Ayakları sıcak tutma, sıkı giyinme, beslenmeye dikkat etme gibi birkaç önlem ile karın ağrıları ile baş etmenin mümkün olabileceğini belirten uzmanlar, tüm bunlara rağmen kesilmeyen karın ağrılarının nedeninin
soğuk değil taş hastalığı olabileceğini hatırlattı.
Taş hastalığı ve tekrar oluşum riskleri hakkında bilgi veren
Memorial Ataşehir Hastanesi Üroloji Bölümü
Uzman Doktoru Egemen
Avcı, bel, böbrek bölgesi veya kasıklarda yaşanan aralıklı ağrılar ve taşın düşürülmesi ile sonlanan bir hastalık olarak bilinen hastalığının
tedavisi sonrası tekrarlayabileceği ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi. Avcı, tedavi sonrası taş üzerine araştırmaların yapılmasının ileride tekrar bu hastalık ile karşı karşıya kalınmasını önleyebileceği uyarısında bulundu.
Irk, yaş,
cinsiyet faktörünün yanı sıra coğrafi özelliklerin de etkilediği taş oluşumunun 20-40 yaş arasında sık görülebildiğini dile getiren Avcı, "Taş oluşum mekanizması hakkında çok çeşitli teoriler olmakla beraber en çok kabul görenlerden birisi yoğun
idrarda mevcut kristallerin birleşmesi ve oluşan nüvenin büyümesi sonrası taş oluşumudur. Bir diğer teori taş oluşumunu engelleyen sitrat, magnezyum, pirofosfat gibi maddelerin idrarda yeterli düzeyde bulunmamalarıdır. Ailede taş varlığı, ırk, yaş, cinsiyet, yaşanılan yerin coğrafi özellikleri, sıvı tüketimi yetersizliği ve beslenme alışkanlığının taş oluşumuna neden olduğuna dair çalışmalar mevcuttur. Kadınlara göre taş oluşumu erkeklerde daha sık görülmektedir. En sık görülen belirtisi yan ağrısıdır. Taş düşüren hastalar çok şiddetli ağrı duyabildikleri gibi, böbrek fonksiyonlarını bozacak düzeyde taşı olup hiçbir şikayeti olmayan hastalar da olabilir. Ailede taş öyküsü olan, idrar renginde pembelik ya da kırmızılık gören ve yan ağrısı olan kişiler mutlaka doktoruna başvurmalıdır.
Böbrek taşı, idrar yolu enfeksiyonuna neden olabileceği için tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu olanlarda da taş araştırılmalıdır. Daha az sıklıkla yan ağrısına ek olarak bulantı ve
kusma yapabilir." diye konuştu.
SU LİMONATA VE PORTAKAL SUYU TÜKETİN, GREYFURT VE KIZILCIKTAN UZAK DURUN
Tedavi aşamasının taşın yerine ve büyüklüğüne göre değiştiğini, taş düşüren hastaların yaklaşık %50'si hayatlarının kalan bölümünde yeniden taşla karşılaşabileceğini hatırlatan Avcı, "Bunu engellemek için tekrarlayan taş hastalığı olanlarda taşın cinsini öğrenmek, metabolik inceleme yapmak ve bazı önerilerde bulunmak yararlı olabilir. Günde 2-3 lt sıvı tüketilmesi idrar konsantrasyonunu azaltacağı için en dikkate değer öneridir. Sıvı, yemeklerden sonraki 3 saat içinde alınırsa daha yararlı olur. Özellikle su,
limonata,
portakal suyu tüketimi önerilirken,
greyfurt suyu ve kızılcık suyunun çok tüketilmesi önerilmemektedir. Vejetaryen diyet (
sebze ve
meyve ağırlıklı)
tavsiye edilirken, hayvansal proteinlerden zengin beslenmeden kaçınmamız gerekmektedir.
Bitki köklerinin kurutulmuş halleri,
ıspanak, kakao, çay ve fındık içerdiği yüksek oksalat miktarı nedeniyle fazla tüketilmemelidir. Aynı şekilde
C vitamini içeren haplar çok yüksek miktarda kullanılmamalıdır.
Diyette
kalsiyum içeren gıdalardan
peynir, yoğurt,
dondurma,
brokoli rahatlıkla tüketilebilir. Yediğimiz besinlerdeki tuz miktarını azaltmamız gerekmektedir." tavsiyelerinde bulundu.