Bakan
Akdağ, beraberinde
Müsteşar Yardımcıları İsmail Demirtaş,
Abdülkadir Atalık, Personel Genel Müdürü Ali Yerlikaya ve Hukuk Müşaviri Adem Keskin ile birlikte
Anayasa Mahkemesi'ne geldi. Akdağ, Yüksek Mahkeme heyetine yaklaşık bir saat süreyle sözlü açıklamalarda bulundu. Çıkışta gazetecilere açıklama yapan Akdağ, doktorlara zorunlu
hizmet getiren yasanın yürürlüğünün durdurulması istemiyle bir başvuru yapıldığını hatırlatarak, kendilerinin de bu hukuki süreç içinde bilgilendirmede bulunma talebiyle
mahkemeye müracaat ettiklerini söyledi. Bu talebin kabul edilmesi üzerine geldiklerini ifade eden Akdağ, hukuki sürecin devam ettiğini, bu sürecin sonuçlarına göre gerekenlerin yapılacağını kaydetti. Mahkeme heyetine yaptığı bilgilendirmede, devlet hizmeti yükümlülüğü öncesinde Türkiye'deki mevcut durum ve şu andaki ihtiyaçlar konusunda bilgi verdiklerini anlatan Akdağ, bundan sonraki süreç açısından, ''niçin devlet hizmeti yükümlülüğünün gerekli olduğu'' konusunda Yüksek Mahkemeyi bilgilendiklerini söyledi.
SORULAR
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Akdağ, ataması yapılmadığı için yeşil
kart başvurusu yapan uzman doktorun durumunun sorulması üzerine, şunları söyledi:
''Bu çok rahat izah edilebilir bir mesele. Çünkü biz devlet hizmeti yükümlülüğü ile ilgili bir
kanun yaptık. Daha sonra bu kanuna uygun olarak atama listeleri yayınladık bir baş
bakanlık genelgesiyle birlikte.
Danıştay bu atama listelerine de yürütmeyi durdurma kararı vererek, atamaları yapamayacağımızı bize ifade etti. Elbette hukuka uymak zorundayız ve bazı maddelerinin yürütmeyi durdurma istemiyle Yüksek Mahkemeye müracaat etti. Dolayısıyla biz süreci beklemek ve hukukun bize gösterdiği yolda yolumuza devam etmek zorundayız.
Hukuken bir taraftan bir kanun var. Bu kanuna göre biz hekimlerimiz
e devlet hizmeti yükümlülüğü uygulamak zorundayız. Öte yandan, Danıştay'ın atama listeleriyle ilgili yürütmesinin durdurma kararı var. Atama yapamıyoruz, durum bundan ibarettir.''
Akdağ, bir gazetecinin, Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) hekimlerin
gönüllü olarak gönderilmesi yönündeki isteklerini hatırlatması üzerine de ''TTB, hukuk anlamına gelmiyor. TTB neyi söylerse söylesin hukuki bir gerçek var ve biz bu gerçeği takip etmek zorundayız. Durumu bu noktaya taşıyan, böyle bir hukuki süreçte beklememize yol açan, hekim arkadaşlarımızı atamamıza mani olan durumun oluşmasına yol açan da TTB'nin kendisidir'' diye konuştu. Bir başka soru üzerine de Akdağ, Danıştay nezdinde konuyla ilgili itirazlarını yaptıklarını, sonucunu beklediklerini ifade etti. Akdağ, TTB'nin bu süreçteki rolünün sorulması üzerine, kanunu
dava konusu yapanın TTB olduğunu, dolayısıyla hukuki süreci kendileri gibi TTB'nin de ve meslektaşlarının da beklemek durumunda olduğunu söyle.
BAŞVURU KARARI
TTB, 12
Eylül 2005 tarihli devlet hizmeti yükümlülüğü konulu başbakanlık genelgesinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açmıştı. Danıştay 5. Dairesi, söz konusunun genelgenin yürütmesini durdurmuş ve bu genelgenin dayanağı olan 5371 sayılı yasayla değiştirilen 3359 sayılı
Sağlık Hizmetleri
Temel Kanunu'nun bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle
Anayasa Mahkemesi'ne başvurma kararı almıştı.
Danıştay'ın kararında, söz konusu kanunun, Anayasa'nın 13. maddesindeki ''ölçülülük'' ilkesine aykırı olduğu iddiasıyla iptali ve yürürlüğünün durdurulması istenmişti. İptali ve yürürlüğünün durdurulması istenen maddeler şöyle sıralanmıştı: Doktorlara 'her eğitimleri için ayrı ayrı olmak kaydı ile' devlet hizmeti yükümlülüğü getirilmesi,
-''Eksik kalan devlet hizmeti yükümlülüklerini uzman tabip veya yan dal uzman olarak yapacakları devlet hizmeti yükümlülüğüne ilave olarak yerine getirmeleri'', ''Tabip iken eksik kalan yükümlülüğün uzman tabip olarak tamamlaması.'' Başvuruda, ''Yurtdışında kendi nam veya hesabına okuyarak devletten öğrenci dövizi almadan uzman olan hekimlerin devlet hizmeti yükümlülüğünden muaf tutulmasının'' ise Anayasa'nın ''eşitlik'' ilkesine aykırı görüldüğü belirtilmişti