Bu yıl her gün bir
uçak düştü, içindeki 300 kişi de maalesef kurtarılamadı. Aynı zamanda 365 gün boyunca uçurumdan yuvarlanan 6
otobüsten de kimse sağ çıkmadı. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi
İstanbul’a düşen
atom bombası da birçok kişinin ölmesine sebep oldu. Her gün düşen bir uçak, uçuruma yuvarlanan 6 otobüs ve atom bombası yılda 100 bin kişinin hayatına mal oldu velhasıl. Bu rakamlar sizi şaşırtmasın. Doğruluk payı elbette var. Araştırmayı yapan Kanserle
Savaş Dairesi Başkanlığı. Yalnız bir ayrıntı var;
vefat sebebi
kaza değil, sigara.
Hani parkta, bahçede, iş yerinde, evde yani hayatın her alanında kendine yer bulan o anlamsız
duman!
TORUNUM İÇİN ‘BIRAKACAĞIM’ DEDİM
Her gün bu kadar
ölüm gerçekleşse tüm medya ayaklanır, hükümet göreve çağrılır ya da istifası beklenir. Vefatların ardından ailelerinin yaşadığı dramlar gözler önüne serilir. Ama
boğaz, yemek borusu,
mide, böbrek, mesane,
ağız, ses telleri, akciğer, kan, pankreas ve rahim ağzı
kanserlerinden,
kalp hastalıklarından sorumlu
sigaranın zararları yeterince gündeme getirilmiyor. O, 65 yaş öncesinde yaşanan tüm kalp damarı tıkanıklığı ölümlerinin yarısından sorumlu.
Akciğer kanserinden vefat edenlerin yüzde 90’ının ölüm sebebi de yine aynı illet. İçilen her sigara insan ömründen 5 dakika alıyor. Erken yaşta sigaraya başlayanların ömrü 20-25 yıl kısalıyor. Vücuttaki tüm mekanizmayı alt üst eden bu kötü alışkanlık terk edildiğinde kalp krizi ve kanser riski bir yılda yüzde 50 oranında azalıyor. Kendini bildi bileli sigara içen, onu hayatının ‘vazgeçilmez’ bir parçası haline getirenler artık kısa sürede sigarayı bırakabiliyor. Kimi kendi iradesiyle kimi de dışarıdan
destek alarak…
Bilgin Kurallı (57)
Çanakkale Seramik Fabrikası’nın Bölge Müdürlüğü’nden
emekli. İstanbul’da yaşıyor. 24 yaşında başlar sigaraya. Günde bir paket tüketir. Yöneticiliğin ağır yükü altında çalışırken sigaraya yüklendikçe yüklenir. Görevi icabı sık sık şehir dışına bayi ziyaretlerine gider. Geceleri yalnız başına kilometrelerce yol alırken ‘vazgeçilmez
arkadaş’ı yine sigara olur. Yıllarca profesyonel
futbol oynamış, 24’üncü kattaki dairesine
asansör kullanmadan çıkan Bilgin Bey, yıllar boyu aralıksız tükettiği sigaranın da etkisiyle bir süre sonra nefes alamamaya, iki kat merdiveni dahi çıkamamaya başlar. Yaşıtlarına göre kendini daha sağlıksız ve güçsüz hisseder.
Bırakmak isteyip de bırakamadığı sigara konusunda 6 yaşındaki torununun tavrı onu ciddi bir arayışa iter. “Sigara içilmez, öldürür diyerek yanıma gelmiyordu. Kötü kokuyorsun diyordu bana. Torunumu kazanmak için ‘bırakacağım’ dedim.” Bilgin Bey, 6 aydır sigara kullanmıyor. Ona göre her şey
beyinde bitiyor, insanın önce sigaradan kurtulmayı istemesi gerekiyor. Sigara isteğinin ancak
sporla bastırılabileceğine inanıyor. Bundan dolayı kendine bir pinpon odası yapmış. Spor hem stresini azaltıyor hem de sigara nöbetlerini kolayca atlatmasını sağlıyor.
Sait Çelik (57) meteoroloji mühendisi.
