Ayaklarda kan dolaşımını azaltmak, sinirlerin
hasar görmesine neden olmak gibi ciddi etkilere sahip olan diyabet
hastalığı konusunda uyarılarda bulunan uzmanlar, diyabetin hastanın ayaklarında zor
tedaviler gerektiren
enfeksiyon ya da deformasyonlara yol açabildiğini kaydediyor.
Ayakla ilgili rahatsızlıkların, diyabetli hastalarda en sık görülen sorunların başında geldiğini belirten
Acıbadem Diyabet Merkezi'nden Dr.Yaser Süleymanoğlu, bu sorunlar arasında iltihap, çabuk yaralanma, dış mekanlarda çıplak ayakla veya terlikle gezme ile meydana gelen ciltte ülserler, su toplanmaları, sıyrıklar ve cilt tahrişleri olduğunu ifade etti.
Yapılan çalışmalar ise 30 yaş altında diyabet tanısı konan hastalarda ayak problemlerinin daha çok görüldüğünü gösterirken, ayak sorunlarının ortaya çıkması ile diyabetin süresi arasında da sıkı bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor.
Süleymanoğlu, diyabetli ayağa Türkiye'de gerekli önemin verilmediğini belirterek, ayak basınç testinin (podograf) gerekliliğini şöyle anlatıyor: "Bu sistemle hastanın ayak basınç noktalarının
erken safhadaki bozukluklarını tespit etmek mümkün. Bu sayede önlem alınabildiği için erken safhada ayak deformasyonları engellenebiliyor. Ayakta oluşabilecek en
küçük bir enfeksiyon, hasta ayağındaki sinirlerin hasar görmesi yüzünden hissetmediği için yaraları kazımaya hatta kesmeye kadar gidebilecek boyutlara ulaşabilir. Tüm bunlar hastanın
fiziksel aktivitesini engeller. O yüzden bu konuda
erken tanı bizim için çok önemli. Çünkü fiziksel aktivite,
şeker hastalığı tedavisinin neredeyse yüzde 80'ini oluşturan temel taşlarından biri."
DİYABET AYAĞI NASIL ETKİLİYOR?
Diyabetin ayaktaki etkilerinden birinin
kan şekerinin sürekli yüksekliği nedeni ile kan dolaşımının azalması olduğunu belirten Süleymanoğlu şu bilgileri veriyor: "Diyabet,
damar duvarlarını bozarak damarların hasar görmesine ve ayaklara giden kan miktarının azalmasına neden oluyor. Bunun sonucunda ayağın iyileşme ve enfeksiyonlara karşı direnç oluşturma kapasitesi azalıyor. Bu da ayakta meydana gelen yaraların iyileşme süresinin uzamasına, enfeksiyonun yayılmasının
kontrol altına alınmasında ve tedavisinde zorluklara yol açıyor."
Dr. Süleymanoğlu'na göre kan akımının azalması, tedavide kullanılan ilaçların yeterince ayağa ulaşamamasına ve dolayısıyla ilaç dozlarının artırılmasına neden olabiliyor.
Sinirlerin hasar görmesi diyabetli ayaklarda görülen bir başka sorun. Sürekli kan şekeri yüksekliği, ayağın his, pozisyon ve ağrı duyusu fonksiyonlarını yerine getiren sinirlerinde de hasara yol açıyor.
Sinirlerin hasar görmesi, his ile ilgili fonksiyonlarda bozulmaya neden olurken diyabetli hastaların ayaklarının yaralanma sırasında ağrıyı az veya hiç hissetmemelerine sebep olabiliyor.
Diyabetli ayağın başka bir sorunu da enfeksiyonlara karşı direncin azalması. Kan şekeri normal değerinin üzerine çıktığında, beyaz kan hücrelerinin enfeksiyonları meydana getiren mikroplara karşı savaşma kapasiteleri azalıyor. Bu da ayakta meydana gelen enfeksiyonun hızla yayılmasına ve ayağı daha fazla tahrip etmesine neden oluyor.
Dr. Süleymanoğlu, tüm bu yaşananların diyabetli hastaların ayaklarında yaraların ve enfeksiyonların oluşması kolaylaştırdığını ve tedavilerini zorlaştırdığını belirtiyor. Süleymanoğlu, tedavi süreciyle ilgili şu açıklamalarda bulundu: "Diyabetin ayak üzerindeki etkilerini erken safhalarda tespit ederek gerekli önlemleri almak amacıyla geliştirilen podograf, bilgisayar sistemi ve tarayıcıdan oluşuyor ve üzerindeki sensorler sayesinde ayağın her santimetre karesine uyguladığı basıncın ölçümünü yapıyor. Podograf bu ölçümü yaptıktan sonra sonra özel programı sayesinde hastanın ayağının basınç haritasını otomatik olarak gösterip, ayağın anatomik yapısı hakkında detaylı bilgi veriyor. Podograf sayesinde değişik formlarda görülebilen ayak basınç haritaları, ayaktaki problemlerin daha kolay
analiz edilmesini sağlıyor.
Podograf aynı zamanda ayağa en uygun tabanlığı da öneriyor. Diyabetik ayaklarda kullanılan tabanlıklar, ayağı tabanda oluşabilecek aşırı basınçtan koruma amaçlı kullanılıyor. Bu sayede tabanda eşit basınç dağılımı sağlanıyor. Her hastanın ayak yapısı farklı olduğu için, hastanın ayağına uygun olan tabanlık, podograf sayesinde incelenen ayak basınç dağılımıyla belirleniyor. Ayak basınç testi ile ayak analizi, Tip I diyabetli hastaların tanısından 3 yıl sonra ve her yıl yapılması öneriliyor. Tip II diyabetli hastalarda ise tanı konulur konulmaz bakılması ve her yıl bir kez yapılmasını uygun görülüyor."
DİYABETLİ AYAK NASIL KORUNMALI?
Dr. Süleymanoğlu'na göre diyabetli hastalar, öncelikle ayaklarında oluşabilecek küçük sorunların büyük problemlere yol açabileceğini, ayaklarını yaralanmalara karşı titizlikle korumaları gerektiğini ve en ufak bir sorunda sağlık merkezlerine başvurmaları gerektiğini çok iyi bilmeli.
"Özellikle diyabetli çocukları olan ailelerin erken yaşlarda meydana gelebilecek ayak sorunları nedeni ile dikkatli olmaları gereklidir." diyen Dr. Süleymanoğlu, "Amerika'da 1994 yılında diyabetli olan 67 bin hasta diyabetin neden olduğu ayak sorunları nedeni ile ayak parmaklarını, ayaklarını ve hatta bacaklarını kaybetmek zorunda kalmışlar. Sadece ayakların düzenli bakımı ve korunması ile bahsi geçen uzuv kayıpları yüzde 50'nin üzerinde bir oranla engellenebiliyor" diyor.
Süleymanoğlu, ayakların her gün bakımı, ayakların her gün yıkanması, nasırların ve cilt sertliklerinin giderilmesi, tırnakların bakımı,
ayakkabı ve çorap kullanımı, ayakların sıcak veya soğuktan korunması, ayaklarda kan dolaşımını rahatlatmak için günde 2-3 kez, 5 dakika boyunca ayak parmaklarının ve ayak bileklerinin hareket ettirilmesi ve egzersiz ve fiziksel aktiviteler yapılmasın, ilmesi de diyabetli ayakların korunmasının mümkün olacağını sözlerine ekledi.