İstanbul Cerrahi Hastanesi Doktorlarından Esra Serinan Meyve ve
sebzeler
renklerine göre sınıflandırıldığında sağladıkları faydaların çok daha fazla olduğunu yazdı. İşte Doktor Serinan'ın tavsiyeleri
Sebze ve
meyveler içinde vitamin ve minerallerin yanı sıra fitokimyasallar adında yaklaşık 2000 çeşit koruyucu madde olduğu düşünülmektedir. Bu maddelerin daha çok sebze ve meyvelere özgü renkleri veren renk pigmentleri olması durumu, çeşitli renklerde sebze ve meyve tüketilmediğinde yeterince korunamadığımız anlamına gelebiliyor.
Günümüzde artık sadece
zayıflamak değil sağlıklı yaşlanmak,
damar sağlığını korumak, güneş ışınları, kötü çevre şartları ve
kansere karşı daha fazla korunmak, çeşitli hastalıklar, henüz oluşmadan
tedbir almak gibi taleplerimiz söz konusu. Sadece kan
şekerini düşüren, sadece tansiyonu düşüren, sadece kolesterolü düşüren ilaçlar veya vitamin, mineraller gibi beslenme
destek ürünleri mevcut olmasına rağmen hiçbirisi bu beklentilerimizi tam olarak karşılayamıyor. Kilonuzu, kan şekerinizi veya tansiyonunuzu
kontrol altına almak, ilerleyen yaş ile birlikte yetersiz kalabiliyor.
Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü ve Amerikan Ulusal
Sağlık Enstitüsü’nün de ortak görüşü 5 temel renk sınıfının her birinden 1 adet taze meyve veya sebze tüketilmesidir. Kansere karşı korunabilmek için kadınların günde 7, erkeklerin ise 9 porsiyon çeşitli renklerdeki taze sebze ve meyve tüketimi yapmaları öneriliyor.
Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte sebze ve meyvelerde
C vitaminin ötesinde sayısı 2000’in üzerinde koruyucu madde tanımlanmıştır. Bu koruyucular çoğu zaman meyve ve sebzelerin kendisini de birçok etkene karşı korumaktadır. Örneğin soğanın kesildiğinde göz yaşartıcı etkisini sağlayan ve keskin kokusunu veren madde aslında soğanı
doğal olarak böcek, sinek gibi zararlılara karşı korumaktadır. Fitokimyasallar adı verilen bu doğal koruyucu maddeleri vücuda almanın en kolay yolu sebze ve meyveleri bol miktarda ve taze şekilde tüketmektir.
Bu yazıyı yazarken bile heyecanlanıyorum çünkü vücudumuzu zararlı etkiler karşı koruyabilen bu kadar çok maddenin var olduğunu bilmek bir yandan içimi rahatlatırken öte yandan bu kadar çok maddelerin hepsini en basit dille ve en
özet şekilde aktarabilmek istiyorum. Kişiler her gün yediği
elma, domates, havuç gibi birçok meyve veya sebzenin içindeki koruyucu binlerce maddeyi bilerek yeseydi eminim meyve ve sebzeleri sadece zayıflamaya yardımcı oldukları için değil ilaç niyetine yerlerdi.
Meyve ve sebze tüketimi yapılamadığında alternatif olarak üretilen beslenme destek ürünleri eksikliklerin birkaçını telafi edebilecek nitelikte olmasına rağmen halen günde 5-6 çeşit taze sebze ve meyve yemenin yerini tutamıyorlar.
Bunun en büyük nedeni 5 temel renk sınıfında yer alan sebze ve meyvelerin içinde C vitamini, beta karoten ve selenyum gibi koruyucu maddelerin ötesinde binlerce farklı koruyucunun yer alması.Taze sebze ve meyve yerine sadece beslenme destek ürünlerinin kullanılması ise en fazla 20-30 tane koruyucu maddenin tüketilmesini sağlayabiliyor.
İşte taklit edilemeyen sebze ve meyvelerdeki temel renklerde gizli maddeler:
Sarı – Turuncu:
Beta – karoten,
A vitamini:
Havuç, balkabağı,
kayısı,
şeftali
Beta – karoten, C vitamini: Portakal, limon,kayısı, şeftali
Potasyum: Muz, ananas,
greyfurt,
portakal
Kırmızı:
C vitamini: Frambuaz, çilek, yaban mersini,
kırmızı biber, domates
Antosiyaninler: Kırmızı soğan, kırmızı
lahana
Mavi – mor:
Antosiyanin, C vitamini: Böğürtlen, bordo
üzüm
Fenolikler: Kuru erik, kuru üzüm,
patlıcan
Beyaz:
Allium, Alisin: Sarımsak, taze soğan,
pırasa
Ülkemizde mevcut olan taze meyve ve sebze çeşidi açısından oldukça şanslıyız. Fakat sebzelerin çoğunu bol zeytinyağlı şekilde pişirdiğimizde ortaya çıkan tabloyu daha çok yağlı çöp olarak nitelendirmek mümkün. Bu şekilde pişirilen sebzelerden tüketildiğinde bağırsakların çalışmasını kolaylaştırmakta fakat içerdikleri koruyucular bakımından yetersizlik yaşanabilmektedir. Oysa ki havuç, kırmızı lahana, roka, kıvırcık, taze soğan, domates 5 temel rengi de içinde barındıran pişmemiş taze bir
salata içindeki bütün koruyucularıyla vücudun hizmetinde olacaktır.
Havuç, üzüm gibi sebze ve meyvelerin her insanın yaşamından gereksiz yere çıkarılması doğru beslenme yaklaşımı değildir. Bu
uygulama ancak şeker toleransı bozuk, Tip 2 diyabetli veya kan şekerini düzenleyici ilaç kullanan kişiler için gerekli olursa yapılmaktadır. Herhangi bir sağlık problemi olmayan kişilerin ise havuç, üzüm gibi bol koruyucu madde zengini doğal sebze ve meyvelerden önce
pizza, poğaça,
bisküvi vb. hiçbir koruyucu içermeyen hazır gıdaları yaşamından uzaklaştırması en doğru beslenme uygulaması olacaktır.
Ülkemizde yapılan araştırmalarda da çeşitli renklerden oluşan sebze ve meyvelerden koruyucu özelliği en yüksek olanların
mavi-mor renkli sebze ve meyveler olduğu görülmüştür. Özellikle nar, kırmızı lahana, kırmızı soğan en koruyucu olanlardır.
Başta kanser ve
kalp damar rahatsızlıkları olmak üzere her türlü zararlı etkene karşın vucudun yeterince korunabilmesi için 5 temel renk sınıfına mensup sebze ve meyvelerden bolca tüketmek gereklidir. Günde sadece 5 tane elma yemek te faydalıdır fakat renk skalasındaki diğer renklere mensup sebze ve meyvelerdeki koruyucu maddeleri sağlamakta yetersiz kalacağı için vücudun
savunma sistemi için yetersiz bir tüketimdir.
Tüketilen sebze ve meyveleri olabildiğince farklı renklerden seçerek tüketmek ve taze olmasına dikkat etmek
vücut için geleceğe yönelik yapılabilecek en önemli yatırımlardan biridir.