Türkiye’ye dört
demir çelik tesisi kurmuş başarılı bir
işadamı. Sigarayla tanışıklığı 9 yaşında başlar. İki abisi babasından gizli sigara içer. Ağabeyler suçlarına ortak etmek için
küçük kardeşlerine de içirirler. İlkokuldan sonra yatılı okula gönderilir. “Biraz haylazlıktan biraz da özentiden başladık sigaraya.” diyen Çelik, 11 yaşındayken paket taşımaya başlar. İlerleyen yıllarda günde bir paket sigara tüketir. İş hayatının stresiyle bu sayı ikiye, bazen de üçe çıkar. Her yıl yaptırdığı check-up’larda herhangi bir sıkıntı çıkmayınca sigara içmeye devam eder. Ta 2001 yılında
İzmir’de ciddi bir
nefes darlığı yaşayana kadar… Apar topar hastaneye kaldırılır. Üç gün müşahede altında tutulur, kendisine ilaç
tedavisi uygulanır. Yaşadığı bu kısa süreli tecrübe onu bir karar aşamasına getirir: “Ya bu sigara beni bırakacak, ya da ben onu bırakacağım.”
SİGARA BİR PARÇAM GİBİYDİ
Hastaneden çıktıktan sonra 1,5 ay boyunca günde 3-4 sigarayla idare eder. Fakat ‘az sigaralı’ günler ne yazık ki kısa sürer. İlerleyen yaşına orantılı olarak nefes darlığı, uzun yol yürüyememe, merdiven çıkmakta zorlanma gibi problemler yaşar. “Sigara bir parçam gibiydi. Sürekli elimdeydi. O kadar bütünleşmiştik ki… Sıkıntılı günlerimde bakardım, bir tane masama yakıp koymuşum biri de elimde.” diyen Sait Çelik,
sigarayı bırakmak için nikotin bandını da dener sakızı da. Ama başarılı olamaz. Bu arayışlar sür
erken Anne Penman isimli bir merkezden haberdar olur.
Sigara bırakma programına başvurur ve 48 yıllık “eski dostu” ile yollarını ayırır. 8,5 aydır ‘ayrılamam’ dediği sigarayla tüm münasebetini bedenen de ruhen de kesmiş durumda. Halinden memnun. Kendini çok sağlıklı ve rahat hissediyor artık. Sigara içmek istediğinde merkezdeki uzmanların talimatlarına uygun olarak yürüyüş yapıyor, bilgisayarda oyun oynuyor ya da burnunun üst kemiğine 3 dakika kadar
masaj yapıyor.
ASLINDA SİGARA HİÇBİR ŞEYMİŞ!
Tijen Çakmakçı (42) 22 yıldır sigara içen bir
tiryaki. Uzun yıllar halkla ilişkiler sektöründe çalışmış, bir çocuk annesi. 10 aydır sigara kullanmayan Tijen Hanım da bu alışkanlığı bırakmayı çok istemiş. Bu konuda
yardım alabileceği doğru merkezi araştırmış uzunca bir süre. Kendisini bu konuda 13 yaşındaki oğlu
teşvik etmiş. Sigara kullanmasını istemediğinden sürekli annesini uyarıyor, kendisini öpmek istediğinde de yanağını kaçırıyormuş. 11 yıl profesyonel basketbol oynayan Tijen Hanım, son dönemlerde
vücut enerjisinin azaldığını, düzenli nefes alamadığını hissederek sigarayı bırakmaya karar verir. Çeşitli yöntemlere başvurur ama başarılı olamaz. “Bırakma denemelerimde hep başarısız oldum, destek alma ihtiyacı hissettim.” diyen Tijen Hanım, sigaralı ve sigarasız hayat arasındaki farkı şöyle anlatıyor: “Sigara el alışkanlığıymış. Vücudumdan çok elim arıyordu çünkü. Sigaranın bir hiç olduğunu ancak bıraktıktan sonra anladım.
Sinirlendiğinizde sizi sakinleştirdiğini, yalnız kaldığınızda da arkadaşlık yaptığını düşünüyorsunuz ama öyle bir şey yok! Mesela oğlumu okula gönderdikten sonra bir
kahve yapıp yanında muhakkak sigara içerdim. Eğer sigarayı bırakırsam bir daha çay-kahve içemem sanıyordum ama öyle olmadı.”
