Türkiye'nin üçüncü
yüz nakli operasyonunun
dokuzuncu gününde
Gazi Üniversitesi'nde düzenlenen
basın toplantısında,
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı
öğretim üyesi Doç. Dr. Selahattin Özmen ve Türkiye Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi (TPREC) Derneği Başkanı Dr.
Ramazan Kahveci basın toplantısı düzenledi.
Doç. Dr. Özmen,
hastanın birkaç gündür konuştuğunu,
halk diliyle bütün hortumların çıkmış durumda olduğunu ve her şeyin yolunda gittiğini anlattı.
Dr. Kahveci de yüz nakli yapılan hastayı gördüğünü belirterek ''Endikasyon doğru konulduğunda mükemmel sonuç alınabileceğinin çok canlı bir örneği. Hasta gülümsemeye ve çorba içmeye başladı. Mükemmel bir sonuç gibi görünüyor'' dedi.
Yüz nakli çalışmasını yapabilmek için büyük bir altyapı gerektiğine dikkati çeken Kahveci, ABD'de bir merkezde yüz nakline gelinceye kadar
deney hayvanlarında 250 yayın yaptığını, bu yayınlardan 130'dan fazlasının Türk araştırmacıların yayınları olduğunu anlattı. Araştırmacıların 30'a yakınının Türk cerrah olduğunu ve bunlardan 20'sinin Türkiye'den oraya giden plastik, rekonstrüktif ve
estetik cerrahları olduğunu vurgulayan Dr. Kahveci, bu kadar büyük bir altyapı ve birikim olmadan bu tip çalışmaları yapmanın mümkün olmadığını söyledi.
Sorular
Bir gazetecinin, ''Hasta kendi yüzünü gördü mü ve bize ne zaman göstereceksiniz?'' sorusu üzerine, Doç. Dr. Özmen, hastaya yüzünü göstermek için şişliklerin geçmesini ve psikiyatrların hastanın hazır olduğunu açıklamasını beklediklerini belirtti. Hastanın yüzünü kamuoyuna göstermek için 3. haftayı düşündüklerini ifade eden Doç. Dr. Özmen, ''Ancak burada hastanın isteği de önemli. Hasta basının karşısına çıkmak istemezse, hiçbir zaman göstermeyebiliriz. Hasta hakları her şeyden önce gelir'' diye konuştu.
Hastanın psikolojisinin çok iyi olduğunu, gülümsediğini, konuştuğunu ve televizyon izlediğini yineleyen Doç. Dr. Özmen, odasındaki camların bile yüzünü hazırlıksız bir şekilde görmemesi için örtülmüş durumda olduğuna dikkati çekti.
Selahattin Özmen, ''Hastanın yakınları onun yüzünü gördü mü?'' sorusuna, ''Annesiyle 3 gün önce telefonda konuştu. Babasını zaten sürekli görüyor. Çok mutlu görünüyor. Her şey yolunda gidiyor şu anda. İnşallah böyle de devam eder'' şeklinde cevaplandırdı.
Hastanın yüzünün vericinin yüzüne benzeyip benzemeyeceği sorusunu cevaplandıran Özmen, şöyle konuştu:
''Burada önemli olan
iskelet. İskelet her şeyi belirliyor. Burun gibi yapıları getiriyorsanız, kıkırdak yapısı biraz etkiliyor. Bizim getirdiğimiz yapının içinde kemikler var. Kemikli yapı tamamen vericiye benzer. Onun için yüzünün orta kısmı vericiye benzeyecek. Ancak burada dengeyi kurmak önemli. Yani yüzün diğer kısımlarıyla varolan şu anda getirilen dokunun tamamen birbirine uymasına çalıştık ve kemikleri ona göre yerleştirdik. Yüzünün orta kısmı, daha çok üst dudak kısmı, vericiye, diğer kısımlar da alıcıya benzeyecek.''
Hacettepe'deki nakiller
Hacettepe Üniversitesi'nde yapılan nakillere ilişkin soruları da cevaplandıran TPREC Derneği Başkanı Ramazan Kahveci, konunun soruşturulduğunu hatırlattı. Gazetecinin, ''Yanlış bir şey mi var ki soruşturuluyor?'' sorusuna Dr. Kahveci, ''Birtakım kurallar var. Bu kurallara tam uyulmadığı konusunda Bakanlığın bir görüşü var. Uygun hasta koşullarına tam uyulmadığı görüşü var'' yanıtını verdi.
Aynı soruyu yanıtlayan Doç. Dr. Özmen, ''Mevzuatta yüz nakli için
ağız,
burun ve göz bölgesinde sosyal dışlanmaya neden olan deformasyon olması gerekiyor. Bunlar varsa yüz nakli yapabilirsiniz. Hacettepe'deki olayda tıbbi bir hata değil ama mevzuat dışı bir
uygulama söz konusu. Diğer nakil de başarılı olsaydı da hiçbir şey farketmiyor. Antalya'daki
ekipte de nakil başarılı olmasına rağmen, her iki
hastane de uyarıldı. Hacettepe'de çift uyarı olduğu için ruhsat iptal edildi'' değerlendirmesinde bulundu.
Bir başka gazetecinin, ''Siz olsaydınız çift kol ve çift bacak nakli yapar mıydınız?'' sorusu üzerine, Dr. Kahveci, bunun zaten mevzuata uygun olmadığını belirtti. Dr. Kahveci, ''Bu bir ekip işi biliyorsunuz. Aynı anda bu kadar çok ekip çıkarmak mümkün değil. Onun için uygun hastayı belirleyip, o uygun hastaya uygun yeri nakletmek, diğer parçaları da tabii ki boşa gitmesin diye başka hastalara nakletmek şu anki mevzuata göre çok daha uygun'' şeklinde konuştu. Dr. Kahveci, şöyle devam etti:
''Dokuların kansız kaldığı süre çok önemli. Bu süreyi mümkün olduğunca en aza indirmek gerekiyor. Onun için de organizasyonun çok güçlü olması lazım. Uygun hasta olduğunda uygun merkezlerin hemen sıraya girmesi, bunu bir sıraya koymak yerine uygun hastaya yapmak gerekir. İdeal doku nakli aynı hastanede olan ve uygun hasta bulunan durumlardır. O zaman dokunun kansızlık zamanı çok azalacak, ne kadar süre azalırsa o kadar büyük parça nakletmek mümkün olacak. Bakanlık bu yönde çalışmalar yapıyor. Mevzuatla ilgili güncelleme çalışmaları var.''
Özmen ise aynı soruyu cevaplandırırken, mevzuatın 4 nakle izin verdiğini ancak diz altı ve dirsek altı olarak belirlenen seviyelere uymanın çok önemli olduğunu vurguladı. Seviyelerde ne kadar çıkarsanız o kadar sıkıntı yaşanabileceğini, bunun sebebinin de kas kütlesinin artması olduğunu dile getiren Doç. Dr. Özmen, ''Önemli olan hastaya en iyi ne şekilde faydalı olabileceğimiz. Dokuların kansız kaldığı sürenin de mümkün olduğunca kısa olması gerekir'' dedi.
Mevzuatı değiştirme çalışmalarına da değinen Özmen, nakil yaşının yüz naklinde 15'ten 18'e çekildiğini, yaş farkının 20 yaştan daha aşağıya çekileceğini söyledi.