Şişmanlıkla birlikte yüzlerce diyet formülü yazılıyor, uygulanıyor. Doç. Dr.
Hayati Yılmaz, Peygamber Efendimiz'in (sas) beslenmeyle ilgili uygulamalarına ve sözlerine dikkat çekiyor: "
Obeziteyle,
sünnete uyularak baş edilebilir."
Günümüz insanının sorunları arasında kilo problemi önemli yer tutuyor.
Çocuk,
genç,
yaşlı; her yaştan birçok insanın obeziteye varan kilolarıyla mücadelesi için geliştirilen diyetlerin çoğundan istenen verim alınamıyor.
Sakarya Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
Hadis Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hayati Yılmaz, Peygamber Efendimiz'in (sas) sünnetine göre beslenen insanın obez olamayacağını söylüyor. Yılmaz, obeziteyle
Allah Resulü'nün 'diyet'ine dönülerek baş edilebileceğini belirtiyor. İlahiyatçı Yılmaz, "Az yerken diyet yapma düşüncesiyle değil, Sevgili Efendimiz'in sünnetine uyma düşüncesiyle hareket edilmelidir. Aksi halde diğer diyetler gibi başarısız olmak kuvvetle muhtemeldir." diyor.
Peygamber Efendimiz'in (sas) bütün hayatının
Müslüman için en ideal
yaşam tarzı olduğunu belirten
ilahiyatçı Yılmaz, "O (sas), her yönüyle bizim üsve-i hasenemizdir (en güzel
model). Bu çerçevede günlük hayatın ayrılmaz bir parçası olan yeme-içme konularında da Sevgili Efendimiz'in
tavsiyeleri ve hatta emirleri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz." diye konuşuyor. Yüce Allah'ın, yarattığı insan için neyin en iyi olduğunu çeşitli yollarla ilettiğini hatırlatan Yılmaz, "Bunu sadece din ile sınırlamak doğru değildir. İnsanın beden ve ruh sağlığı konusunda da bildirilenler vardır. 'Yiyin, için, ama israf etmeyin.' ayeti, beslenme konusundaki İlahî buyrukların en önemlisidir." şeklinde konuşuyor. Hayati Yılmaz, obezitenin, yeme-içme konusundaki israftan kaynaklandığını söyleyerek, "Peygamber Efendimiz'in (sas) bu husustaki temel sünneti ise 'az yemek'tir. Hatta Efendimiz'e göre, insanı ayakta tutacak birkaç lokma yeterlidir." diyor. Sünnete uygun yemenin ve içmenin 'yaşam tarzı' olduğunu belirten Yılmaz, sünnete uygun yaşandığı takdirde, Hz. Peygamber'e benzeme davranışı sergilendiği için çok önemli bir dinî boyut yakalanmış olacağını sözlerine ekliyor.
Peygamber Efendimiz'in (sas) sünnetlerine hikmetleri aranmadan uyulması gerektiğini ifade eden Yılmaz, sahih kaynaklarda yer alan hadisleri kabul edip gereğini yapmanın, faydası yine kendimize olacak sağlıklı bir hayatın vesilesi olduğuna değiniyor.
Oruç tutulduğunda bir farzı yerine getirmiş olmanın yanında sağlık faydalarının da elde edildiğine dikkat çeken Yılmaz şöyle konuşuyor: "Genel anlamda yeme-içme sünnetine uyulduğunda benzer yan etkiler bizim sağlıklı ve dengeli beslenmemize de çok değerli katkılar sağlayacaktır. 'Göbekli Müslüman' tipinin, Efendimiz'in, ümmeti için endişe ettiği durumlardan biri olduğunu bilen Müslüman, elbette ki, değil obez, göbekli bile olmamak için beslenmesine dikkat edecektir."
Gıdalar
temiz olmalıdır, yemede israftan kaçınmalıdır, yiyecekler çeşitli (mütenevvi) olmalıdır, bazı kurallara riayet edilmelidir. Kur'ân-ı Kerîm, pek çok âyetinde, yeryüzündeki "rızık olarak verilenlerin temizlerinden", "temiz ve helâl olanlarından" yenilmesini emretmektedir. Temizlik şartı ile kimyevî yapısı yönünden "beden ve akla" zararlı olmaması kastedilir. Helâllik şartı ile de dinen
haram edilmemiş rızıklardan olması ifade edilir.
Beslenmenin ana prensiplerinden birisi de gıdanın israf edilmemesidir. Kur'ân-ı Kerîm, "(...) yiyin için israf etmeyin, çünkü Allah israf edenleri sevmez" âyetiyle bu esâsı vazeder.
Ne yapmalı?
Yemeğe başlamadan önce ve yedikten sonra ellerin yıkanması,
besmele ile başlayıp dua ile bitirilmesi, sağ elle önünden ve tabağın kıyısından alınması, yüzü
koyun yatarken yenilmemesi, suyun üç solukta içilmesi, sofraya konulan yemek hoşa gitmediği takdirde tenkîd edilmemesi, ekmeğin
küçük parçalara bölünmesi, kırıntı vs. şeklinde düşen parçaların atılarak israf edilmemesi,
sarımsak soğan gibi kokularıyla başkasını rahatsız edici gıdaların çiğ yenilmemesi gibi hususlar da tavsiye edilmiştir.
Aile fertleri ayrı ayrı yemek yememeli
Yemeğin mühim âdâblarından biri de cemaat hâlinde topluca yemektir. Aile fertlerinin ayrı ayrı yemesi hoş karşılanmamaktadır. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), "Allah nazarında yemeklerin en hoşu, üzerine uzanan ellerin çok olduğu yemektir." "Hep beraber yiyin, dağılıp ayrılmayın, zira bereket cemaatledir" buyurur. Kendisine: "Yiyoruz fakat bir türlü doyamıyoruz (ne yapalım?) diye dert yanan bir kimseye Hz. Peygamber sorar: 'Yemeği ayrı ayrı mı yiyorsunuz, yoksa beraber mi?' Adam, "Ayrı ayrı" deyince, "Öyle ise sofraya beraber oturun, besmeleyi çekin, yemek hakkınızda
mübarek kılınır." cevâbını verir.
Cemaatle oturulunca yemeğe önce büyüklerin başladığı sofrada, Hz. Peygamber sohbeti eksik etmezdi. Bu sebeple yemek esnasında nezih ve hoş mevzuların konuşulması, güzel hikâyelerin anlatılması umûmî bir âdâp olarak benimsenmiştir ki bu husus,
aile fertleri arasındaki samimiyetin artmasına yardımcı olur.