Tijen Hanım sigaranın bırakılması güç bir alışkanlık olduğunu kabul ediyor. Kendisi de
lazer tedavi yöntemiyle terk ediyor bu alışkanlığını zaten. “Oğlum benim dumanımla büyüdü. Bu konuda hep vicdan azabı duydum. Lazer terapi alıp eve gittiğimde ‘Oğlum senin için sigarayı bıraktım’ dedim. ‘Çok sevindim annecim, seninle gurur duyuyorum’ diyerek boynuma atladı. O an gözlerindeki ışığı, umudu, mutluluğu hayatım boyunca unutamam.” Arada sigara içmek istediğinde hep oğlunun gözlerini hatırlar ve eli sigara paketine uzanmaktan vazgeçer. Tijen Hanım’ın 56 yıldır aralıksız sigara tüketen babası da aynı yöntemle sigarayı bırakır. Peki bu yöntem nedir?
ANNE PENMAN’DA NELER OLUYOR?
Anne Penman, sigara bırakma,
forma girme ve antistres alanlarında 14 yıldır dünyanın birçok ülkesinde
hizmet veriyor. İstanbul ve İzmir’de şubeleri var. Bilgin Kurallı, Sait Çelik ve Tijen Çakmakçı merkezde uygulanan lazer yöntemi sayesinde sigarayı bıraktı. Şimdiye kadar 300’den fazla tiryakinin sigarayla yollarını ayırmasına vesile olan Anne Penman’ın hikâyesi oldukça ilginç. Bundan yirmi yıl önce günde 3 paket sigara tüketen Anne Penman
İngiltere’de yaşamaktadır. En az kendisi kadar sigara kullanan eşi ciddi bir bypass ameliyatı geçirir. ‘Ya hayatın ya da sigaran’ denir. Fakat o, sigarayı seçer. Haliyle kalp rahatsızlıkları daha da artar. Bir arayış içine girerler ve lazer yöntemi sayesinde sigarayı bırakırlar. Anne Penman, sigarayı bırakma aşamasında bir dizi sorun yaşar. Kendi yaşadıklarından yola çıkarak sigarayı bırakamayanlar üzerinde sıklıkla uygulanan bu yöntemi ‘kendince’ revize eder. Lazer terapisinin yanına
psikolojik danışmanlık, takip motivasyon ve beslenme koçluğunu ekler.
Amacı sigarayla beyindeki aktiviteler arasında kurulan ilişkiyi koparmaktır. Beyne ya da vücuda dışarıdan gelen uyarılar limbik
sistem tarafından algılanıyor, herhangi bir şeye karşı aşırı istek burada ortaya çıkıyor. Beyin de bu istediğin gerçekleşmesi için talimat veriyor. Vücut aktiviteyi gerçekleştirip beyine ‘istenilen aktivite yapıldı’ haberini gönderince vücutta gevşeme, mutluluk, rahatlama hissediliyor. Çünkü endorfin, serotoni gibi mutluluk veren kimyasallar salgılanıyor. Sigarayla bu mekanizmanın bağlantısına gelince… Sigaranın ana maddesi nikotin. Bu, sigara içicilerine sahte haz duygusunu yaşatıyor. Hatta kişi zamanla buna bağımlı oluyor. Böylece beynin söz konusu işlevi iptal oluyor, artık endorfin, seretoni seviyesini ayarlayamıyor. Bu görevi tamamen nikotin üstleniyor.
Sigarayı bırakmaya çalışanlar sinirlilik, gerginlik, huzursuzluk gibi ‘mahrumiyet semptomları’ olarak tanımlanan psikolojik rahatsızlıklar yaşıyor. İlk üç gün çok ağır hissedilen bu semptomları atlatamayanlar tekrar sigara içmeye başlıyor. Lazer ışığı el, kol ve bacaklardaki enerji noktalarına veriliyor. Sinir merkezleri uyarılıyor. Böylece uzun zamandan sonra ilk kez beyindeki endorfin seviyesinde dengelenme oluyor, nikotinle iptal edilen işlev harekete geçiyor. Böylece tiryakiler sigara içme arzusu duymuyorlar artık. İlk 72 saatte iki zorunlu terapi yapılıyor. İlk terapi bir saat ikincisi de 45 dakika sürüyor. İkinci terapinin 72 saat sonra yapılmasının sebebini Anne Penman’da çalışan Psikolog Duygu
Güven şöyle açıklıyor: “Sigara bırakanlarda en kritik zaman dilimi 72 saat. Çünkü yoksunluk semptomlarının en ağır hissedildiği evre bu. Onun için lazer mecburi.”
