Hastalık riskinin en çok
ofis çalışanları,
devlet memuru, bankacı, diş hekimi, gazeteciler, santral görevlisi gibi bazı meslek gruplarında sık görüldüğünü ifade eden Opr. Dr. Çolak,
hastalığın kolda, el ve parmaklara kadar vuran ağrı, sızlama, karıncalanma, kol ve ellerde kuvvet kaybı, ayaklarda da karıncalanma yanma, uyuşma, yürüme zorluğu
idrar ve büyük abdesti
kaçırma gibi şikayetlerle ortaya çıktığını kaydetti.
Boyun fıtığının aynı bel fıtığı gibi omur kemikleri arasında amortisör görevi gören jel kıvamındaki disklerin yırtılarak, çevrelerindeki omurilik ve sinir köklerine bası yapmasıyla ortaya çıktığını bilgisini veren Op. Dr. Mustafa Çolak, "
Fıtık hangi seviyede ise bu seviye uyan ve etkilenen sinir kökü alanında kaslarda zedelenmeler ve ağrı olur. Boyun fıtığı özellikle uzun süre
masa başında ve bilgisayar ekranı karşısında oturanlarda ve bazı meslek guruplarında sık rastlanır. Ayrıca genetik olarak kasları zayıf olanlarda,
spor yapmayan hareketsiz kişilerde, bedenen ağır iş yapan inşaat işçiliği gibi meslek gruplarında daha fazla görülmektedir." dedi.
Fıtığın omurilik ve sinir sıkışıklığı ile bağlantılı olan şikayetlerle ortaya çıktığını ifade eden Opr. Dr. Çolak, "Tedavi için mikrodiskektomi veya mikrocerrahi yöntemleri kullanılmalıdır. Bu işlem1.5- 2 saatlik bir sürede tamamlanır, işlemden 6 saat sonra hasta
boyunluk ile ayağa kaldırılır ve 1 gün sonrada evine gönderilir. İki haftalık istirahat programından sonra normal günlük işlerine rahatlıkla dönebilir. Bu yöntemle başarı yüzde 95 in üstündedir. Burada cerrahi
tedavi için son çare demek yerine, 'Uygun hastaya, uygun zamanda ve doğru girişimin yapılması' demek daha doğru olacaktır. Son çare olarak cerrahi tedaviye gitmek veya son aşamaya gelinceye kadar beklemek doğru değildir ve mikrocerrahinin etkinliğini düşürür." şeklinde konuştu.
Cerrahi tedavinin yanı sıra; kilo azaltılması, düzenli egzersiz programları, omurga okulu gibi yaşantının yeniden düzenlenmesi, fizik tedavi gibi yardımcı tedbirlere başvurulmasının gerekliliğinin altını çizen Opr. Dr Çolak, bu operasyonlardan sonra haftada 3 gün 1'er saatlik egzersiz programlarının da elde edilen başarılı sonucu destekleyeceğini de sözlerine ekledi.
(CİHAN)