Dünya
Sağlık Örgütü'nün açıklamasına göre
Ağustos ayından beri etkisini sürdüren ve hala
kontrol altına alınamamış olan
koleraya yakalananların sayısı yaklaşık 24 000'i,
hastalıktan ölenlerin sayısı ise yaklaşık 1200'ü buldu.
UNICEF bölgeye her gün 700 000 litre
temiz su dağıtımı yapmakta. Hastalığın komşu ülkelere de sıçraması bekleniyor. Enfeksiyon ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr.Aylin İzat Liceoğlu,
Afrika ülkelerine
seyahat edecek kişileri
tedavi edilmediği takdirde ölümle sonuçlanabilen kolera hakkında uyarıyor ve bu konudaki en önemli 6 soruyu yanıtlıyor.
1. Kolera nedir?
Kolera; Vibrio cholerea ve Vibrio El Tor adı verilen bakterilerin neden olduğu bulaşıcı bir ince bağırsak hastalığıdır. Genelde lağım sularının içme suyuna karışması sonucunda ortaya çıkar. Yüzyıllardır Hindistan'da yaygın görülen bir hastalık olarak bilinen kolera 1817 yılında çevre ülkelere sıçradı ve zaman içerisinde ülkemizde dahil olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde salgın halinde görülmeye başlandı. Kolera bakterileri
sebze ve meyvelerin üzerinde 5 ila 7 gün arasında, suda 15 ila 20 gün, ölüde ise 3 ila 5 ay kadar canlı kalabilir.
2. Kolera nasıl bulaşır?
Hastalık en çok dışkı ve kusmuk yolu ile bulaşır. Koleranın bulaşmasından tamamıyla insanlar sorumludur.
Salgın halinde kolera görülmesine genellikle kanalizasyon sularının içme suyuna karışması neden olur. Kolera bakterisi suda 15 ila 20 gün arasında canlı kalabilmesi nedeniyle hastalığa yakalananların sayısı hızla çoğalır.
Mikrop bulaşmış sularla sulanan
besinlerin pişirilmeden yenmesi en önemli bulaşma nedenlerinden biridir. Bunun dışında hastalığa yakalanmış olan kişilerin de çevrelerine kolera bulaştırmaları çok yüksek bir olasılık. Hastalığa yakalanan kişi ile aynı tabağı veya bardağı kullanmak koleranın bulaşmasına neden olabilir. Ayrıca hastanın kullandığı giysiler, havlu ve kağıt para gibi eşyalarla temas etmek de hastalığın bulaşmasını sağlayabilir. Koleranın büyük çaplı salgınlara neden olmasına karasineklerin mikrobu aktarması da yardımcı olur.
3. Kolera belirtileri nelerdir?
İki tip kolera vardır. Biri
Asya kolerası diğeri El Tor kolerasıdır. Hastalığın seyri açısından ikisi birbirine benzer. Ancak El Tor kolerası daha hafif belirtiler ve şikayetlerle görülür. Hastalığın kuluçka süresi bazı vakalarda birkaç saat olabildiği gibi bazen de bir hafta kadar olabilir. Belirtiler şöyledir:
" Koleranın başlıca belirtileri şiddetli ishal ve
kusmadır. Karın ağrısı olmadan ortaya çıkan ishale bağırsaklara yerleşen kolera bakterileri neden olur. Kusma fışkırır tarzdadır.
" Ağır vakalarda tuvalete çıkma sayısı 15 ila 30 arasında görülür. Kusma ve ishalle birlikte kişi günde 3 - 20 litre sıvı kaybeder.
" Buna bağlı olarak dilde kuruluk ve dudaklarda morarma meydana gelir.
" Gözler çökmüş görünür, cilt
soğuk, yapışkan ve buruşuktur.
" Vücut ısı 32 - 35 dereceye kadar düşebilir.
" Kalp ritmi hızlanır.
" Hastaların yüzde 10'unda
böbrek yetmezliği ortaya çıkar.
" Az
idrar çıkarma (Oligüri) veya hiç idrar çıkaramama (Anuri) meydana gelebilir. Anuri 24 saatten fazla sürdüğü takdirde hasta kaybedilir.
Bazı kişiler sadece taşıyıcı olabilir. Taşıyıcılık süreci 1 haftadan fazla sürmez. Ancak hastalığın bulaşmasında taşıyıcılar büyük rol oynar.
4. Kolera tedavisi nasıl yapılır?
Kolera tedavisi mutlaka hastanede yapılmalı. Hastaya kaybettiği sıvı ve elektrolitin tekrar kazandırılması sağlanır. Hastanın kaybettiği sıvı ölçülür ve gerekli tuzlar ilave edilerek hastaya gereken miktarda sıvı verilir. Hafif durumlarda sıvı ağızdan, şiddetli kusmanın görüldüğü ağır vakalarda sıvı
damar yolu ile verilir. Ayrıca hastaya antibiyotik tedavisi uygulanır. Bu sayede hasta hem bağırsaklarındaki mikroplardan daha çabuk kurtulabilir hem de kaybettiği sıvıyı tekrar alabilir.
Ayrıca koleraya yakalanan kişiler tecrit edilir, giysileri ve kullandıkları eşyalar dezenfekte edilir. Hastanın geldiği bölge taşıyıcıları tespit etmek ve koleranın yayılmasını önlemek için karantinaya alınır.
5. Koleraya karşı alınacak önlemler neler olmalı?
Hastalığın görüldüğü bölgelerde sokakta
yiyecek ve içecek satışı yasaklanmalı. Ayrıca çevrede bulunan lokantalarda soğuk yiyecek ve içecek servisine izin verilmemeli. Hastalığa yakalanan kişilerin
ailesinde taşıyıcı olma ihtimali yüzde 50 ila 60 arasında olduğundan, tüm aile fertlerine 5 gün ilaç tedavisi uygulanmalı.
Besin maddelerinin tümü dikkatle seçilmeli. Kullanılan sular kesinlikle klorlanmış olmalı. Ayrıca sular mutlaka kaynatılmalı. Karasinekler varsa hemen önlem alınmalı.
6. Kolera aşısı var mıdır?
Evet, kolera aşısı vardır ancak bugüne kadar geliştirilmiş hiçbir kolera aşısının kesin güvenirliği yoktur. Aşı genellikle bu tarz mikroplara daha duyarlı olduklarından
midesi alınmış olan veya mide - bağırsak hastalıkları bulunan hastalara yapılır. Hastalığa yakalanma riski sürdüğü takdirde aşı 6 ay içinde tekrarlanır. Ancak geliştirilmiş olan hiçbir aşı koleraya karşı tam koruma sağlamaz.