Çünkü onlar çölyak hastası ve sadece glütensiz undan üretilmiş özel gıdaları yiyebiliyorlar.
Günün birinde, bir doktor karşınıza çıksa ve bundan sonra ekmek,
simit,
makarna,
cips,
bisküvi, mantı, kısır, hatta şehriye çorbası ile tarhana bile yiyemeyeceğinizi söylese ne yaparsınız? Tan Ukal, henüz 7 yaşında. O bugüne kadar simidin tadını bilmiyor. Börek, pasta, makarna, ekmek daha da önemlisi çikolata da yemedi. 68 yaşındaki
Kuvvet Tanrıver de (68) 4 yıldır bunların hiçbirinden yiyemiyor; Aydan Akbulut (50), Oya Özden (45) ve Afife İlsever (54) gibi. Neden mi? Çünkü onlar çölyak hastası. Buğday, yulaf,
arpa ve çavdarda bulunan bitkisel bir protein olan glüten bağırsaklarını deforme ediyor. Daha doğrusu gulliten, emilim sistemlerini bozduğu için gıdalardaki besinlerden faydalanamıyorlar. Guliten, onlar için
zehir oluyor ve yavaş yavaş onları
ölüme götürüyor. Bu yüzden alıştığımız birçok lezzetten mahrumlar. Hele de bir Türk için çölyak hastası olmak; deme gitsin!
Yaşını başını almış büyükler canları çok çekse de ekmek, gofret ya da simit yemeden durabilirler; ama Tan ve onun yaşındaki çölyaklı çocuklar, arkadaşları bisküvi yerken dayanamıyor. Bu sebeple annesi Derya Ukal, gulitensiz pastaları ve bisküvileri yanında taşıyor.
Okul kantininden ve yemekhanesinden yiyemediği için ona özel yemekler pişiriliyor. Ramazanda evlerine
pide girmiyor.
Annesi ona gulitensiz undan
pizza yapsa da o normal pizzanın tadını merak ediyor. “Anne bir kez dokunabilir miyim?” diye normal pizzaya dokunuyor. Anne Derya Ukal, oğlunun ısrarları yüreğini burksa da biliyor ki bir lokması bile onun için zehir hükmünde. Bu sebeple asla taviz vermiyor. Her istediğine annesinden olumsuz
cevap alınca Tan çocuk aklıyla çareyi, “Baba annemi değiştirelim mi?” diye sormakta buluyor!
Uzun süren ishal çölyakın belirtisi olabilir
Çölyak hastaları, diyetlerine uyduğu sürece gayet sağlıklılar. Ancak guliten içeren besinlerden aldıktan sonra
kusma, ishal, iştahsızlık, sinirlilik, aşırı zayıflık, karın şişliği, çocuklarda büyümede gerilik, kol ve bacak inceliği görülüyor. Çölyak yeni fark edilmiş bir hastalık.
Türkiye’de ise neredeyse son 15 yıldır teşhisler konulabiliyor. Çölyakla Yaşam Derneği Başkanı Oya Özden (45)’e 32 yaşında ölmek üzereyken çölyak teşhisi konulmuş.
İshal ve kusma sebebiyle 39 kiloya kadar düşmüş. Artık
kalp atışları zayıfladığı yani tıbben ölüm noktasına geldiği bir dönemde teşhis konulduktan sonra glüten diyetiyle kısa bir sürede sağlığına kavuşmuş. 13 yıldır glüten diyeti yapıyor. Ama kendini bildi bileli sürekli ishal olan, sık sık kusan, aşırı zayıf ve yemeğe karşı isteksiz birisi imiş. Şimdi gayet sağlıklı ve hiçbir sıkıntısı yok. Ama glüten diyetine başladıktan sonra en çok simiti özlediğini söylüyor. Simidin kokusuna bile dayanamıyormuş.
Kuvvet Tanrıver (68) Aydan Akbulut (50) ve Afife İlserer (54)’in de hikâyeleri benzer. Onlar da ölümle
burun burunayken çölyak teşhisi konulmuş. Aydan Hanım 21 yıldır glüten diyeti yapıyor. O ise en çok mantının özlemini çekiyor. Afife Hanım’sa glütensiz undan canı ne çekiyorsa yapıyor.
Mantı, kek,
börek ve hatta lahmacun… Afife Hanım ise glütensiz unla yapılan hamur işlerinin normal ununki gibi olmadığını düşünüyor. “Kokusu bile başka.” diyor. Çünkü glüten hamura yumuşaklık sağlıyor. Glütensiz unlarla yapılan hamur işleri daha sert oluyor ve soğuduktan sonra yenilemiyor. Çölyak hastası erkekler için askerlik muafiyeti var...
Glütensiz ürünler bir hayli pahalı. Bu sebeple sosyal güvencesi olanlar eczanelerden reçeteyle ununu, makarnasını ve bisküvisini alabiliyor. Ama şu sıralar değişen sağlık sistemi sebebiyle sıkıntıdalar. Çünkü
bürokrasi onları canından bezdirmiş. Ürünler pahalı olduğu için herkes cebinden parasını çıkartıp alamıyor, alabilse de devletten parasını alması çok zor oluyor. Bu sebeple
dernek başkanı Oya Özden, eskisi gibi
heyet raporu olanların bu ürünleri reçeteyle alabilmesini istiyor. Özden, bu konuda kendilerine başvuran herkese
yardım ettiklerini vurguluyor. (0216 362 94 97)
ZAMAN / CUMAERTESİ