''
Domuz gribi'' ile birlikte birçok hastalık için
vücut direncinin artırılması için beslenme uzmanları tarafından
tavsiye edilen, yüzyıllardır
şifa kaynağı olarak gösterilen balın nasıl tüketileceği de önem taşıyor.
Uzun yıllardır
arıcılık üzerine araştırmalarını sürdüren Doç. Dr. Ahmet Güler, balın
besin değeri korunarak tüketilmesinin son derece önemli olduğunu vurguladı. İçinde yararlı enzimler, proteinler, asitler, vitamin ve mineraller bulunduran balın besin değerinin son derece yüksek olduğunun altını çizen Güler, balın adeta bir enerji ve şifa kaynağı olduğunu hatırlattı. Balın yüksek derece ısıda besin değerini yitirdiğine işaret eden Güler, şu bilgileri verdi:
''Bal 43 derecenin üzerinde sıcaklığa maruz kaldığında besin değerini yitirir, bu derecenin üzerinde süt veya çaya konulan bal tatlandırıcıdan öteye geçmez. Ilık süt, su veya
meyve suyuna, çaya konulabilir. Balın kaynatılması ise bütün besin değerini yitirmesine neden olur. Bal yüksek ısıda kaynatıldıktan sonra tüketiciye sunulduğunda buna kesinlikle bal diyemeyiz.''
''KRİSTALLEŞEN BAL KALİTELİDİR''
Doç. Dr. Ahmet Güler, balın kristalleşmesinin ise
halk arasında sanıldığı gibi
şekerleşmediğini, bunun ''Bal
üretiminde şeker kullanıldığını göstermediğini söyledi. ''Kristalleşen bal kalitelidir'' diyen Güler, balın kristalleşmesinin üretilen bitki çeşidine ve üretim yapılan yerin rakımına bağlı olduğunu kaydetti.
Balın buzdolabına konulmaması uyarısında da bulunan Doç. Dr. Güler, buzdolabında balın yapısının bozulacağını hatırlatarak, en iyi saklama koşulunun oda sıcaklığında güneş almayan bir yer olduğunu sözlerine ekledi.
AA