SİGARA İÇME İSTEĞİ 3 DAKİKALIK BİR DÜRTÜ
Anne Penman’ın en önemli işlevinin psikolojik destek olduğunu vurgulayan Güven’e göre sigara psikolojik ya da fizyolojik bir
bağımlılık değil, ‘genel’ bir bağımlılık. Lazer terapi kişiye fizikî yönden yardımcı olup sigara içme isteğini azaltıyor. Uzmanlar fizyolojik bağımlılığı atlatmak için 3 haftanın yeterli olduğu görüşünde. Lakin psikolojik bağımlılığı atlatmak o kadar da kolay değil. Çünkü 45 yıldır sigara içenler geliyor merkeze.
Yemeklerden sonra, çay-kahvenin yanında 45-50 yıldır sigara tüketen bu insanların en yakın dostu, hatta vazgeçilmezi olmuş bu alışkanlık. Dolayısıyla sigaradan bir anda vazgeçmeleri mümkün değil. Anne Penman’a gelenler ‘hasta’ olarak nitelendirilmiyor. Onlara ‘danışan’ deniliyor. Kendisine hayatında sigaranın ne anlam ifade ettiği, hangi durum ve zamanlarda kullandığı, neden bırakmak istediği soruluyor. Ardından ‘kişiye özel terapi’ başlıyor. Amaç psikolojik bağımlılığı ortadan kaldırmak, kişinin karşılaşacağı zorluklarla baş etmesini sağlamak, maruz kalabileceği tuzaklara karşı onu bilgilendirmek. Eğer tiryaki, çocukları, torunu ya da eşi için
sigarayı bırakmak istiyorsa bu bilgi terapilerde kullanılıyor. Böylece daha kısa sürede psikolojik bağımlılık atlatılıyor.
Herkese farklı terapi yöntemleri uygulansa da yemeklerden sonra yürüyüş, bolca su tüketmek, nefes egzersizleri öneriliyor. Duygu Hanım, sigara içme isteğinin sadece 3 dakikalık bir dürtü olduğunu, bu isteği
erteleme metotlarını müşterilerine öğrettiklerini söylüyor. Eğer danışan sigara içme isteğini erteleyemiyor, kendini kötü hissediyorsa merkezdeki
psikologunu 24 saat arayabiliyor. Zaten tüm müşteriler 6 ay gözlem altında tutuluyor. Danışan aramasa bile sorumlu psikolog ilk hafta her gün, ikinci hafta gün aşırı ve ilk aydan sonra haftada bir kez arıyor ve her şeyin yolunda gidip gitmediğini öğreniyor. İki seanslık lazer yöntemi yeterli gelse de sigarayı bıraktıktan bir yıl sonra “Tekrar sigara içme isteği duyuyorum” diyenlere iki kez daha ücretsiz lazer terapisi uygulanıyor.
SİGARAYI BIRAKANLAR KİLO ALMIYOR
Sigarayı bıraktıktan sonra “Çok yiyip kilo alıyorum” diyenlere Anne Penman alternatif bir çözüm getiriyor. Bir beslenme uzmanı bu dönemi sağlıklı fakat kilo almadan nasıl atlatılabileceğini anlatıyor.
Diyet listesi vermiyor. Ama
iş yüküne göre günlük limitleri belirliyor. Nelerden uzak durulması, hangi vitaminlerin ‘özellikle’ alınması gerektiğini söylüyor. Psikolog Güven, ramazan ayında sigara bırakma tedavisinin daha başarılı ve kolay geçtiğini iddia ediyor. Çünkü bir tiryaki beyne gelen her sigara içme isteğini oruçluyken kolayca geri çeviriyor. İftardan sonraki 5-6 saat de ‘istek erteleme yöntemleri’ ile geçiştiriliyor. Duygu Güven, bir tiryakinin sigarayı tamamen bırakması için
Ramazan ayının yeterli olduğu görüşünde…
AKSİYON