Bireysel
spor koçu ve beden eğitimi uzmanı Ayşegül
Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 20. yüzyılın başlarında Joseph Hubert Pilates tarafından ortaya konan egzersiz programı
pilatesin, ilk kez, yatan hastalarda ve fizik
tedavi merkezlerinde uygulandığını söyledi.
Pilatesin, bedenin dengede tutulmasına yardımcı olan ve omurgayı destekleyen temel kasların kuvvetlenmesi üzerine çalışılan bir egzersiz programı olduğunu ifade eden Şahin, ''Pilatesin her derde deva gibi gösterilmesi doğru değil. Popülerlik, insanların spor yapmaları için önemli, ancak etik değerlerin unutulmaması gerekir'' dedi.
Fizik tedavi merkezlerinden spor salonlarına geçiş yapan ve ''tek başına yeterli'' imajı oluşturulan pilatesin, yeni bir
buluş gibi sunulduğunu belirten Şahin, şunları söyledi:
''1980'li yıllarda şu an pilateste yapılan bacak, kalça, karın, sırt hareketlerinin hepsini yapıyorduk, ama biz onu pilates olarak tanımlamıyorduk, pasif jimnastik diyorduk. Mat (spor minderinin) üzerinde, kendi manuel ağırlığımızla adale gruplarımızı çalıştırıyorduk.
Daha sonraki yıllarda özellikle sakatlıktan sonra
antrenman programına katılabilmek için bu harekleri yapıyorduk. Pilateste kullanılan birçok egzersiz ve (bant-top gibi) aletlerin hepsi fizik tedavi merkezlerinde rehabilitasyon için kullanılır. Pilates, şu anda spor merkezlerinde her derde deva olarak sunuluyor, bu iyi bir şey değil.''
''Pilates, iyi bir spor eğitimi almayan ve
vücut incelemesi yapılmayan kişilere önerilmesi halinde, istenmeyen sakatlıklara yol açabilir. Çeşitli kurslara, workshoplara giderek, ardından
ders, hatta bilgi vermek kötü sonuçlar doğurabilir'' diyen Şahin, şunları kaydetti:
''(Pilates herkes için uygun bir spordur) düşüncesi tamamen yanlış. Aynı şekilde gym ve kardiyoda söylendiği gibi herkes için mutlaka gerekli egzersiz yöntemleri değildir. Pilates ile ilgili yanlış bilgiler var. Örneğin, 'Pilatesi erkekler yapmamalı' diyenler var. Bu yanlış bir açıklama. Pilates nedir ki erkek ve kadın şekli olarak ikiye ayrılabiliyor? Popüler hale gelince mi böyle oldu? Böyle bir şey yok.
Kadın-erkek olarak değil, yaşımıza, kilomuza varsa sağlık sorunlarımıza göre hangi sporu yapmamız gerektiği belirlenmeli. Yalnızca pilates değil, her tür sporu yaparken belli bir
sıralama lazım. Bu sıralama da bir bebeğin önce emekleyip sonra ayakta durmayı öğrenmesi, ardından yürümesi gibidir.''
''PİLATES İLE VÜCUTTAKİ YAĞ ORANI DÜŞSEYDİ...''
Ayşegül Şahin, pilatesle selülitten kurtulmanın mümkün olmadığını belirterek, şu bilgileri verdi:
''Selülit, yağ hücrelerinin fazla yağı depolaması ve östrojen hormonunun da etkisiyle bu hücrelerin genişlemesi, bu yüzden de kan dolaşımının yetersiz kalmasıyla başlar. Organizmadaki birbirini tetikleyen birçok şeyin sonucu oluşan selülitin temelinde fazla yağ var.
Vücuttaki yağın gitmesi için belli nabız aralığına ihtiyaç vardır. Sadece hafta da 2 gün pilates yapan birinin, bir süre sonra nabzı artık normalin üstüne çıkmayacaktır. Vücuttaki yağımızı
yakmak için maalesef pilates ve sürülen kremlerden sonuç alamayız. Biz dışardan hiçbir şekilde bunu yakamayız. Ancak
kalp, kardiyo egzersiz, yağ yakımı programı yaparsak bunu gerçekleştirebiliriz.''
''PİLATES BOYU UZATMAZ, KAS BOYUNU UZATIR''
Ayşegül Şahin, pilates sporu ile ilgili sayısız yanlış bilgi arasında ''Pilates boyu uzatıyor'' yanılgısının da yer aldığını belirtti.
Pilateste kas boyunu uzun tutan hareketler mevcut olduğu için, kas boyunu uzun tuttuğunu yani boyu uzatmadığını anlatan Şahin, ''Bu yüzden erkeklerin özellikle yapmasını
tavsiye ediyorum. Çünkü özellikle erkekler çok hacimden hoşlandıkları için çok ağır kiloların altına giriyorlar. Bu kaslarına hacim kazandırırken, kas boylarını kısaltıyor. Böylece omuzları öne doğru geliyor, sırtlarında kambur gibi bir duruş oluşuyor. Onların aslında daha çok pilates yapması gerekiyor ki bozulan duruşları, omurgaları düzgün olsun. Bir taraftan hacim yapsınlar, ama bir taraftan da kas boyunu uzun tutmaya çalışsınlar ki vücut duruşları düzgün olsun'' diye konuştu.
Şahin, ''Tek başına, ne pilates, ne GYM, ne kardiyo egzersizleri ne de spor salonlarındaki grup egzersizlerinin yapılması doğrudur. Hepsinin doğru sıralama dahilinde yapılması gerekir'' dedi.
''EN ÖNEMLİ ŞEY DAMAR SAĞLIĞI''
Hangi sporun yapılacağının, yaş, kilo, sağlık sorunları ve vücutta meydana gelmiş sakatlıklarla şekillendiğini belirten Şahin, şunları söyledi:
''Mesela, sadece pilates yaparak kalbimize egzersiz yaptıramayız. Genç ve sağlıklı kalabilmek için kardiyo egzersizlerine de ihtiyacımız var. Küçücük kalp 12-24 litre arası kan pompalıyor, bütün
damarlar açılıyor. Bunu pilates ile başaramayız, çünkü pilates yukarıda belirtiğimiz gibi kas kuvveti ve dengemiz için yapılan çalışmalardır.
Hayatta en önemli şey damar sağlığımız.
Genetik olarak ırkımız, damar sağlığı açısından çok sağlam değil. Yaşımız ilerledikçe damarlarımızdan kayıp vermezsek diri kalmayı başarırız. Bunun için de kardio egzersizlerimizi
ihmal etmemeliyiz ki damarlarımız canlı kalsın. Onları kapatmamayı başarırsak cildimizin ne denli canlı göründüğüne şaşırırsınız.''
Vücudun önce spor yapmaya elverişli hale getirilmesi gerektiğini ifade eden Şahin, aksi takdirde bunun onarılmaz sakatlıklara yol açılabileceğini söyledi.
Şahin, haftada en az 5 gün spor yapılması gerektiğini belirterek, ''Haftada iki gün kardiyo, bir gün pilates, iki gün gym (bütün adale gruplarını) yapmalısınız. Ama bu programların hepsini karma da yapabilirsiniz. Özellikle spora yeni başlayacakların önce bir spor koçunun gözetiminde program oluşturup, neyi nasıl yapacaklarını öğrendikten sonra kendi başlarına yol almaları önem taşıyor. Yoksa ömür boyu ağrı ve sorun yaşatacak bedensel sakatlıklarla karşı karşıya kalabilirler'' diye konuştu.