Karataş, böbreklerinde taş olan hastaların
tedavi edildikten sonra yeniden aynı riskle karşı karşıya kalabileceği uyarısı yaptı.
Böbreklerinde taş bulunan insanlara verilen ilaçların rahatlatma amacı
taşıdığına vurgu yapan Karataş, şunları söyledi: "Ailesinde benzer rahatsızlığı olan kişilerde taş oluşma ihtimali artar. Bu durum genetik olduğu için tek seçenek düzenli
kontrol yaptırmaktır. Senede bir kez yapılan böbrek ultrasonu yeterlidir. Su içimi yeterli düzeyde olmalıdır. Bunun için
tavsiye edilen günlük su miktarı 8-10 bardaktır. "
Belirli yiyecekleri daha az tüketmek gerektiğini söyleyen Op. Dr. Berk Karataş, bu yöntemin daha çok taş
tipi belirlenmiş veya metabolik araştırma yapılıp tanısı konmuş hastalarda uygulandığını vurguladı. Taş tipi bilinmeyen hastalarda katı diyet tedavisi uygulanmamasını isteyen Dr. Karataş, en sık
kalsiyum oksalat ve fosfat taşları görüldüğü için bazı yiyeceklerin kısıtlanmasını tavsiye etti. Karataş, Ispanak,
pancar,
buğday, çay,
bamya,
tatlı patates, çikolata (bitter yada
siyah), yer fıstığı, yulaf,
üzüm ve kerevizin sık tüketilmesini istedi.
Dr. Karataş şöyle devam etti: “Özellikle bira, maydanoz suyu, yoğurt suyu gibi
halk arasında yaygın kullanılan birçok içeceğin taş oluşumunu azalttığı ya da tedavi ettiği kanıtlanmamıştır. Dolayısıyla bu tür içecekleri önermiyorum.
Diyet konusunda özellikle eskiden olduğu gibi çok katı bir diyet artık uygulanmamaktadır (özellikle taşın tipini bilmediğimiz hastalarda). Örneğin taşı olan menopoz öncesi bayanlarda kalsiyum kısıtlaması (süt, yoğurt ,
peynir ) bugün için önerilmemektedir. Kemik kaybı böbrek taşından daha önemlidir. Kemik kaybı olduğu zaman bunu yerine koyamıyoruz.Oysa taş oluştuğu zaman tedavi edebiliyoruz.Bu nedenle halk arasında yaygın inanış olan bu durum bugün için doğru değildir. Sonuç olarak taş oluşumu hakkında bilmediğimiz çok şey var.Bu anlamda hiç olmazsa bildiğimiz nedenleri ortadan kaldırmak çok önemli."
CİHAN