20 Aralık’ta yürürlüğe giren talimat, ilaç almak için uzman bir hekimim görülmesini ve büyük sağlık merkezlerinden
test-
rapor alınmasını şart koşmuştu.
Bütçe Uygulamaları
Talimatı’nın pratisyen hekimlerin ilaç yazma yetkisini kısıtlamasına yönelik tepkiler artıyor. Söz konusu
uygulama, uzun süreli ilaç kullanımını gerektiren
astım, yüksek
tansiyon,
kalp-
damar, kolesterol gibi hastalıkların
tedavisini aksatıyor.
Hekimler,
Uluslararası Para Fonu IMF’nin isteği doğrultusunda hükümetin yaşama geçirdiği kısıtlamanın tasaruf bir yana, maliyetleri artırmasından kuşku duyuyor. Hekimlerin yüzde 62’si, genel sağlık harcamalarında gerçek anlamda tasarruf yapılacağına inanmıyor. Yüzde 40’ı ise yeni uygulamanın genel harcamaları daha da artıracağına inanıyor.
Ankete katılan hekimlerin yüzde 46’sı kısıtlamaların hastaları
ekonomik açıdan olumsuz etkileyeceğini düşünüyor. Yüzde 65’i hastaların gereken tedaviye ulaşmalarını engellediğini ifade ediyor. Yüzde 81’i talimatın yürürlüğe girmesinden çok mutsuz veya hiçbir şekilde memnun değil. Yüzde 60’ı yeni kurallarla hastaların doğru tedaviyi alacaklarından emin değil.
Ankete katılan hekimlere göre, kısıtlamalar, hastaların tedavileri için gereken ilaçlara ulaşmasını engelliyor.
İlaçlardan vazgeçmek, tedavinin aksaması ise daha fazla hastalık, daha zor ve masraflı bir tedavi süreci, hastanelerde yoğun ve acil
bakım, daha karmaşık ve pahalı ilaçlar ile cerrahi müdahaleleri beraberinde getirecek.
Hekimlerin yüzde 70’i, kısıtlamaların şehirlerde en fazla astım ve solunum yolu hastalarını etkileyeceğine inanıyor. Mağdur olan diğer gruplar ise kolesterol düşürücü ilaçlar ve antibiyotikleri kullananlar olacak. Hekimlerin yüzde 84’ü ise yeni uygulamanın kırsal kesimde en çok astım ve solunun yolu hastalarını etkileyeceği kanısında.
Uzman sıkıntısı var
DR. GÜNDÜZ TEZMEN (Doktoruz.com Direktörü)
Hekimlerin bu kısıtlamalara tepki duyması şaşırtıcı değil. Türkiye’de hekimlerin coğrafi dağılımlarında büyük bir eşitsizlik var. Ülkenin birçok bölgesinde uzman hekim sıkıntısı yaşanıyor. Bu kısıtlamalar, hastaların daha fazla beklemelerine, ceplerinden daha fazla para harcamalarına veya ilaçlarını almak için daha uzağa gitmelerine neden oluyor. Hastaların bu durumunu anlayan hekimlerin kısıtlamalara tepki duyması çok
doğal. Hekimler ve hastalar milyonlarca kişinin sağlığını etkileyen kararlarda seslerini doğrudan duyurmak için daha ısrarcı olacak. Hekimler,
katılım görüşmelerinin sürdüğü Avrupa’dakine paralel bir şekilde, hastaların görüşlerinin alınması gerektiğini açıkça ifade ediyor.
HÜRRİYET