Adalet eski Bakanı Hikmet Sami Türk, AK Parti hükümetinin kendi politikalarına ters düşen haberleri ortadan kaldırmak için baskı uyguladığını belirtti. Türk, "Basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede demokrasiden söz edilemez." dedi.
Hayatını kaybeden ablası Fatma Bak'ın (86) cenaze törenine katılmak için Samsun'a gelen Türk, burada Cihan muhabirinin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Gazetecilerin yazdıkları haberlerden tutuklanmasını demokratik bir rejimle bağdaştırmanın mümkün olmadığını vurgulayan Türk, şunları kaydetti: "Bu gazetecilerin gazetecilik dışında bir iş yapıp hükümeti devirme çalışmaları kimsenin makul bir düşünce ile ciddiye alabileceği bir iddia değildir. Gerçek şudur ki örneğin Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi. Onlar verdikleri haberler dolayısı ile özellikle Suriye'ye giden TIR kamyonlarıyla, onların silah taşıdığına ilişkin haberler dolayısı ile gözaltına alındılar, tutuklandılar. Tahliye talepleri sürekli reddediliyor. Aslında tutuklama bir tedbirdir. En son başvurulacak bir şeydir. Ve tutuklama ancak bir suç işlenildiği konusunda ciddi belirtiler varsa ve şüphelinin kaçması, delilleri yok etmesi, başkalaştırması olanağı söz konusu ise bu takdirde uygulanacak olan bir önlemdir.
YAZI YAZMAK İLE DARBE OLUR MU?
Ama şimdi düşününüz söylediğiniz gazeteciler Hidayet Karacalar, Ekrem Dumanlılar, Can Dündarlar onlar bir darbe mi yapıyor? Yazı yazmakla darbe olur mu? Bir suça teşebbüsten söz edebilmek için o suçun işlenmesi elverişli vasıtalarla hareket edilmesi gerekir. Bir yazı ile hükümet darbesi yapıldığı, bir haber ile hükümet darbesi olduğu nerde görülmüştür. Böyle bir şey söz konusu değildir. Ama burada anlaşılıyor ki AK Parti hükümeti kendi politikalarına ters düşen haberleri, yorumları onları da ortadan kaldırmak istemektedir. O nedenle bu bir baskı uygulamasıdır."
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN OLMADIĞI ÜLKEDE DEMOKRASİDEN SÖZ EDİLEMEZ
Basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede demokrasiden söz edilemeyeceğinin altını çizen Türk, şu ifadeleri kullandı: "Gerçek aslında o kişilerin verdikleri haberler, yazdıkları yazılar dolayısı ile tutuklanmış olmasıdır. Dilerim ki bir an önce bu gazeteciler, yazarlar özgürlüklerine kavuşurlar. Ayrıca Türkiye'de unutulan bir şey var. Tutuksuz yargılama diye bir kurum var. Eğer suç işlemişlerse pekala tutuksuz yargılanabilirler.
Şimdi örneğin Can Dündar'ın kaçması mı söz konusu. Gazetesini bırakıp nereye gidecek, nereye kaçacak? Ya da Ekrem Dumanlı'nın gazetesini bırakıp kaçması, bırakıp nereye gidecek, nereye kaçacak? Ayrıca bu şekilde Türkiye'de biliyorsunuz Bugün gazetesi, Bugün televizyonu, Millet gazetesi. Bunlara hep kayyum atandı kurum olarak. Ve o kayyum atandıktan sonra gazetelerin tutumu değişti. Bugün havuz medyası olarak adlandırılan ve hükümete yakın gazetelerden daha iktidara yakın yayınlar yapmaya başladılar. Bu da kayyum eliyle çok ciddi bir baskı yapıldığını gösteriyor. Bunlar yanlış uygulamalardır. Olmaması gereken demokratik bir rejimde görmememiz gereken uygulamalardır." CİHAN