Zaman gazetesi yazarı Şahin Alpay, kayyım iddialarına yönelik yaptığı açıklamada, "Türkiye'de adım adım demokrasinin, özgürlüklerin, hukuk devletinin ortadan kaldırıldığı bir süreci yaşıyoruz." dedi. Ali Ünal da "Hiç tükenmeyen bir ümidimiz var Allah'tan. İnşallah bu ülke gerçek manada aydınlığa çıkacak fakat bunun çıkması bir takım bedeller ister. Gaye ne kadar büyükse, o kadar bedel ister." ifadelerini kullandı.
Zaman gazetesine kayyım atandığı iddiaları, çalışanları ve zaman okurlarını hareketlendirdi. Yazarlar gazete binasında toplandı. Okurlar da gazete binası önünde toplanarak iddialara tepki gösterdi.
Zaman gazetesi yazarı Şahin Alpay, iddialara ilişkin şu açıklamayı yaptı: "Türkiye'de adım adım demokrasinin, özgürlüklerin, hukuk devletinin ortadan kaldırıldığı bir süreci yaşıyoruz. Sıra Türkiye'nin en büyük gazetelerinden, en çok okunan gazetelerinden bir olan Zaman gazetesini de kayyıma vermeye ve kayyım eliyle kapatmaya kadar gelmiş vaziyette. Türkiye'nin bu duruma nasıl gelebildiğini hakikaten anlayamıyorum. Türkiye yaklaşık 200 yıllık bir hukuk devleti birimi olan, en az 60-70 yıllık bir demokrasi deneyimi olan bir ülke. Nasıl oluyor da Türkiye'yi ilkel bir üçüncü dünya ülkesinde geçerli olabilecek türden bir otoriter, bir tek adam yönetimi altına sokabiliyorlar? Bunu anlayamıyorum. Türk demokrasisine saygısı olan bütün insanların bu gidişe demokratik yoldan 'dur' demesi lazım."
ALİ ÜNAL: HÜR TÜRLÜ HAKSIZLIĞIN YAPILDIĞI BİR SÜRECİ YAŞIYORUZ
Zaman gazetesi yazarı Ali Ünal da düşüncelerini şöyle açıkladı: "Gerek Türkiye'de gerek dünyada tanınan bir hizmet hareketi var. 170 ülkede. 'Şu anda dünya üzerinde terörle ilişkilendirilemeyecek bir hareket' denildiğinde, hemen herkes Hizmet Hareketi'ni diyeceklerdir. Hakikatlerin tersine çevrilerek, bu insanların terörle yargılanması, suçlanması ve terör bahanesiyle medyalarına el konması, bazı iş adamlarının takibe alınması tamamıyla Kur'an'daki 'infak' emrine uyarak, iyi nesillerin yetişmesi adına, insanlık ve ülke adına infakta bulunanların faaliyetlerinin terör içine alınması, bütün bunlar yapılabiliyorsa, böyle bir ülkede hukuk da yasa da manasını yitirir; hatta yasaya, hukuka, hakikate bir hakaret olur. Her türlü haksızlık ve hukuksuzluğun yapılabildiği bir süreci yaşıyoruz.
Bunun iki sebebi var; birincisi bu sürecin başındakiler, Allah insanlara bir vicdan vermiştir. Girdikleri çıkmazdan, ya hatalarını kabullenip çıkacaklar veyahut da bunu yapamazlarsa, kendilerini vicdanlarında aklamak için kamuoyunda aklamak için daha fazla o çıkmaz sokakta batacaklar. Şu anda onu yaşıyoruz. Fakat hiç tükenmeyen bir ümidimiz var Allah'tan. İnşallah bu ülke gerçek manada aydınlığa çıkacak fakat bunun çıkması bir takım bedeller ister. Gaye ne kadar büyükse o kadar bedeller ister. Hz. İsmail gibi bir şahsın kurban edilmesi çok önemliydi ki insanlık adına, Allah bunu emrediyor fakat H. İbrahim ve Hz. İsmail'in sadakatini görünce kurban yerine bir fidye gönderiyor. Şu anda Hizmet Hareketi de büyük bir kurban olarak, bu ülkenin geleceği adına, insanlığın geleceği adına bir fonksiyon görüyor. Allah bu şekilde seçmişse buna sevinmek lazım. Fakat usulü dairesinde, adaletten sapmamak kaidesiyle gerekli hukuki savunmalar yapılacaktır. Çizgiden çıkılmadıkça, gittikçe ülkeyi bir karanlığa, bir bataklığa saplayanlar bunun sonunda yaptıklarının bedellerini görecekler. Bütün bunlara sessiz kalan bir ülke tercini ahlaktan yana değil, menfaatten yana kullanan bir ülke bedeller ödeyecek ki ödüyor zaten. Hizmet'e de bir kurban olmak, bir fidye olmak düşüyor. Zaman gazetesi de bu fidyelerden büyük birisi olacak. Biz inşallah bunun şafak aydınlığı olacağına inanıyoruz."
CİHAN