‘Sarı alarm’ı takan yok

Hızla yayılan viral hepatit (bulaşıcı sarılık) virüsü, dünya genelinde insan sağlığını ciddi boyutta tehdit etmeye başladı.

‘Sarı alarm’ı takan yok

Ölümcül hastalık olarak bilinen AIDS’ten bile tehlikeli olduğu artık gizlenmeyen viral hepatit’in pençesinde sadece Türkiye’de 4,6 milyon insan yaşıyor. Bu hastalığa kapılanların 4 milyonunu hepatit-B, 600 binini ise hepatit-C hastaları oluşturuyor. Erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilir bir hastalık olan viral hepatit, tedavi edilmediği takdirde siroz ve karaciğer kanserine sebep olurken, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), virüsü, ‘sigaradan sonra 2. en önemli kanserojen’ tehdit olarak görüyor. Ülkemizde bugüne kadar tespit edilen AIDS’li sayısının 2 bini geçmediğini hatırlatan uzmanlar, insanlık açısından viral hepatitin daha büyük bir tehdit olduğu görüşünde birleşiyor. Tehlikenin boyutuna dikkat çekmek isteyen Viral Hepatitle Savaşım Derneği de toplumu bilgilendirmek için kolları sıvadı. Halkın hepatit tehdidine karşı savunmasız olduğunu gören dernek, ülke genelinde çeşitli kampanyalar düzenliyor. ‘Sinsi C = Hepatit C’ adı altında halka açık toplantılar organize eden dernek, insanların sıklıkla gittiği, berberde, dişçide, ortak paylaşılan mekânlarda temizlik yöntemlerine riayet edip aşı yaptırdıkları takdirde hepatit virüsünden korunulabileceğini belirtiyor. Etkinliklerde, vatandaşların gerekli hijyen şartlarına uymaması halinde tıraş bıçağı, dövme, akupunktur, sünnet ve kulak deldirme gibi sosyal faaliyetler sırasında hastalığın insanlar arasında hızla yayılma imkanı bulduğu anlatılıyor. Bugüne kadar dünyada 2 milyar insan hepatit B virüsü ile enfekte oldu. Bunlardan 350-400 milyon kişi virüse bağlı kronik hepatit-B ile halen hayatını sürdürmeye çalışıyor. Dünya genelinde bu virüs yüzünden her yıl 500 bin ile 1 milyon 200 bin kişi de hayatını kaybediyor. Türkiye’de de her üç kişiden biri (20-30 milyon) hayatının belli bir döneminde hepatit virüsü ile temas etmiş. Halen 4 milyon kişi hepatit-B, 600 bin kişi de Hepatit-C hastalığının pençesinde. Her yıl ortalama 90 bin çocuk da viral hepatit virüsü kaparak karaciğer kanseri ve siroza yakalanıyor. Bunlardan 23 bini hayatını kaybederken, özellikle kırsal kesimdeki insanların hastalık konusunda bilinçsizliği tehlikenin boyutunu artırıyor. Halk arasında ‘sarılık’ olarak bilinen hastalıktan bıçakla kan akıtarak kurtulunulacağı sanılıyor. Ancak bu yöntemlerle hastalıktan kurtulmak bir yana virüs diğer insanlara da bulaşıyor, hayatını kaybedenlerin sayısı artıyor. Hastalığın ilerlemesi halinde tedavi maliyetleri de altından kalkılmaz hale geliyor, karaciğer nakli şart oluyor. Böyle bir operasyonun maliyeti ise 80-100 bin doları buluyor. Viral Hepatitle Savaşım Derneği Genel Sekreteri ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Balık, henüz aşısı bulunmayan hepatit-C’nin tedavisinde en önemli unsurun erken teşhis olduğuna dikkat çekiyor. Hastalığın ilk evresinin hiçbir belirti göstermeden yıllarca sürebileceğini belirten Balık, “En önemli belirtisi hafif ateş, kas ve eklem ağrısı ile mide bulantısıdır. Bu belirtileri kusma, iştah kaybı, karın ağrısı, ishal ve gözlerde sararma izler. Erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilen bir hastalık olan hepatit-C, tedavi edilmediği durumlarda hastayı ölüme kadar götürebilir.” diyor. Toplumun viral hepatit konusunda çok bilinçsiz olduğunun altını çizen Prof. Balık, “Toplumumuzda hijyenden söz etmek çok zor. Bu sebeple öncelikle ilköğretimden üniversiteye kadar öğrenciler hastalık hakkında bilinçlendirilmeli.” diyor. Hepatitli