Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, öğretmen maaşları ve ek ders ücretlerinin, öğretmenlere ortalama geçim imkanı vermediğini söyledi. Göç alan büyük şehirler ile Doğu ve Güneydoğu'daki illerin çoğunda öğretmenlerin ve öğrencilerin çatışmalı süreçten kaynaklı olarak can güvenliği bulunmadığını kaydeden Sarıhan, "Bu bölgelerde derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalamanın çok üstünde, 42 öğrenci düzeyinde olmakta, bazı bölgelerde bu rakamlar 50'yi hatta 60'ı bulmaktadır. MEB'in verilerine göre var olan durumda norm kadro doluluk oranı yüzde 81 dolayında olmasına karşın, norm kadro sorunu halen çözüm beklemektedir." diye konuştu.
CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, CHP milletvekilleriyle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)'nde basın toplantısı düzenledi. Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaşanan sorunlara çözüm üreten uygulamaları gerçekleştirmek yerine sürekli yeni sorunlar yaratan politikalar izlediğini kaydeden Sarıhan, "Eğitimin kamusal, bilimsel, demokratik, laik yönü önemli ölçüde ortadan kaldırılmış, milyonlarca çocuk ve gencin eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanma olanakları ortadan kaldırılmış ve temel bir insan hakkı olan eğitim hakkı kamusal nitelikli bir eğitim olmaktan çıkarılarak, neredeyse bütünüyle özelleştirilmiş ve 'serbest piyasa'nın insafına bırakılmıştır." dedi.
Eğitim sistemi belli bir siyasal-ideolojik temelde adım adım dönüştürüldüğünü vurgulayan Sarıhan, "Bir dinin belli bir anlayışı çerçevesinde yapılandırılarak, toplumda sürekli hele gelen kamplaşmalar ve kutuplaştırmalar yaratılmıştır. Öğrenciler, veliler, hatta öğretmenler arasında ayrışmaların artmasına neden olmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütün kademelerinde, bakanlık teşkilatından, okullara kadar her alanda yoğun bir siyasi kadrolaşma yaşanmış, eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde liyakat değil, siyasi referans belirleyici hale getirilmiştir. Okullarda cinsiyet, etnik kimlik ve mezhep ayrımcılığına ilişkin uygulamalar kalıcı hale getirilmiştir." diye konuştu.
Öğretmen maaşları ve ek ders ücretlerinin, öğretmenlere ortalama geçim imkanı vermediğini ifade eden Sarıhan, "Onların kendilerini yetiştirme, sosyal ve kültürel etkinliklere katılmaları ve kendilerini geliştirmeye çalışmalarını da engellemekte ve onları ek işlere mecbur bırakmaktadır. Göç alan büyük şehirler ile Doğu ve Güneydoğu'daki illerin çoğunda öğretmenlerin ve öğrencilerin çatışmalı süreçten kaynaklı olarak can güvenliği bulunmamaktadır. Bu bölgelerde derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalamanın çok üstünde, 42 öğrenci düzeyinde olmakta, bazı bölgelerde bu rakamlar 50'yi hatta 60'ı bulmaktadır. MEB'in verilerine göre var olan durumda norm kadro doluluk oranı yüzde 81 dolayında olmasına karşın, norm kadro sorunu halen çözüm beklemektedir. Atama ve yer değiştirmelerde yapılan plansızlık, norm kadro sorununun giderek büyümesine neden olmakta, çok sayıda öğretmenin bu uygulama nedeniyle mağduriyetleri sürmektedir. 2003-2015 yılları arsında KPSS'ye giren her yüz öğretmenden ortalama 16'sının ataması yapılabilmektedir bu koşullarda her yüz öğretmenden 84'ü ya tekrar sınava girmek ya da başka bir alanda çalışmak zorunda bırakılmaktadır." şeklinde konuştu.
Bir öğretmenin devlet bütçesine yıllık ortalama maliyetinin 40-45 bin TL civarında olduğunu hatırlatan Sarıhan şunları söyledi: "Atama bekleyen yaklaşık 300 bin öğretmenin atama işleminin yapılması halinde bütçeye getireceği yıllık maliyet 12-14 milyar TL arasında bulunmaktadır. Bu karşılanmayacak bir miktar değildir. Bu sorunun toplumsal alanda yarattığı ekonomik, sosyal ve psikolojik etki ve maliyet, çok daha yüksek düzeydedir. Bu işlemi yapmak, devletin ödevi ve anayasal sorumluluğudur. Bu sonuçlara bağlı olarak ortaya çıkan koşullar ve okullarda fiziki yapının yetersizliği, donanım eksiklikleri, atama sistemi, maaşlardaki yetersizlik, çalışma saatlerinin düzensizliği, ezbere dayalı eğitimin getirdiği olumsuzluklar, öğretmenlerimizin mesleki verimliliklerini düşürmekte, sosyokültürel ve ekonomik koşullarını kötüleştirmektedir. Türkiye'de bu sorunları çözmek 4+4+4 düzenlemeleri ve Fatih Projesi gibi geçici, çözüme odaklı olmayan hatta kendileri sorun yaratan uygulamalarla olanaklı değildir. Bunun için, Türkiye'de eğitim ve öğretimi güçlendirmeye dönük kamusal, bilimsel, demokratik, laik çağdaş bir eğitim politikası oluşturulmalıdır." CİHAN