İsmini tıpkı
KKKA Hastalığı gibi ilk görüldüğü bölgeden alan ve
Kore yarımadasındaki Hantan Irmağı çevresinde ilk kez görülen Hanta
Virüsü, 'böbrek sendromlu kanamalı ateş' olarak da biliniyor.
Konuyla ilgili bilgiler veren
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ)
Tıp Fakültesi Enfeksiyon
Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal,
Hanta Virüsü'nün KKKA Hastalığı virüsü ile çok akraba bir virüs olduğunu söyledi. Son 1 yıl içinde giderek Hanta Virüsü vakalarının arttığına dikkat çeken Köksal "Bizim bölgemizde özellikle
Giresun bölgesinden ve kırsalından vakaların geldiğini görmekteyiz. KKKA Virüsü
kene ısırması ile insanlara bulaşırken, Hanta Virüsü
enfeksiyonları kemirgenlerden bulaşmakta, kemirgen olarak baktığımızda da bütün dünyada ve bizim bölgemizde farelerin ön planda olduğunu görüyoruz" dedi.
Virüsün farelerden insana bulaşmasının ısırma yoluyla veya farelerin dışkıları veya idrarlarının bulaşmış olduğu katı yüzeyler veya sular vasıtası ile olduğunu kaydeden Köksal "Hanta Virüsü, odun parçaları, havasız kalmış barınaklar kullanılmayan atıl kümesler veya ortamlarda havada asılı kalarak da orada bulunan insanlara bulaşabilir. Bir yağmurdan sonra farelerin dışkılarının yağmur sularına karışmasıyla da virüs karşımıza çıkabilir. Veyahut bazı hastalarımızın odun işi ile uğraştığını görüyoruz.
Oduncularda daha çok bu hastalık görülüyor.
Fare çıkartılarına bulaşmış odunları veya
keresteleri, kömürlük veya odunluk olan bölgelerde farelerin dışkılarının bulaştığı odunlara dokunan insanlar hastalığa davetiye çıkarmaktadır" diye konuştu.
KKKA HASTALIĞI AKCİĞERLERİ, HANTA VİRÜSÜ BÖBREKLERİ TEHDİT EDİYOR
Eski ve yeni dünya virüslerinin bulunduğunu,
Türkiye,
Balkanlar,
Avrupa ve Asya'da eski, ABD'nin ise yeni dünya virüslerine sahip olduğunu ifade eden Köksal "ABD'deki hanta virüsü salgınları daha çok akciğerleri etkilemektedir. Bizim bölgemizdeki hanta virüsü ise böbrekleri etkileyen virüs tipidir. Bu hastalık insandan insana bulaşan bir hastalık değil ancak biz dışkıları ile temas durumunda bulaşacakmış gibi hastayı izole ediyoruz. Çıkartılarını ayrı yerlere koyuyoruz. Bulaşma riski düşük olmakla birlikte yok diyemeyeceğimiz boyuttadır" şeklinde konuştu.
"Bölgede ormanlık ve yağışlı bir alana sahibiz" diyen Prof. Dr. İftihar Köksal "Bu nedenle bu virüsün risk bölgesinde bulunuyoruz. Hanta virüsü tüm dünyada ormanlık ve yağışlı alanlarda daha çok görülür. Tavşanlar ve diğer kemirgenlerle de hastalık bulaşabilir. Korunmak çok önemlidir. Özellikle kemirgenlenlerle mücadele çok önemli. Özellikle farelerin yağmur mevsimlerinden sonra sayıları çok artar. Hızlı ürerler. Fareler kendileri için
yiyecek bulamadıkları zaman insanların
yaşam alanlarına saldırırlar. Bizim bölgemizde barınak fazladır. Kullanılmayan, odunluk ve kömürlük kabul edilen alanlar riskli alanlardır, merdiven altları, ormanlık alanlar risklidir. Dışkıları ile temas edildiğinde insanlara bu virüs bulaşabilir. Odunluk ve kömürlük gibi alanların havalandırılan yerler olması lazımdır. Hava teması çok önemlidir. Odun veya kömüre dokunulduğunda mutlaka güzel bir şekilde ellerin yıkanması lazım. Odunluk ve kömürlükler havasız bir ortamda ise önce havalandırılıp sonra buralara girilmesi lazımdır. Eğer kapalı ortamda odun kesmek gerekiyorsa mutlaka yüze
maske takılmalıdır. O havanın teneffüs edilmemesi lazımdır. Basit önlemlerle bu virüse karşı korunabiliriz. Yine temas sonrası şiddetli
baş ağrısı, kırgınlık gibi durumlarda hanta virüsü enfeksiyonu yaşanmış olabileceği düşünülerek sağlık kuruluşlarına
erkenden başvurulması gerekir" ifadelerini kullandı.
ZONGULDAK VE DOĞU KARADENİZ İÇİN HANTA VİRÜSÜ UYARISI
Prof. Dr. İftihar Köksal, virüsün bulaştıktan hemen sonra tepki vermediğini ve bir kuluçka süresi olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
"Bu bir hafta veya 5 haftaya kadar uzayabiliyor. Yaygın bir kırgınlık, ateş, şiddetli baş ağrısı, ishal, bulantı ve
kusma gibi belirtiler olabilir. Bunları önemsemek lazım. Fare ile teması bulunan, kereste veya odun kesen, fare çıkartısı olan bu ortamlarda bulunan, insanların mutlaka bir sağlık kuruluşuna bu belirtiler görülmesi halinde başvurması lazım.
Sağlık kuruluşlarımız da bu hastalığa henüz alışık değil. Tek tük vakalar olarak görülüyon ama atlanması son derece kolay ve atlandığı zaman da bize gelen hastalar genellikle
böbrek yetmezliği şikayeti ile bize geliyor. Aynı KKKA'nda olduğu gibi kan tabloları etkileniyor. Hastaların kan pıhtılaşma ürünleri trombositleri bozuluyor. Kanama eğilimi oluyor ve böbrek yetmezliği meydana geliyor. Hastalık bize erken evrede geldiğinde tanı koymak bizim açımızdan daha kolay ve hastanın yararına.
Böbrek yetmezliği gelişen hastalarda hemo
diyaliz gerekiyor. Diyaliz programına alınıyor onun da ayrı riskleri bulunuyor. KKKA hastalığında olduğu gibi Hanta Virüsü'nün spesifik ilacı ve tedavisi bulunmamaktadır. Destek tedavisi ile hastalarımızı yaşatmaya çalışıyoruz."
"Hanta Virüsü vakaları giderek artacak bu görünen bir gerçek" uyarısında bulunan Köksal "Global
ısınma ve iklim değişiklikleri oldukça fare popülasyonun da yaşam dengesizliği ortaya çıkmakta ve bunlar insanların yaşam alanlarına daha saldırır duruma gelmektedir.
Zonguldak'ta geçmişte bu yaşandı. Zonguldak'ın altı kömür üretimi nedeniyle boştur. Bu ortam fareler için uygun bir ortamdır. Bizim bölgemize gelindiğinde ormanlık alanların fazla olması yine insanların yaşam biçimi olarak kırsal kesimde yaşamın fazla olması, insanlarımızın kendi odununu kendi yapmak istemesi gibi durumlar hep bu hastalığın görülmesine neden olmaktadır" dedi.
İHA