan gezinti ya da işlem yapabildikleri anonim ağ.

Esasen bu sistemi Amerikan hükümeti kurdu.

Amaç, aktivistlerin kimlikleri belli olmadan faaliyet gösterebilmesiydi.

Lakin doğası gereği, yasa dışı faaliyetlerin gözdesi oldu.

Silk Road’dan sanal para Bitcoin’le her türlü uyuşturucu alınabiliyordu.

Öyle ki sahte pasaport bile satın almak mümkündü.

FBI, sitenin 1 milyon kullanıcısı olduğunu tahmin etti, kaçının aktif olduğunu bulamadı.

***

Çok tartışmalı bir davadır bu.

Geçen, kimsenin pek dikkat etmediği bir yazı gözüme çarptı.

Yazar, davadaki çelişkileri ele alıyor, Amerikan hukuk sistemini sorguluyordu.

Özetle söylediği şu:

ABD, İzlanda’daki yabancı bir server’ı hack’ledi ve Silk Road’un kuruluşundan itibaren tüm arşivini ele geçirdi.

Davada buldukları her delili kullanıp yargıcın sadece savcılık lehine kararlar almasıyla Ulbricht ömür boyu hapse mahkûm edildi.

Savunma makamına, “Bu delilleri nasıl buldunuz?” sorusunu sordurtmadılar.

Davanın, ABD hukuk içtihadındaki yeri hâlâ tartışmalı.

Ayrıca ABD Anayasası’nın 4. ek maddesiyle birebir çelişiyor.

Madde, “Anayasa’ya aykırı olarak elde edilmiş bulgular, mahkemede delil olarak sunulamaz” diyor.

Bu, her hukuk devleti anayasasında (bizde 38. madde) olan, genel geçer bir yasadır.

Yargı kararı olmadan yasa dışı arama, dinleme ve takiplerin hepsi bu kapsama girer.

***

MİT'İN BYLOCK ÇUVALI

Buraya kadar geldiyseniz, ByLock’u düşünmemeniz mümkün değil.

Çünkü, birebir aynı. Hatta ByLock, hukuksuzluğun dibinin dibi.

Fakat yazarın mevzusu bu değil.

Yazarın konusu, ABD’deki Reza Zarrab davası.

Ve bu davadaki dijital deliller.

Yazı, Sabah gazetesinde 12 Eylül Salı günü çıktı.

Yazarı ise Hilal Kaplan.

Silk Road davasını hatırlatıp yukarıda 8 maddede özetlediğim tespitleri yaptıktan sonra sorgulamaya devam ediyor:

-New York Güney Bölge Federal Savcılığı’nın sunduğu delillerin nerdeyse hepsi ‘gizemli’ telefon kayıtlarını içeriyor.

-Üstelik bu telefon kayıtlarında, 17-25 Aralık’ta sızdırılandan daha fazlası da mevcut.

-Yani NSA ve/veya CIA’in de içinde olduğu bir yapı, Zafer Çağlayan, Süleyman Aslan ve diğerlerini hukuksuzca dinlenmiş.


***

Hilal Kaplan, elmalarla armutları karıştırmış.

Gizli bir internet sitesinin server’ının hack’lenmesi başka şeydir… Yasal telefon dinleme, teknik takip, polis dedektifliği başka.

Hilal Kaplan, Silk Road davasını hatırlatarak ByLock’u aklamış… İlişki kurulması imkânsız Reza Zarrab davasının ise 17/25 Aralık dosyalarından daha kabarık olduğunu açık etmiş.

Merdi kıptî şecaat arz ederken sirkatin söyler.

Yani, yaptığının ne büyük hata olduğunu bilmeyi bırak, ilginç olan bunu bir meziyet olarak sunması.

 ***

Hem ByLock, neden hukuksuzluğun dibinin dibi biliyor musunuz?

Şundan:

Gizli değil, derin internette hiç değil.

Apple ve Google’ın sanal store’larından herkesçe indirilebiliyor.

2016 şubatında kapatıldığı güne kadar tümüyle güncel, legal ve erişilebilir.

MİT’e göre 1 milyon kişi indirmiş (mahkemeye yollanan 88 sayfalık rapordan).

Aynı MİT, sayıyı önce 215 bine, sonra 102 bine düşürdü.

900 bin kişi nasıl ayıklanmış, belli değil.

Veriler nasıl ele geçirilmiş, belli değil.

Hoş, ByLock’ta veri bütünlüğü dahi yok.

Yani, MİT kafasına göre liste güncelliyor, mahkemelere yolluyor.

Rivayet, server’ının hack’lendiği yönünde.

Apple ve Google’a “kaç kişi indirdi” diye yazmaya gerek bile duyulmamış.

Soran, sorgulayan da yok!

Ne mahkeme soruyor, ne savcı, ne avukat, ne siyaset, ne medya, ne hukukçular, ne barolar, ne akademi, ne de vatandaş…!

 ***

Esasen herkes neyin ne olduğunu biliyor.

Hukuk ve anayasa anca kendi işlerine gelince akıllarına geliyor.

İnsan hakları da öyle.

Silk Road hakkında 8 maddede özetlediğim tespiti yapan kalemin, ByLock hakkında döktürmesi gerek, ama yapmıyor.

ByLock’un aklına gelmemesi mümkün değil, ama o konuda ülkesinde emsal oluştuğu için içi rahat. Tek başına “ByLock’u yükleme suçu” 6 yıl 3 ay hapis cezası, temyizi de yok.

 

***

Dert “hukuk” değil.

Hukuk, güç savaşında kullanılan bir estrüman sadece.

İşte bu yüzden, yarın öbür gün köşelerinde, Twitter’da, orda burda, bas bas bağıracaklar… HUKUK diye… İşiten olmayacak.

Kendi yasa ve içtihatlarıyla sorgulanacak, hesaba çekilecekler.

Yaşattıklarını yaşamadan gitmeyecekler.

<< Önceki Haber Sabah yazarı ByLock'u nasıl çökertti? Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER