Antalya'da düzenlenen 10.
Ulusal İç Hastalıkları Kongresi'ne katılan Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr.
İhsan Ertenli, insanların yüzde 80'inin yaşamlarının bir döneminde bel ağrısıyla karşılaştığını, ancak bunların yüzde 90'nın omurganın yanlış kullanılmasından kaynaklandığını söyledi.
Ters bir harekete bağlı ortaya çıkabilen ''mekanik'' bel ağrısının, hareket ettikçe arttığını, yatarak dinlenildiğinde ise geçtiğini belirten Ertenli, ''Mekanik bel problemleri genellikle bir hafta 10 gün içerisinde kendiliğinden geçer. Bunlara, ağır yük kaldırma, uzanma, diz çökmeden bel bölgesinden eğilerek yerden bir şey almaya çalışma, ağır bir yükü itme-çekme, yanlış yatış pozisyonu gibi omurga için ters hareketler yol açabiliyor'' diye konuştu.
Ertenli, yavaş başlangıçlı olan, şiddeti azalıp artabilen, uyuşma ve güç kaybına neden olan, ters bir hareket sonucu ortaya çıkmayan ve 3 aydan fazla süren bel ağrısının, iltihaplı bel romatizması hastalığının habercisi olabileceğini belirtti.
İltihaplı bel romatizmasında, ağrının dinlenme sonrasında arttığına dikkati çeken Ertenli, sabah uyanıldığında hissedilen şiddetli ağrının yürüdükçe azalmasının ve özellikle gece uykudan uyandıran ağrıların
ihmal edilmemesi gereken belirtiler olduğunu bildirdi.
Ertenli, hastalığın omurgayı eğdiğini ve hareket etmesini engellediğini ifade ederek, ''Bu hastalar, omurgalarını oynatamadıkları için sağlıklı bireyler gibi serbest hareket edemezler. Omurga eğildiği için aşırı kambur dururlar, sırtlarını doğrultamazlar'' dedi.
''20-40 YAŞLARINDA SIK GÖRÜLÜYOR''
Hastalığın ''
genç hastalığı'' olduğunu ve genellikle 20-40 yaşları arasında sık karşılaşıldığını belirten Ertenli, her 200 kişiden birinde iltihaplı bel romatizması görüldüğünü, biyolojik yapısından ötürü erkeklerin bu hastalığa yatkınlığının kadınlardan 4 kat daha fazla olduğunu söyledi.
Ertenli, hastalıktan korunmak için çok fazla bir şey yapılamayacağını ancak
erken teşhis sayesinde etkili
tedavi olanaklarıyla omurgada oluşabilecek kalıcı hasarın önlenebildiğini kaydetti.
Erken teşhis ve tedavi yapılmadığında, omurganın tamamen hareketsiz hale geldiğini vurgulayan Ertenli, hastalığın temel tedavisinin ilaçla yapıldığını, bunun fizik tedavi yöntemleriyle desteklendiğini söyledi. Ertenli, ilaç tedavisinin ömür boyu sürdüğünü, dönem içinde dozunun azalıp artabildiğini ifade etti.
İklim özelliklerinin hastalığın ortaya çıkışında etkili olmadığını belirten Ertenli, ''Ancak ağrının hissedilmesinde bir etken olabilir. Bazı hastalarda nemli havalar, ağrıların daha çok hissedilmesini neden olabiliyor'' dedi.
Ertenli, her ağrıda, hücrelerin elektromagnetik potansiyelini değerlendirerek anatomik yapılan görüntüleme yöntemine (MR- Magnetik Rezonans) başvurulmasının gereksiz olduğunu ifade ederek bir haftanın üstünde devam eden, kas gevşetici tedaviler sonrasından geçmeyen ağrı halinde MR çektirilmesinin uygun olduğunu söyledi.
''YAŞLILARDA BEL AĞRISI KANSER HABERCİSİ OLABİLİR''
Yaşlılarda görülebilen bel ağrısının da kesinlikle ihmal edilmemesi gerektiğini dile getiren Ertenli,
kemiklerde hissedilen ağrıların bazı
kanser hastalıklarının habercisi olabileceğine dikkati çekti.
Ertenli, 65-70 yaş üstündekilerde
osteoporoz ve kemik erimesine bağlı kırıklar olabileceğini belirterek, ''Kan hücrelerinden kaynaklanan bir tür kanserin ya da diğer kanser türlerinin omurgaya yayılmış hali olabilir'' dedi.
Ateş,
halsizlik, kilo kaybı, geçmeyen ağrı ve kan değerlerinin yüksek çıkmasının incelenmesi gerektiğine işaret eden Ertenli, kanser hastaların bu tür belirtilere karşı çok daha hassas olması gerektiğini sözlerine ekledi.
''KASLAR GÜÇLENDİRİLMELİ''
Ertenli,
vücut kaslarının güçlü olmasının bel ağrılarının azalmasına faydalı olduğunu belirterek, yürüyüş, hafif tempolu
koşu,
yüzme gibi düzenli egzersizlerin haftada 3 gün 45'er dakika yapılmasını
tavsiye ettiklerini söyledi.
Bu hastaların, evde
spor yaparken bel bölgesini koruyan mekik aletleri kullanmasının uygun olduğunu belirten Ertenli, ağırlık kullanılan çalışmalardan kesinlikle kaçınılması gerektiğini kaydetti.
Ertenli, bel bölgesine fazla yük bindirilmemesi, mevcut kemik yoğunluğunun korunması, sağlıklı ve
dengeli beslenme, uygun vücut kilosu ile yeterli
kalsiyum ve D vitamini alınmasının önemine işaret etti.
AA