Çukurova Üniversitesi
Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet
Ünal, yaptığı açıklamada, çağın teknolojisi internetten faydalanmayı her çocuk ve gencin bilmesi gerektiğini, ancak bilgisayar başında geçirilen zamanın dozu kaçırıldığında fayda yerine zarar verdiğini belirtti.
Prof. Dr. Ünal, ''Ergenlik döneminde çeşitli ruhsal ve fiziksel değişimler yaşayan zamane gençliği maalesef bilgisayar başında asosyal, içine kapanık, çevresiyle
iletişim kuramadan yetişiyor. Bu durumdaki çocuklar ilerde daha fazla ruhsal sorun yaşıyor'' dedi.
Topaç, sek sek, saklambaç, kör ebe gibi oyunları bilmeden yetişen
kent gençlerinin boş zamanlarının neredeyse tamamına yakın bölümünü internet başında geçirdiğine dikkati çeken Prof. Dr. Ünal, şunları söyledi:
''
Bilgisayar oyunları ve internet, olumlu etkisinin yanında gerçeklik sınırlarını bozmak, saldırganlığı özendirmek gibi sakıncaları da getirdi.
İnternet başında geçen zaman arttıkça gençler gerçek dünyadan adeta kopuyor, asosyalleşiyor.
Çocukluklarını bile yaşayamayan yeni nesil internet yüzünden ailesinden bile kopuyor.''
''AİLELER BAŞLANGIÇTA GÖZ YUMUYOR''
Internet başında saatlerce kalan çocuk ve gençlere başlangıçta ailelerinin de göz yumduğunu belirten Prof. Dr. Ünal, şunları kaydetti:
''Çünkü, çocuk evde bilgisayar başında oturdukça ailesinin gözü önünde oluyor, dışarıda edinebileceği kötü
arkadaşlardan da uzak kalıyor. Oysa bir de madalyonun öteki yüzü var. O da internette çocukları şiddete, uyuşturucuya, intihara ya da yanlış arkadaşlara yönlendiren sitelerin varlığıdır. Bir de intiharı özendiren sitelere girip chatler yapmaya başladığında, yanlış arkadaş grubuna adım atmış demektir.''
Prof. Dr. Ünal, ailelerin internetteki tehlikeyi fark ettiklerinde önlem alma yoluna gittiklerini ifade ederek, ''Ancak bu önlem alınırken gençlerle doğru iletişim kurmak gerekiyor. Çünkü en ufak bir yanlış yaklaşım onları intihara kadar sürükleyen sonuçlar doğurabiliyor'' dedi.
Çocuğa
baskı yapmadan onu bilgisayar başından kaldırmanın yollarının aranması gerektiğini, bunun en geçerli yolunun da
spor olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ünal, şöyle devam etti:
''Sosyal çekiniklik içindeki içine kapanık, gülmeyi unutmuş gence sevgi dolu bir bakış, güler yüz,
tatlı birkaç söz yaşamsal manevi gıdalardır.
Ailece televizyon izlemeyen, misafirliğe gitmeyen, internetteki
sanal arkadaşlarıyla yetişen gençleri bilgisayar başından çekecek alternatif uğraşlar bulunmalı. Bu uğraşların en doğru seçeneği de spordur. Çünkü, spor kişiyi katılımcı ve sosyal kılar. Yüzme, basketbol, tenis, jimnastik ya da çocuğu ilgi duyacağı herhangi bir spor alanına ya da
müzik kurslarına yönlendirmek en doğru seçenek olur.''