Sürekli üzgün, yorgun, halsiz, en
küçük sebepte ağlayan, her şeyi mükemmel yapmaya çalıştıkça bunun imkansızlığıyla yüzleşip sinirleri bozulan, hayatının asla eskisi gibi olmayacağını düşünen, aynadaki görüntüsünü beğenmeyen yeni
doğum yapmış bir kadın, her türlü ihtiyacını sadece ağlayarak dile getirebilen minik bir bebeğin karşısında iyice yenik düşüyor.
Doğumdan sonra depresyon yaşayan anne, ya bebeğe aşırı ilgi gösterip onu sevgisiyle boğuyor ya da bakımıyla çok fazla ilgilenmeyip bebeğinden uzaklaşıyor. Her iki durum da dünyadaki ilk aylarında depresyon yaşamış bir anneye sahip olan insanlar için hayat boyu olumsuz izler bırakıyor.
Davranış Bilimleri Enstitüsü'nden uzman klinik
psikolog Merve Soysal Başa, bebeğin doğduktan sonraki ilk 6-8 ay, hatta 2 yaşına kadar anne ile kurduğu bağın, hayatı boyunca kuracağı ilişkilerin şeklini belirlediğini söylüyor.
Merve Soysal Başa'ya göre, bu dönemde bebeğin bir tane esas bakıcısı olması gerekiyor. Ağladığında yanına giden, karnını doyuran, altını değiştiren, kucağına alan, seven, gülümseyince karşılık veren kim ise bebek ona bağlanıyor.
Anne, çocukla böyle bir bağ kuruyorsa, çocuk onun kokusuna, tenine alışıyor ve anne ile arasında özel bir bağlanma süreci gelişiyor. Doğumdan sonra uzun süre depresyon yaşayan bir anne ya çocuk ağladığında yanına gitmiyor, ilgilenmiyor, onu çok fazla önemsemiyor ya da tam tersi hiç kucağından indirmiyor. Ağlamasına bile fırsat vermeden besliyor, çocuğun ihtiyacını belirtmesine fırsat bırakmıyor. Bu sefer de anne ile çocuk arasında fazla bağımlı bir bağ gelişiyor. Bu kişi yetişkinliğinde insanların kendisiyle fazla ilgilenmesini bekleyen, başka bir şeye odaklanılmasına tahammül edemeyen bir kişilik geliştiriyor.
Anne olan her 10 kadından biri doğum sonrası depresyon yaşıyor.
Kadının kendi kişiliği, genetik yatkınlığı ve çevre koşulları depresyonu tetikliyor. Ayrıca sanıldığı gibi depresyon sadece ilk çocuktan sonra yaşanan bir durum değil. İlk bebeğini normal bir ruh haliyle büyüten kadınlar da, evlilik ilişkisinde yaşadığı sorunlar veya çevre koşullarının değişmesi gibi sebeplerle 2-3. doğumdan sonra depresyona yakalanabiliyor. Merve Soysal Başa, depresyonun, doğumu takip eden ilk bir haftada yaşanan 'bebek bunalımı' ile de karıştırılmaması gerektiğini söylüyor. Bu dönemde anne yine alıngan, çok çabuk ağlıyor ve üzülüyor ama bu, depresyona varmadan kendiliğinden çözümleniyor. Doğum sonrası depresyon 4-6. haftada başlıyor ve ne zaman sona ereceği belli olmuyor.
Merve Soysal Başa, annelere yaşadıkları sorunları yakınları ile paylaşmalarını öneriyor. Ayrıca, bebekle geçirilen vakitlerin dışında kendine özel zaman ayırmak, bu sürede dinlenmek, uyumak,
kitap okumak, hoşlandığı aktiviteleri yapmak, mutluluk verici hormonları harekete geçiren yoğun fiziksel egzersizler yapmak da, depresyonun kötüye gidişini engelliyor.
Yeni anneleri tek başına bırakmayın
Doğum sonrası depresyonla başa çıkmanın en etkili yolu
aile desteği. Anneyi loğusa döneminde yalnız bırakmayan, bebeğin bakımına
yardım ederken bir taraftan da anneyi gözetleyen eski âdetlerin doğruluğu burada ortaya çıkıyor.
Depresyon eğilimi olan anne ailesinden sevdiği, güvendiği birinin yardımı olursa bu dönemi daha kolay atlatıyor.