Prof. Dr. Küçükusta,
astıma ilişkin yapılan çalışmalara dikkat çekerek, ''Son yıllarda yapılan araştırmalar, astım ve alerjilerin temellerinin daha çocuk dünyaya gelmeden anne karnında atıldığını gösteriyor. Çocuğunun astım ve
saman nezlesi gibi diğer alerjik
hastalıklara yakalanmasını istemeyen annelerin, önlem almaya daha hamile kalmadan başlamaları gerekiyor'' dedi.
Annenin çocuğuna hamile kalmadan önceki yıllarda
doğum kontrol hapı kullanmış olmasının astım ve alerjik hastalık riskini artırdığını gösteren bazı araştırmaların varolduğunu dile getiren Küçükusta, bunun, doğum kontrol haplarında bulunan östrojen hormonunun çocukta alerjiyi tetikleyen ''T helper-2'' ismi verilen özel bir lenfosit grubunu uyarmasıyla gerçekleştiğinin ileri sürüldüğünü de anlattı.
İlk adetlerini
erken yaşta gören kadınların çocuklarında da alerjilerin daha fazla olduğunu belirleyen araştırmaların bu teoriyi destekler nitelikte olduğunu vurgulayan Küçükusta, erken adet görme durumunda da ileriki yaşlarda yüksek östrojen düzeyleri oluşmasının, bunun nedeni olarak gösterildiğini söyledi.
GEBELİK KOMPLİKASYONLARI-
Astım ve alerjilerden sorumlu tutulan bir başka faktörün de
gebelikle ilgili komplikasyonlar olduğunu ifade eden Küçükusta, ''Özellikle de gebelik sırasında ortaya çıkan kanama, erken kasılmalar, plasentanın yetersiz olması veya rahmin yeterince büyüyememesi gibi durumlarda bebekte astım ve saman nezlesi riski yüksek bulunmuştur'' diye konuştu.
Prof. Dr. Küçükusta, annenin uzun süreli stresinin, aşırı kortizol salgısına
neden olarak gelişmekte olan bağışıklık sistemini etkileyebileceği ve bu şekilde de astım ve alerji riskini artırabileceğinin de ileri sürüldüğünü anlattı.
ANNE KARNINDA BESLENME BOZUKLUĞU-
Anne rahminde iyi beslenemeyen çocuklarda baş çevresi, gövde ile kolun ve bacaklara göre orantısız olarak büyük bulunduğunu dile getiren Küçükusta, ''Koca kafalılık olarak adlandırılabilecek bu durum da alerji ve astım için bir risk faktörü olarak ileri sürülmektedir'' dedi.
Küçükusta, araştırmalarda baş çevresi büyük olan çocukların kanlarında alerjiyi gösteren IgE isimli immunglobülinin, normal büyüklükte kafası olan çocuklardan daha yüksek bulunduğunu da kaydetti.
ANNENİN YAŞI
20 yaşından
küçük annelerin bebeklerinde astım riskinin yüksek olduğunun da ileri sürüldüğünü anlatan Prof. Dr. Küçükusta, şöyle konuştu: ''Prematüre bebeklerde, yani zamanından önce dünyaya gelenlerde de astım riski 4 kez daha fazladır. Bazı araştırmalarda, bunun prematürelikten bağımsız olarak doğum tartısının düşük olması ile ilgili olabileceği ileri sürülmüştür. Hatta, astımın zencilerde çok görülmesi de bunlarda prematürelik ve düşük doğum tartısı oranlarının daha fazla olmasıyla açıklanmak istenmiştir.''
ANNENİN DİYETİ
Annenin diyetinin de çocukta astım olup olmayacağını belirleyici bir faktör olduğunun bilindiğini dile getiren Küçükusta, ''Bir araştırmada gebelik döneminde yeterince E vitamini alamayan bebeklerde astım riski yüksek bulunmuştu. Burada en önemli nokta ise E vitamininin astıma karşı koruyucu etkisinin ilaç olarak değil, besinlerle alındığında ortaya çıkması'' dedi.
ASTIM ERKEK ÇOCUKLARI SEVER
''Astım küçük çocuklarda, erkeklerde, kızlara göre 2 misli fazla görülür'' diyen Prof. Dr. Küçükusta, 12-14 yaşlarında kız-erkek oranı eşitlenirken, daha ileri yaşlarda kadın hasta sayısının her yaşta daima daha fazla olduğunu, hele 40 yaşından sonra astım tanısı konanların neredeyse tamamına yakınının da kadınlardan oluştuğunu, burada östrojen kullanımının bir risk faktörü olabileceğinin ileri sürüldüğünü anlattı.
Küçükusta, astımın kalabalık ailelerde ve evin ikinci çocuklarında daha az görüldüğünü gösteren pek çok araştırmanın varolduğunu da dile getirdi.
DOĞUM AYI
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, ''Astımın ve saman nezlesinin
Mayıs-
Ekim aylarında doğanlarda daha fazla görüldüğünü saptayan araştırmalar vardır. Daha önce bu hastalıkların en çok bahar ve yaz aylarında doğan çocuklarda görüldüğünü
belirlemiştim. Astım, en çok Yengeç burcunda doğanlarda görülürken, Kovalar ise bu bakımdan en şanslı olanlar'' diye konuştu.