Ani ve beklenmedik durumlarda çarpıntı,
nefes darlığı, titreme,
terleme, elde kolda uyuşma,
ölüm ve delirme korkusu şeklinde kendini gösteren panik atağı her insanın hayatında 2-3 kez yaşadığını vurgulayan Doruk
Sağlık Grubu Psikiyatri Uzmanı Dr.
Yunus Emre Koçak,
panik atak geçiren kişinin
kalp kriziyle karıştırılmaması konusunda uyarıda bulundu.
Aşırı stres ve yorgunluk dönemlerinde ortaya çıkan hastalığın aslında insan beyninin kendisini korumak için geliştirdiği bir refleks olduğunu belirten Dr. Koçak,
“Ataklar sırasında tansiyonun yükselmesi normal ve sağlıklı bir tepkidir. Ataktaki hallerine bakarak tansiyon hastası ya da kalp hastası olduğu düşünülmemelidir. Şekeri ya da tansiyonu olan kişinin atak halinde şeker ve tansiyonun yükselmesi normaldir. Bu nedenle doğru nefes kontrol teknikleriyle hastanın atakla nasıl baş edebileceğini bilmesi önemlidir” dedi.
“En Uzunu 10 Dakika"
Panik atağa etken olan en önemli sebepler arasında aileden birinin ölümü,
ayrılık hali ve yalnızlığa sebebiyet verecek her türlü nedenin sayılabileceğini ifade eden Koçak, ölçülebilen en uzun atağın 10 dakika sürdüğüne dikkat çekti. Atak hali daha uzun süren kişilerin arka arkaya birkaç atak birden geçirdiklerini kaydeden Koçak, “Kalp krizi geçirirsem çocuklarıma kim bakar? Annem babam ne yapar? Hastaneye yetiştirebilirler mi gibi düşünceler atağın üst üste yaşanmasına sebep olur” diye konuştu.
Hastalığın bilincine varmanın tedavinin olumlu sonuçlanmasında büyük etken olduğunu ifade eden Koçak, her insanın ömrü boyunca 2-3 defa panik atağı geçirebileceğini, hastalık sayılabilmesi için bu durumun süreklilik arz etmesi gerektiğini ifade etti. Koçak, tedavide ilaca ek olarak terapi uygulandığında sonucun yüzde 95 olumlu olduğunun altını çizdi.