Arkadaşlarım, öğrencilerim ve okurlarımın sağlık durumumu merak ettiklerini tahmin ediyorum. Onun için Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan gönderdiğim bu 4. açık mektubumda sağlık raporumu vermek istiyorum.
27.7.2016’da gözaltına alınıp, 30.7.2016’da tutuklanarak cezaevine gönderildiğimde sağlık durumum şuydu ve şöyle gelişti:
- 1986 yılından beri kronik bel fıtığı hastasıyım. Ameliyat olmayı reddettim ve ayakta kalabilmek için 30 yılı aşkın süredir her gün bel cimnastiği yapıyor; oturup kalkmama dikkat ediyorum.
- Yaklaşık 20 yıl önce uyku apnesi teşhisi konmasından bu yana solunum cihazı (CPAP) ile uyuyorum. Gözaltına alındığım sırada eşimin elime tutuşturduğu cihazı yanıma almama, çok şükür, Silivri’de engel çıkarılmadı.
- Yine yaklaşık 20 yıldır yüksek tansiyon hastasıyım, bu nedenle her gün iki hap (Delix Protect ve Fludex SR) kullanıyorum. (Bütün ilaçlarım cezaevi tarafından karşılanıyor.)
- On yıl kadar önce sınırda şeker (diyabet) teşhisi kondu ve her gün bir hap (Glucofage) kullanmaya başladım.
- Yine 10 yıl kadar önce, yüksek kolestrol nedeniyle haftada 3 gün ilaç (Crestor 20 mg) kullanmaktayım. Aynı süredir yüksek ürik asite karşı da haftada 3 gün ilaç (Ürikoliz) alıyorum.
- Yaklaşık 10 yıl kadar önce karaciğerimde yağlanma görüldü. Maalesef önleyemedim.
- On yılı aşkın bir süredir prostat büyümesi sorunum var. Kanser şüphesiyle 2009’da biyopsi yapıldı. 2016 ilkbaharında MR çekildi. Çok şükür sonuçlar negatif çıktı. Son tetkikten beri her gün Avodart hapları alıyorum.
- On yıl kadar önce tiroid bezlerimden birinde çift nodül saptandı. Her yıl ve en son olarak 2017 yazında Silivri Devlet Hastanesi’nde ultrasonla bakıldı ve anormallik görülmedi.
- Yaklaşık 5 yıl önce beyne giden boyun damarlarımda daralma (%30) görüldü. En son Silivri Devlet Hastanesi’nde yapılan ultrason tetkikinde ilerleme kaydedilmedi. Aynı yıl yapılan MR tetkikinde kalp damarlarımda kireçlenme başlangıcı görüldü. Her gün yürüyüş yapmam tavsiye edildi. Buna dikkat ediyorum. Silivri’de hemen hiç aksatmadan koğuşun avlusunda günde 1 saat kadar yürüdüm.
- Yine o yıl yapılan MR tetkikinde kafatasımın üzerinde bir kitle/kist görüldü. Kafatası dışında olduğu için müdahaleye gerek görülmedi. Fakat aldırmadığıma pişmanım, zira giderek büyüdü.
- 2016 ilkbaharında, 4. Kez kolonoskopi ve eudoskopi yaptırdım. Kolonlarda bu defa polip çıkmadı, fakat bağırsaklarda kolit ve midede gastrid teşhisi kondu; iç basur görüldü. Mideyi korumak amacıyla haftada 3 gün Nexium(20 mg) hapı kullanıyorum.
- Sırtımda 15 yıl kadar önce tespit edilen bir cilt lekesini hemen her yıl kontrol ettirdim. Silivri Devlet Hastanesi’nde iğne biyopsisi önerildi. Sonuç alınamayınca tüm parçanın alınması önerildi. Cezaevinde çok zahmetli bakım gerektireceği için, bir gün tahliye olurum umuduyla, beklemeyi tercih ettim.
- Geçen mayıs ayında bacağımda bir çıban çıktı. Tedaviye cevap vermeyince, Silivri Devlet Hastanesi’nde ameliyat edildi. Çıkarılan kitlenin selim bir kist olduğu söylendi.
- Yaklaşık 60 yıldır gözlük kullanıyorum. Göz doktorum 2016 eylülünde katarakt ameliyatı gerekebileceğini söylemişti. Silivri’deki göz doktorları henüz ameliyata ihtiyaç olmadığını; sarı nokta belirtisi de görmediklerini söylediler. Gözlük numaralarımı (yakın ve uzak) değiştirmediler; fakat gözlerimin gittikçe yorulduğunu hissediyorum.
