Selamlaşmak, Peygamberimiz'in
sünnetlerinden. Prof. Dr. Veysel Güllüce, "
İman etmeden cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmeden de iman etmiş olamazsınız. Size yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir işi bildireyim mi? Selamı aranızda yaygınlaştırınız." hadisini hatırlattı. Güllüce,
selamın,
Müslüman'ın din kardeşi için dua olduğunu söyledi.
Selam, iyi niyetin ve duanın bir işareti olarak kabul edilir. Müslümanların karşılaştıklarında selamlaşmaları ise Peygamber Efendimiz'in (sas) sünnetlerinden biri.
Atatürk Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Veysel Güllüce selamlaşmanın dinimize göre sünnet, verilen selamı almanın ise Müslüman için farz olduğunu söylüyor.
Selamlaşmanın insani ilişkileri güçlendirdiğini belirten Güllüce, selamın toplumdaki kaynaşma ve dayanışmayı artırdığını, müminler arasındaki sevgiyi sağlamlaştırdığını ifade ediyor. Peygamber Efendimiz'in (sas), "İman etmeden cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmeden de iman etmiş olamazsınız. Size yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir işi bildireyim mi? Selamı aranızda yaygınlaştırınız." hadisini hatırlatan Güllüce, bazı hadis-i şeriflerde selam vermeyen kimsenin insanların en cimrisi olarak tavsif edildiğine, selam vermenin ise kişiyi cennetlik kılan amellerden sayıldığına dikkat çekiyor.
Kültürümüzde mevcut olan iyi günler, merhaba, günaydın gibi cümlelerle de insanların birbirleriyle selamlaştığını söyleyen Güllüce, "Kişinin esenlik ve mutluluk temennisini selamün aleyküm şeklinde ifade etmesi en güzel ve sünnete en uygun olanıdır. Selam, yeryüzündeki Müslümanların birbirini tanıyıp kaynaşmasına da vesiledir. Çünkü aynı cümlelerle
selamlaşmak, aradaki birlik ve kardeşliğin bir göstergesidir." diyor. Allah'ın isimlerinden birinin de "Es-Selâm" olduğunu belirten Güllüce, Müslüman'ın kardeşine selam vermekle, onun hakkında iyi düşündüğünü, onun aleyhinde bir tavır içinde olmadığını ifade ettiğini aktarıyor. Kur'an-ı Kerim'de selamla ilgili, "Size bir selam verildiğinde ondan daha güzeli ile veya aynı selamla karşılık verin." ayetine dikkat çeken Güllüce, "Ayetten yola çıkarak selam veren kimseye, tavır ve hareketlerimizle, daha güzel bir şekilde mukabelede bulunmalı, ayrıca onun selamlamasıyla dile getirdiği bu duasına karşılık "ve rahmetullahi" veya "ve rahmetullahi ve berekâtuhü" ilavelerinde bulunmalıyız." diye konuşuyor.
Selamın bir çeşit dua olduğunu belirten Güllüce, "Selam veren kimse "Allah'ın selamı ve rahmeti sizin üzerinize olsun." demekte, selamı alan da "Allah'ın selamı ve rahmeti sizin de üzerinize olsun." diyerek mukabelede bulunmaktadır. Böylece, bir Müslüman diğer Müslüman kardeşine selam vermekle, onun için dünya ve
ahiret huzurunu dilemiş, sıkıntılardan uzak olmasını temenni etmiş oluyor." şeklinde konuşuyor. Selamın Müslüman'ın din kardeşi üzerindeki haklarından biri olduğunu dile getiren Güllüce, "Müslüman'ın evine girdiğinde eşine ve çocuklarına, işyerinde arkadaşlarına, yolda karşılaştıklarında selam vermesi Allah'ın hoşnutluğuna vesile olur. Peygamberimiz yolda oyun oynayan çocuklara bile selam vermiştir." diye ekliyor.
Nasıl selamlaşmalıyız?
Selam kelimesi, sözlükte; maddî ve manevî sıkıntılardan kurtulmak, huzur, esenlik,
emniyet, saadet gibi manalara gelir. Bir fıkıh terimi olarak selam; karşılaşan iki Müslüman'ın birbirine yaptıkları dua cümlesinden ibarettir. Selam veren "es-selamu aleyküm" (Allah'ın selamı sizin üzerinize olsun) der, selamı alan ise "ve aleykümü's-selam" (size de selam olsun) diyerek karşılıkta bulunur.
Selam konuşmadan önce verilir. Bir yere girerken selamı yeni gelen kişi vermeli, oradan ayrılırken de yine selam vererek ayrılmak gerekir.
Müslüman, tanımadığı diğer Müslümanlarla da selamlaşmalı. Sayısı az olan kalabalığa,
küçük olan büyüğe selam verir.
Namaz kılana, yemek yiyene, tuvalette bulunana,
haram bir fiil işleyene selam verilmez.
NEŞE POLAT