Yatan
hastaların ihtiyacı olan medikal malzemeler, yasal
düzenlemeye rağmen hâlâ
hastaneler tarafından karşılanmıyor. Hasta yakınları kan,
serum,
iğne, hatta kâğıt peçete için bile koşturmaya devam ediyor
Bir hastanenin önü. Hasta yakını telaş içinde. Ameliyat olacak hastası için gereken malzemeleri bulmaya çalışıyor. Oysa çok değil, daha 1 Ocak 2008’de Sosyal
Güvenlik Kurumu
Sağlık Uygulama Tebliği yürürlüğe girdi. Buna göre yatarak
tedavi gören hastaların gereksinim duydukları medikal malzemeler hastaneler tarafından karşılanacaktı. Yasal düzenleme günlerce tartışıldı. Artık hasta ve yakınlarının eline malzeme ya da ilaç listesi verilmeyecekti. Yatan hastanın tedavi ve
ameliyat malzemelerini yakınları değil, hastane karşılamak zorundaydı.
Oysa beklenen olmadı. Özellikle üniversite hastanelerinde
ödenek yetersizliğinden ne istenen ilaç ne de diğer malzemeler zamanında bulunabiliyor.
İstanbul Üniversitesi
Çapa Tıp Fakültesi önünde teyzesi Fatma
Şahin Atay için ‘her an bir malzeme istenebilir’ diye
nöbet tutan Hüseyin Atay, “Teyzem, bundan önce Haseki Hastanesi’nde tedavi oluyordu. Orada ne lazım olsa bizden istediler. Buraya geldi,
beyin damarlarına bir parça takılacakmış. Burada da malzemeyi biz alıyoruz” dedi.
‘Çocuğumun sağlığı için’
Kızı
kanser tedavisi gören bir anne hastanenin eczanesinde aradığı ilacı bulamayıp eli boş dönmüş. Mecbur gidip dışarıdan almış ve anlatıyor: “Aspirasyon malzemesi lazım oldu. Ciğerlerinde mantar oluşmuş kızımın, göğsünü açacaklardı. Hastanedeki tüm aspirasyonlar kullanılmış, yokmuş ellerinde. Ben
itiraz edince hemşire bana gösterdi, ‘Bak hepsi kullanılmış, sana bu kullanılmış malzemelerden mi vereyim! Yok’ dedi. Ben de gittim aldım.” Bir
baba ismini vermek istemiyor ve “Daha dün bant, serum gibi malzemeler aldım ama olacak o kadar, oğlumun sağlığı önemli, para harcarım” diyor. Nuran Hanım, bir yıldır
ilik kanseri tedavisi görüyor.
Ağrıları artınca Çapa’daki ağrı merkezine gelmiş: “Biyopsi malzemesini bize aldırdılar, bunlara 60 - 70 YTL verdik. Ne yapayım, burada yokmuş, tedavim için gerekiyorsa cebimden de veririm.”
Simsar köşebaşını tutmuş
Veysi Şimşek 10 gündür hastane bahçesinde. Eşi bağırsak ameliyatı olmuş. “Bir kişi refakatçi kalıyor, ben sırf gereken malzemeleri almak için burdayım” deyip devam ediyor; “İğne istediler, bağırsağa takmak için tel istediler... Ne lazımsa alıyorum. Geçen simsardan aldığım malzeme Çin malıymış, ben ne bileyim! Doktor beğenmedi. İdrar torbası istediler, şimdi de gidip onu aldım. Devlet günde bir tane veriyor, halbuki günde en az dört tane gidiyor.” Cerrahpaşa
Bebek Yoğun Bakım Ünitesi’nde doğan down sendromlu bir bebeğin halası, “Bebeğimiz kuvözde. Kuvözü nemlendirmek için gereken bir malzeme,
krem ve bez istediler. Evden getirdiğimiz havlu peçeteleri bile aldılar ve ‘Bebek için kullanacağız’ dediler. Biz yine iyiyiz, bebeği 27 gündür yoğun
bakımda olan bir anne her gün 50 liralık malzeme alıyor” diye yakındı. Fatma Hanım’ın bebeği ise henüz üç aylık. Geçen hafta
beyin kanaması geçirmiş, Çerkezköy’den Cerrahpaşa’ya gelmişler: “Şimdiye kadar bin liralık malzeme almışızdır... Ben bekliyorum, eşim de gidip istenilenleri alıyor.”
İğneleri de biz aldık
Necip bebeğin babaannesi Türkan Hanım da dertli. Türkan Hanım “Bebeğimizin böbreğinde
kist varmış, iki kere ameliyat oldu, ameliyat malzemesini, damar yolu açıcı iğneleri bize aldırdılar” diyor.
Haydarpaşa Numune Hastanesi’nin endoskopi laboratuvarı önünde bekleyen hastaların hepsinin elinde birer
poşet, içleri de malzeme dolu. Kimi
idrar örneğinin konulacağı plastik kutuları, kimi peçete almış bekliyor. Midesinden rahatsız olan bir
genç bir yandan da gerekli malzemelerin telaşında: “Laboratuvardakiler, malzeme listesini verdi gönderdi, eczaneden aldım, midemden sıvı örneği alıcaklar.”
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde
kanser tedavisi gören Şevki Bulut’un yakınları kan bulmak için koşturuyor. Yeğeni Erdoğan Bey “Ne lazımsa biz temin ediyoruz, iki defa kendi imkânlarımla kan buldum” diyor
RADİKAL