Ramazan ayı ile birlikte alışıla gelmiş beslenmenin tersine döndüğünü ifade eden
Karaman, "Yanlış beslenme programı gün içinde metabolizmanın aşırı yavaşlamasına, fazla beslenme sonucunda yağlanmaya ve
karaciğer enzimlerinde yükselmeye ya da yetersiz beslenme sonucunda kas erimesine, depresyona neden olabilmektedir. Doğru beslenme programı uygulandığında ise oruç, bedenin ve
mide barsak sisteminin dinlenmesine, zihnin açılmasına neden olur. Ancak oruç hiçbir zaman alternatif bir
zayıflama diyeti olarak tutulmamalıdır. Metabolizmanın yavaşlamaması ve
kabızlık gelişmemesi için oruçlunun gün içinde yürüyüş yapması gereklidir." dedi.
Oruç açıldıktan sonra acele yemek yenmesinin zararlı olduğunu anlatan Opr. Dr. Karaman, "Oruç açıldıktan sonraki beslenme, üç (
tercihen dört) öğüne dağıtılmalıdır. Hafif bir
iftar açılışı, iftar, gece ara öğün ve sahur şeklinde planlı olarak sıvı ve
gıda alınmalıdır.
Yemek sırasında kesinlikle acele edilmemesi, gıdaların iyice çiğnenmesi son derece önemlidir. Günde üç kere alınacak ilaçlar iftar, gece ve sahur şeklinde alınmalıdır. Ana öğün yatmazdan yaklaşık 2 saat önce yenmelidir.
Ramazan ayında yağlı
yiyecek tüketimi
reflü, hazımsızlık, kabızlık şikayetlerini artırır. Lifli gıdaların özellikle gece ve sahurda tüketilmesi gereklidir. Gece uyku bölünecek endişesiyle sahuru atlamak ya da sadece su içip yatıldığında
açlık süresi 20 saate kadar uzar. Bu durumda gün içinde enerji yetersizliği, konsantrasyon kaybına, uyuklamalara, verim düşmesine hatta kazalara neden olabilir. Tatlı olarak kan şekerini fazla yükselten ve daha sonra hipoglisemiye yol açan ağır
tatlılar yerine sütlü ya da meyveli hafif
tatlılar tercih edilmelidir." ifadesini kullandı.