Muğla Üniversitesi
Mantar Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mustafa Işıloğlu, AA Muhabirine yaptığı açıklamada, özellikle yağmurla birlikte doğadaki varlıkları dikkat çeken mantarlardan her yıl çok sayıda kişinin
zehirlenerek yaşamını yitirdiğini söyledi.
Mantarların zehirli olup olmadığını anlamanın oldukça güç olduğunu aktaran Işıloğlu, 25 yıldan bu yana
Türkiye'deki mantar türleri hakkında araştırmalar yaptığını hatırlatarak, ''Yapılan araştırmalarda Türkiye genelinde 2 bin 400 civarında mantar türü ortaya çıkarıldı. Bunlardan 100'ü zehirli olarak bilinmektedir. Bu 100
zehirli mantardan 10'u ise öldürücü etkisi bulunan zehirlere sahip mantarlardır'' diye konuştu.
Mantarın standart
renk, irilik ve şekil özelliklerinin farklılık göstermesinin zehirlilik açısından dikkat
çekici olduğunu ve yenilebilen türler ile zehirli mantarlar konusunda vatandaşların yanlış bilgilere sahip olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Işıloğlu, ''Bu mantarlar içerisinde özellikle 'Amanita Phalloides (Köygöçüren Mantarı)' adı verilen tür, dünyanın en zehirli mantarı olarak tanınır. Bu mantar türünün bir tanesi bile yetişkin bir insanı öldürebilecek düzeyde zehir taşır. Yenen ve zehirli mantarların ayırt edilmesi tamamen bir uzmanlık işidir'' dedi.
''RUS RULETİ OYNAMAKTAN DAHA TEHLİKELİ''
Türkiye'de zehirli mantarlardan yiyerek yaşamını yitirenlere dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Işıloğlu, sözlerine şöyle devam etti:
''Türkiye'de her yıl 100'den fazla vatandaşımız zehirli mantarlardan tüketerek yaşamını yitiriyor. Ayrıca yenebilen ve zehirli olan mantarların ayırt edilmeden tüketilmesi 'Rus Ruleti' oynamaktan daha tehlikeli. İnsanlarımızın zehirli mantarlar konusunda bilinçlendirilmesi bizim açımızdan çok büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda bizde
Muğla Üniversitesi Mantar Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde çeşitli çalışmalar yürütmekteyiz. Vatandaşlarımızın katılımıyla gerçekleştirdiğimiz mantar toplama çalışmalarında insanlarımızı bilgilendiriyoruz.''
''TÜRKİYE MANTAR FLORASI ZENGİNİ''
Prof. Dr. Mustafa Işıloğlu, Türkiye'nin mantar florası açısından çok zengin olduğunu ve çok sayıda tür yetiştiğini anlatarak, ''Şu anda 2 bin 400 olan mantar türünün ilerleyen yıllarda 7-8 bin civarında olması bekleniyor. Bu bağlamda Türkiye'deki çeşitli üniversitelerde mantar konusunda araştırmalar yürüten 25 mikolog (mantar uzmanı) görev yapıyor. Bu arkadaşlarımız
ekip halinde Türkiye'nin yenen ve zehirli mantarlarını ortaya çıkarma, Türkiye'nin biyolojik çeşitliliğini ortaya çıkarma yönünde önemli çalışmalar ve araştırmalar ortaya koyuyorlar'' dedi.
Geçen ay Türkiye genelinde 100'den fazla kişinin mantardan zehirlendiğine ve bu kişilerden bir çoğunun yaşamını yitirdiğini belirten Işıloğlu, şunları söyledi:
''Bu konuda özellikle üzerinde durmamız gereken şey mantarların rastgele tüketilmemesidir. Eğer mantar yenilmek isteniyorsa kesinlikle kültür mantarı tüketilmelidir. Zehirli mantarların ayırt edilmesinde
halk arasında çok yanlış bilgiler dolaşıyor. Örneğin (pişirerek yerseniz zehirli olmaz) gibi yanlış inanışlar var. Bunlar kesinlikle bilimsel bir süzgeçten geçen bilgiler değil. Yenebilen veya zehirli olan mantarları ancak uzmanlar ayırt edebilirler. Halk arasında dolaşan bilgilerle bu ayrımı yapmak son derece tehlikeli sonuçlar ortaya çıkarır.''
KÖYGÖÇÜREN MANTARI
Amanitaceae familyasından son derece zehirli bir mantar türü olan Köygöçüren mantarı (Amanita Phalloides), Türkiye'deki ölümcül zehirlenmelerin neredeyse yüzde 95'inden sorumludur.
Yaz başlarında ve sonbahar aylarında ormanlarda çok sık rastlanan Köygöçüren mantarı, içerdiği amanitin ve phalloidin maddeleri sindirildikten 8-12 saat sonra ilk belirtilerini gösterir ve 3-4 gün içinde
karaciğer-böbrek metabolizmasını yok eder.
Zehirine karşı henüz etkili bir ilaç geliştirilememiştir. Tedavide silibinin dihydrogen disuccinate disodium enjeksiyonu kullanılmaktadır. Bu mantarın bir kişiyi öldürmesi için 20-25 gram tüketilmesi yeterli olmaktadır.
Saman mantarı olarak da bilinen ''Volvariella Volvacea'' mantarı ile olan benzerliği ölümlerin önemli sebeplerindendir.
Köygöçüren mantarı 1994 yılı
Kasım ayında İstanbul'da
seri zehirlenmelere yol açmış ve 20'den fazla kişinin ölmesine neden olmuştu.