doktor bir yılda sağlığına kavuştu Sakarya’da halen doktorluk görevini sürdüren K.S. de viral hepatite yakalananlardan. Önce buna inanamayan doktor, zamanla durumunu kabullenmiş ve bundan kurtulmanın yollarını aramış. Virüsün kendisine, ameliyat ettiği bir hastadan geçtiğini düşünen K.S., zor günler geçirdiğini söylüyor. Hepatit-B taşıyıcılığı sürecinden hepatit-D hastalığına yakalanan ve ancak bir yıllık zorlu bir tedavi sürecinin ardından sağlığına kavuşan doktor K.S. yaşadıklarını şöyle özetliyor: “Çok zor anlar yaşadım. Kendimi çok halsiz ve bitkin hissediyordum. Aklıma hepatit virüsü kapacağım gelmezdi. Bir hekim olarak bu hastalığa yakalanmak beni epeyce üzdü. Bir süre hastalarımdan uzak kaldım. Bünyem tedaviye olumlu cevap verdi. Sağlığıma kavuştuktan sonra mesleğime devam etme kararı aldım. Çocuklarımı öpüp koklayamıyorum Hepatit-B taşıyıcısı olduğunu öğrendiğinde dünyası başına yıkılan ev hanımı S.N., virüsü nasıl kaptığını bilmiyor. ‘Birkaç basamak merdiveni çıkarken bile yoruluyorum.’ şikâyetiyle doktora giden 2 çocuk annesi N.S., yaşadığı zor günleri şöyle anlattı: “Doktor ‘hepatit-B taşıyıcısısın’ dediğinde, nasıl bir hastalık olduğunu bilmiyordum. Ancak doktorun söylerken yüz ifadesinden iyi bir şey olmadığını anladım. Üzüntüden doktorun o anda bana ne dediğini bile hatırlamıyorum. Hemen çocuklarıma aşı yaptırdık, epey süre çocuklarımdan uzak durdum. Onları öpmemeye, sevmemeye çalıştım. Bu bana çok zor geldi. Şu anda bu hastalığın sadece virüsünü taşıyorum. İleride karaciğer kanseri olmaktan korkuyorum. Keşke daha önce aşı yaptırsaydım.” Hastalığın belirtileri Viral hepatit halsizlik, iştahsızlık, mide bulantısı, karnın sağ üst kadranında ağrı, derinin ve gözakının sararması ve idrarın koyulaşması belirtileri veriyor. Bulaşıcı sarılık genellikle 4-6 haftalık bir hastalık seyri izliyor. B, C ve D virüsleri ile oluşan bulaşıcı sarılıklar kronikleşebiliyor. Bu oran, B virüsü için yüzde 10, C virüsü için yüzde 80 dolayında bulunuyor. D virüsü hepatitinde de kronikleşme oranı oldukça yüksek. Hastalık nasıl bulaşıyor? Hepatit-A: Yiyecek ve su yoluyla bulaşıyor. Hepatit-B: Kanla, vücut sıvılarıyla bulaşıyor ve anneden çocuğa geçiyor. Virüs, vücuda girdikten sonra ortalama 17 haftada ortaya çıkıyor. Hepatit-C: Kanla, vücut sıvılarıyla bulaşıyor ve anneden çocuğa geçiyor. Aşısı yok. Hepatit-D: Sadece hepatit-B taşıyıcısı ve hastası olanlarda görülüyor. Ortaya çıkma süresi 2-8 hafta. Kanla, virüslü kanın bulaştığı enjektör, iğneler ve cinsel temasla geçiyor. Belirtileri de hepatit-B gibi. Hepatit-E: Dışkı ve ağız yoluyla bulaşıyor. Belirtileri hepatit-B gibi. Kronikleşmiyor, ama aşısı yok. Hepatit-G: Kan yoluyla bulaşıyor. Korunmanın en güvenli yolu; aşı Hepatit-B’den en önemli korunma yolu aşı. Aşılar güvenle yapılabilir ve yan tesiri yoktur. Aşının içinde bulunan madde aslında virüsün bir parçasının “rekombinan” teknikle yani laboratuvar ortamında suni olarak üretilmiş şeklidir. Bu madde vücuda girdiğinde çoğalmaz ve enfeksiyon yapmaz, özgün antikorlar üretilir. Bu antikorlar vücuda virüs girdiğinde virüsü hemen tanıyarak yok ederler. 3 doz hepatit-B aşısı yaptırarak, çocuklarınızı ve kendinizi hepatit-B’den koruyabilirsiniz. Anne adayı hepatit-B’li ise ilk aşı doğumu izleyen 12 saat içerisinde, ikinci aşının 1-2 aylıkken, üçüncü aşının ise 6 aylıkken yapılması gerekir. Diğer bebeklerde ise ilk doz doğumdan hemen sonra veya 2 ay içerisinde, ikinci doz 1-4 aylıkken, üçüncü doz ise 6-18 aylıkken yapılabilir. Zaman Pazar
<< Önceki Haber ‘Sarı alarm’ı takan yok Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER