Kişilerin güneşe verdiği reaksiyon
deri tiplerine göre değişir. Ailesel yatkınlık, saç ve ten rengimiz, güneşten korunma konusunda kişisel çabamız güneşten korunmamızda etkili ana faktörlerdir.
Güneş ışınlarından en çok etkilenenler açık tenli bireylerdir. Bu sebeple leke oluşumları en çok açık tenli bireylerde meydana gelir. Açık tenli kişiler, yaşlılar ve 3 yaş altı çocuklar güneşin olumsuz etkilerine daha açık oldukları için özellikle korunmalıdırlar. Güneş ışığından korunmanın en kısa yolu gündüz hiç dışarı çıkmamaktır. Fakat bunun pratik bir geçerliliği yoktur. Daha uygun korunma şeklinde ise günün belli saatlerinde güneşte bulunmamaktır. Bina dışında gölgede bulunmak ise yeterli korunma sağlamaz. Güneşin oluşturduğu etkilerin bir kısmı
tedavi edilebilir. Ancak sonuçlar hiçbir zaman gelişmelerinin önlenmesi kadar tatmin edici değildir. Alınacak basit önlemler güneşin oluşturduğu
hasarı büyük ölçüde azaltır.
Gün içinde belli saatlerde güneşten kaçının
Güneşten korunmak için sabah saatlerinde özellikle 11:00'e kadar güneşten faydalanabilirsiniz. İlk birkaç günden sonra gittikçe artan sürelerde güneşte kalabilirsiniz. Güneş ışınlarının yeryüzüne en yoğun ulaştığı saat 11.00-16.00 arası ise güneşe kesinlikle çıkılmamalıdır. Yaz aylarında
bulut olsa dahi mutlaka güneş koruyucu
tercih etmelisiniz. Çünkü UV'lerin %80'i bulutlardan geçebilir. Saat 18.00'dan sonra cildinizi kızarıklık açısından sık sık
kontrol edin.
Uygun kıyafetler ile güneşten korunun
Güneş hasarına alınabilecek en iyi önlem
giysi ve şapkalar ile korunmaktır. Geniş siperli şapkalar kullanılması, güneşten en fazla etkilenen bölgeler olan yüz kulaklar ve boynun arkasında oluşabilecek güneş hasarını büyük ölçüde azaltır. İnce, pamuklu kumaşlar, ıslak tişörtler güneş ışığını geçireceği akıldan çıkarılmamalıdır.
Güneşe çıkarken güneş koruyucu
krem ve losyonlar kullanın
Güneş koruyucu losyonlar güneşin hasar oluşturan enerjisini %70-95'ini filtre eder. Krem, jel, losyon ve
alkol solüsyon formlarında olan güneş koruyucular deri
tipine uygun ve doğru kullanılmalıdır. Güneş koruyucular güneşe çıkmadan yarım saat önce sürülmelidir. Güneşte bulunma süresi 3 saati aşıyorsa
uygulama tekrar edilmelidir. Denize ya da duşa girdikten sonra, terledikten sonra mutlaka yeniden sürülmelidir. Koruyucu kremleri yalnız güneşlenirken değil, günlük
yaşamda da özellikle yüz gibi sürekli olarak güneşe maruz kalan
vücut bölgeleri için düzenli kullanın. Yolda yürürken,
araba kullanırken,
spor yaparken de güneşten korunmak gerekir. Güneşten korunmayı günlük alışkanlık haline getirmeli ve özellikle çocuklarımıza da öğretmeliyiz.
Sağlıklı beslenme gibi tüm yaşam boyunca uygulanılacak bir
kural olarak hayatımıza yerleştirmeliyiz. Biliyoruz ki çocukluk çağında güneşten korunma, gelecekteki
deri kanseri riskini azaltmak açısından büyük önem taşır.
Güneşin zararlı etkilerine karşı direncinizi artırın
Deri
doğal olarak güneşin zararlı etkilerine karşı antioksidanlar üretir. C ve E vitamini, selenyum ve çinko gibi antioksidanlar hem deride oluşan hasarın düzeltilmesinde hem de ultraviyoleye karşı korumada etkili olduğu görülmüştür. Bunun dışında özellikle yeşil ve
siyah çay gibi bazı bitkilerin güneşten koruyucu etkisi olduğu ve deri kanseri
gelişim riskini azalttığı tespit edilmiştir.
GÜNEŞ LEKELERİNİN TEDAVİSİ
Güneş lekelerinin tedavisinde piyasada çok sayıda
ürün bulunmasının yanında güzellik merkezleri ve hekimler tarafından uygulanan birçok yöntem bulunmaktadır. Medikal tedavilerde özellikle ev kullanım ürünleri bölgesel olarak uygulanan azeleik asit, kojik asit, retinoik asit ve hidrokinon grubu ilaçlar içerir. Bunlar etkilerini melanin üretimini azaltarak gösterir. Ev kullanım ürünleri dışında merkezlerde uygulanan peeling sistemi güneş lekelerinin tedavisinde etkilidir. Peeling derinin üst tabakasını soymaktır. Özellikle açık tenli bireylerde, deri tipi I-III olan kişilerde yüzeyel, orta derinlikte ve derin kimyasal peelingler kullanılabilir. Derin peelingler genelde yan etkileri nedeni ile tercih edilmemektedir. Peeling amacı ile alfa hidroksi asitler, fenol, TCA, resorsinol, beta hidroksi asitler, kojik asit, salisilik asit ve diğer kimyasal soyucular ya tek başlarına ya da
kombine olarak kullanılırlar. Leke yüzeysel tabakalarda ise daha kolay tedavi edilebilir. Çillerin tedavisi biraz daha zordur çünkü bu kişiler çil ve leke oluşumuna yatkınlık gösterir. Tedavi sonrası koruyucu kullanılmazsa yeni lekeler oluşabilir. Tedavi tek seansta sonuçlanmaz. Tedavinin süresi ve başarısı lekenin derinliğine, yerleşimine ve cilt tipine göre değişir. En önemli yan etkileri özellikle koyu tenli bireylerde uygulama sonrası leke kalmasıdır. Kimyasal peeling dışında ‘‘fiziksel peeling'' olarak adlandırılan dermabrazyon ve mikrodermabrazyon, kriyoterapi gibi mekanik uygulamalar da güneş lekelerinin tedavisinde kullanılır.
Peeling uygulanan kişilerde peeling sonrası hafif soyulma, kızarma veya kabuklanma görülebilir. Ayrıca peeling yapılan her deri hassaslaşır. Bu nedenle peeling sonrası bazı ilaçlar ve kozmetiklerden kaçınmak gerekir. Peeling öncesinde ve sonrasında güneş banyosu ve solaryum kesinlikle yasaktır. Özellikle leke tedavilerinden sonra kişiler yeni lekelerin oluşmaması için yaşam boyunca, güneşten koruyucu ürünler kullanmalıdırlar. Ayrıca son günlerde leke tedavilerinde
lazer uygulamaları giderek daha sık kullanılmaya başlanmıştır. Kişiler için uygun tedavi seçeneği kişinin derisinin genel yapısı ve ihtiyacına göre belirlenir. Ancak unutulmaması gereken güneş lekelerinin tedavisinden çok bu lekelerin oluşumunu engellemektir.
DR. SERPİL ÖZYILMAZ
SEMA HASTANESİ DERMATOLOJİ UZMANI