Karakoç'un geliştirdiği
koltuk altı
terlemesini
tedavi eden cihazla günde 10 kişi koltuk altı, el ve ayak terlemesi sorunundan kurtuluyor.
Prof. Dr Karakoç, AA muhabirine yaptığı açıklamda, daha önce Cerrahpaşa
Tıp Fakültesinde görev yaparken üç
öğretim üyesi ile birlikte yaptıkları çalışma sonucunda el ve ayak terlemelerini önlemeye yönelik olarak geliştirdikleri cihazı,
İnönü Üniversitesi'ne 8 ay önce getirerek üzerinde yeni uygulamalar yaptığını ve cihazı koltuk altı terlemelerine karşı kullanmaya başladığını ifade etti.
''Musluk suyu iyontoforozi tedavisi'' adı verilen yöntemi içeren cihazın ana unsurunun, uygulamanın terleyen bölgeye kontrollü şekilde verilen elektrikle gerçekleştirilmesi olduğunu kaydetti.
Cihazın el ve ayak için kullanılan ekipmanlarından 70 volta kadar elektrik verildiğini anlatan Karakoç, koltuk altına ise daha düşük seviyede elektrik verildiğini anlattı.
Vücuda verilen elektriğin normal elektrikten farklı olduğuna dikkat çeken Karakoç, ''El ve ayak için kullanılan bölümde
metal zemin üzerine musluk suyu ile ıslatılan bez konularak el ve ayağın teması sağlanıyor. Bu yolla 30 dakika kadar süren seanslar ortalama 7 kez tekrarlanıyor. Koltuk altına uyarladığımız bölüm de aşağı yukarı aynı prensiple çalışıyor. Burada da koltuk altına yerleştirdiğimiz cihazla daha düşük seviyede elektrik uygulanarak tedavi yapılıyor'' dedi.
Tedaviye en fazla kadınların ilgi gösterdiği anlatan Karakoç, yan etkilerinin bulunmadığını belirterek, şöyle konuştu:
''Anabilim dalımızda yapmış olduğumuz musluk suyu iyontoforezi tedavisi, bölgesel aşırı terlemesi olan
hastalarda ikinci basamak bir tedavi olarak kabul edilmekte ve hastaların yüzde 80'i bu tedaviye
yanıt vermektedir. Yine ter şiddeti açısından baktığımız zaman da, başarılı bir tedavi sonrası ter şiddetinde yüzde 80 oranında azalma olmaktadır. Yedi, ya da on seans tedaviden sonra hastaların büyük bir kısmı problemden tamamen kurtulma şansına sahip, bazılarında da ter şiddeti yeniden artmaya başlıyor. Bu hastalar için de ikinci bir tur uyguluyoruz ve hastalarımız daha iyi bir duruma geliyorlar. Bunun öncesinde hastalar özellikle Dermotoloji Anabilim Dalı tarafından değerlendiriliyor. Öncelikle lokal ilaç tedavisi uygulanıyor, ancak hastaların ter şiddeti yüksek olduğu zaman lokal ilaç tedavisine cevapları olumsuz oluyor. Bu durumdaki hastalar ikinci basamak olarak bize yönlendiriliyor.''
Koltuk altı terlemelerine karşı kullanılan yöntemin yalnızca İnönü Üniversitesinde kullanıldığını belirten Karakoç, şöyle devam etti:
''Şu anda kullandığımız koltuk altı tedavi uygulaması, bizim tarafımızdan geliştirilmiş bir ünite ve sadece
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesinde kullanılan bir yöntem. Diğer merkezlerde koltuk altı yöntemi kullanılmıyor. Biz, yeni geliştirdiğimiz yöntemle koltuk altında da büyük bir başarı sağladık. Burada yüksek bir hasta potansiyelimiz var. Daha önce Cerrahpaşa'da yürütürken üç yıl içinde 100 hastaya ulaşmıştık. Burada merkezimiz 8 aydan bu yana faaliyet göstermesine rağmen bu sayıya yaklaşmış bulunmaktayız. Genellikle bize günlük 7 ile 10 arasında hasta geliyor. Dolayısıyla şu anda hasta potansiyelinin çok yüksek olduğunu görüyoruz.''
''SOSYAL GÜVENCESİ OLANLAR HİÇ ÜCRET ÖDEMEDEN TEDAVİDEN YARARLANABİLİYOR''
Kullandıkları yöntemin hastalara maddi olarak bir sıkıntı yaratmadığına dikkat çeken Karakoç, şu bilgileri verdi:
''Diğer eşdeğer veya cerrahi yöntemlerle kıyaslandığı zaman yan etkisi yok denebilir. Bu sistemin burada kurulması benim öncülüğümde ve
hastane yönetiminin de
destek olmasıyla gerçekleşti. Yurt dışında benzer ünitelerin yapıldığını görebiliyoruz. Ancak, bizim cihazımızın daha avantajlı durumda olduğunu gördük. Ayrıca hastalar için hiçbir maddi sorun olmuyor. Eş değer tedavi uygulaması içerisinde
botoks uygulaması var. Ancak SGK botoks uygulaması için her hangi bir ödeme yapmadığı için hastalara büyük bir maliyeti var. Ayrıca botoks yöntemlerinde aşırı terleme 6 ay sonra yeniden başlayabiliyor. Cerrahi müdahalelerden sonra da vücudun herhangi bir yerinde terleme görülebiliyor. Yaptığımız tedavi ter bezlerinin ter salınım mekanizmasını bozarak etki ediyor dolayısıyla terlemedeki azalmanın başka bir bölgede terleme artışına neden olması söz konusu olmuyor. Tedavi sırasında hasta çok az bir oranda karıncalanma,
iğne batma ve yanma hissedebiliyor. Bize 11 yaştan itibaren hastalar geliyor, ancak dünya çapında 8 yaştan itibaren tedavinin yapılabileceği bizim çalışma grubumuz tarafından yapılan çalışma referans gösterilerek biliniyor.''