Uludağ Üniversitesi (UÜ)
Tıp Fakültesi Gastroentroloji
Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Macit Gülten, AA muhabirine yaptığı açıklamada, toplumda oldukça sık görülen
ülserin,
mide veya özellikle onikiparmak bağırsağının iç yüzeyinde meydana gelen yaralar olduğunu söyledi.
Gülten, erkeklerde daha fazla görülen ülserin, karın bölgesinde, genellikle önde ve üst-orta bölgede rahatsızlık hissi, ağrı, bulantı, yanma, ekşime gibi belirtilerle kendini gösterdiğini, bazı ülserlerin de hiç belirti göstermediğini belirtti.
Midedeki asidin, mideye zarar vermesini kolaylaştıran ilaç,
alkol ve
sigara kullanımı ile genetik faktörler ve ileri yaş gibi pek çok nedeni olan ülserin erkeklerde daha fazla görüldüğünü anlatan Gülten, şunları kaydetti:
''Peptik ülserler, kanama veya delinme gibi durumlara yol açarak
ölüm riskini arttırlar. Peptik ülserin meydana gelmesinde midenin ürettiği asit, ülserin ortaya çıkmasında en önemli etkendir. Normalde mide ve onikiparmak bağırsağı mide asidine karşı dirençlidir. Ancak 'Helicobacter Pylori' bakterisinin varlığı,
aspirin ve antiromatizmal bazı ilaçlar, mide ve onikiparmak bağırsağının iç yüzeyinin bütünlüğünün ve direncinin, mide asidine karşı bozulmasına, böylece ülserlerin meydana gelmesine sebep olurlar.''
''KONTROLSÜZ VE GEREKSİZ İLAÇ KULLANIMINA DİKKAT
Gülten, 1980'li yıllardan itibaren ''Helicobacter Pylori''nin saptanması ve
tedavi edilmesi sonucunda peptik ülser hastalığının daha az görülmeye başladığını belirterek, şöyle devam etti:
''Helicobacter Pylori'ye bağlı ülserler azalmasına rağmen aspirin ve antiromatizmal ilaçların gereksiz ve kontrolsüz kullanımına bağlı ülser ve ülser kanamalarına son yıllarda daha sık rastlamaktayız. Aspirin ve bazı antiromatizmal ilaçlar mide veya onikiparmak bağırsağında ülser oluşturarak veya mide iç çeperinde
gastrit oluşturarak, ciddi kanamalara yol açabilirler. Özellikle orta ve ileri yaştaki hastaların çeşitli ağrılar için kullanmak istedikleri ağrı kesicilerin olası risklerine karşı dikkatli olmaları, ülser ve kanamaya neden olma riski yüksek olan aspirin ve antiromatizmal ilaçlar yerine öncelikle daha basit ve daha düşük risk taşıyan ağrı kesicileri kullanmaları gerekmektedir. Hastaların birbirlerine
tavsiye ettikleri ağrı kesicilerin gereksiz ve aşırı kullanımlarıyla, riskler daha da artmaktadır. Kalp ve
damar hastalığı gibi nedenlerle sürekli düşük doz aspirin kullananların, buna ek olarak bir antiromatizmal veya ağrı kesici ilaca başlaması ülser ve kanama riskini daha çok arttırmaktadır.
Ağrı kesicilerin meydana getirdiği kanama ve ölüm riskleri hiç de az değildir.''
Fitil,
krem, enjeksiyon yoluyla kullanılan aspirin veya antiromatizmal ilaçların da en az
tablet veya
kapsül şeklinde alınan ağrı kesiciler kadar kanama riski taşıdığına işaret eden Gülten, bağırsakta açılan ağrı kesici kapsüllerin midede açılanlar kadar kanama riski taşıdığını, ayrıca Türkiye'de
yurt dışından getirilerek satılan bazı aspirin ve benzeri ağrı kesicilerin yine aynı riski taşıdığını vurguladı.
Prof. Dr. Gülten, hekimlerin önerileri doğrultusunda mide asidini baskılayan ilaçların tedaviye eklenmesi gibi önlemler alarak ülser kanaması riskinin azaltılması gerektiğini sözlerine ekledi.
AA