- Gözlerimdeki aşırı kuruluğa karşı son 5 yıldır göz damlası kullanmaktayım.
- Yaklaşık 5 yıl önce kulaklarımda %30-35 işitme kaybı saptandı ve işitme cihazı kullanmaya başladım.
- Cezaevine girdiğim günden beri psikiyatristin tavsiyesiyle anti-depresan hap (cipralex) kullanıyorum. Çok yararını gördüm.
- Birkaç ay önce burnumda kaşınan bir kırmızı leke belirdi. Rosa hastalığı teşhisi koyan cildiye doktorunun tavsiyesiyle kullandığım merhem tedavi etti.
- 16 Kasım 2017’de Silivri Devlet Hastanesi’nde ilk kez kardiyolog muayenesine alındım. Muayene ve eforlu test sonucu fazla gecikmeden anjiyo olmam gerektiği söylendi. Birkaç ay öncesine kadar günde 1 saatlik yürüyüşlerimi kolaylıkla sürdürüyordum. Şimdilerde 30 dk’yı geçemiyorum. Anlaşılan kalp damarlarımda olumsuz gelişmeler oldu.
73 yaşında ve hayli stresli bir hayat yaşamış biri olarak, yukarıda bir hayli ayrıntılı olarak anlattığım sağlık tablosunu normal görebilirsiniz. Fakat bu tabloyla cezaevinde hayat hiç kolay geçmiyor. Silivri’ye girerken sağlığım iyi değildi, 15 ay sonra daha da kötüleşiyor.
Tutuklanmamdan hemen sonra avukatlarım ileri yaşım ve kronik hastalıklarım nedeniyle tahliye olmam için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdular. Fakat başvurum bekletmeksizin reddedildi. Özgürlüklerimi kısıtlandığı gerekçesiyle yaptığım başvuruya ise 15 aydır bir cevap alamadım. Aynı gerekçeyle yaptığım başvuruyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 8.3.2017’de ivedilikle görüşme kararı aldı. Adalet Bakanlığı’nın AİHM’nin sorularına cevap süresinin uzatılması talepleri, son olarak 8 Kasım 2017’de reddedildi. AİHM’nin ne zaman karar vereceği bilinmiyor.
Yargılanmakta olduğum İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 18-19 Eylül 2017’de görülen ilk duruşmada, sağlık durumumun cezaevinde kalmaya uygun olmadığının tayini için beni Adlî Tıp Kurumu’na sevk etti.
Adlî Tıp Kurumu, yaklaşık bir ay sonra, 13 Ekim 2017’de mahkemeye gönderdiği yazıda, tam teşekküllü bir devlet veya üniversite hastanesinden alacağım raporla sevk edilmemi istedi. Adlî Tıp’ın bu yazısının Silivri’ye intikali hayli uzun sürdü. Nihayet 10 Kasım 2017 günü Silivri Devlet Hastanesi’nde sağlık kuruluna girdim. Kurulda kardiyolog bulunmuyordu. Üroloji ultrason tetkiki, KBB işitme testi istediği, bunlar da acil talepler olmadığı için, raporun tamamlanmasının Şubat 2018’i bulacağı, yani 6 aya varacağı söylendi. Dolayısıyla Adlî Tıp’ın ne karar vereceği 8 Aralık 2017’de yapılacak 2. duruşmaya yetişmeyecek, aylar sonra belli olacak.
Hiçbir suçum yok. Yürürlükteki Ceza Yasası ve Yargıtay’ın güncel içtihatları ışığında, hakkımda ne “darbecilik”, ne de “terör örgütü üyeliği” iddiaları geçerli olabilir. Yargılama sonunda beraat edeceğim muhakkak. Yegâne yanlışım, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Türkiye’de ifade ve muhalefet özgürlüklerini güvence altına aldığına inanmak olmuştur.
Yaşım hayli ileri. Birçok kronik hastalığım olduğu ve sağlığım giderek kötüleştiği için uzun yıllar yaşama umudum yok. Öncelikle beni yargılayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, olmazsa Anayasa Mahkemesi’nin tutuksuz yargılanmama karar vererek, kalan yıllarımı eşim, çocuklarım ve torunlarımla geçirmemi mümkün kılmalarını bekliyorum.
Bu hayli sıkıcı bir mektup oldu. Ama durumumu bilmenizi istedim.
Sevgi ve selamlarımla.
Şahin Alpay
Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu/ 9. Bölüm, Blok A, Oda 1
20 Kasım 2017
*Mektup P24 platformunda yayınlanmıştır