Adana'da 19 Ocak 2014'te durdurulan MİT'e ait TIR'larla ilgili soruşturma kapsamında Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce tutuklanan Cumhuriyet Savcısı Aziz Takçı, tamamen yasalara uygun olarak yaptığı bir görevden dolayısı ile esir alındığını söyledi.
Takçı, "Esir alındım çünkü Anayasa'nın 138. maddesi, 2802 Sayılı Hakimler Savcılar Kanunu'nun 88. maddesi gereğince tutuklanmam mümkün değilken bir zalimin verdiği talimat doğrultusunda, sorgulama adı ile oynanan bir tiyatro neticesinde hürriyetim elimden alındı." dedi.
'ASLAN PARÇALARIMIN BAŞINI OKŞAYAMADIĞIM HER GÜN İÇİN HUKUK ÖNÜNDE HESAP VERECEKSİNİZ'
7 Mayıs'ta tutuklanan Aziz Takçı, Adana F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndan avukatı Alp Değer Tanrıverdi aracılığı ile basın açıklaması yaptı.
"Uzun zamandır ilk defa, gözümün nuru, helal lokma ile büyüttüğüm aslan parçalarından, onların kokularından, dünya ahiret hayat arkadaşımdan ayrı bırakıldım. Biliyorum ki onlar şimdi korku, endişe ve üzüntü yerine gurur duyuyorlar." ifadelerini kullanan Takçı, şunları kaydetti: "Ey zalimler, aslan parçalarımın başını okşayamadığım her gün için gerek hukuk önünde gerek Allah katında çok feci hesap vereceksiniz. Hukuku askıya aldınız, yargı erkini oyuncak ettiniz. Kantarı çok fena bozdunuz. Bu bozuk kantar elbette sizi de tartacak. Sorguda yaptığım savunma, hakkınızda yazılacak olan iddianamenin önemli bir parçası olacak. Şimdiden o savunmayı okuyun ve savunmanızı hazırlayın. Esir miyim? Evet esirim. Müteessir miyim? Hayır değilim. Milyonlarca insanın yerinden yurdundan edildiği, yüz binlercesinin öldüğü kirli bir savaşın kirli bir noktasını bilmeden ortaya çıkarmışım. Binlercesi ölen karagözlü çocukların yanında bu esaretten şikayet etmek doğru olmaz. Ben de kendi adıma şikâyetçi değilim."
'GÖZLERİMİ KAPATTIĞIMDA SURİYELİ YETİMLERİN KARAGÖZLERİNİ GÖRÜYORUM'
Bugüne kadar yaptığı onca hizmetten sonra (demek ki) dinlenme zamanı geldiğini bildiren Takçı, gözlerini kapattığında Suriyeli yetimlerin karagözlerini gördüğünü aktardı. Takçı, şöyle devam etti: "Gözlerine bakabiliyorum. Allah'ım diyorum; beni bu mazlum, mağdur ve günahsızlarla birlikte yaz. N'olur kara sakallı canilerle birlikte yazma. Aslında bu kabul edilmiş bir dua. Herkes tercihini yaptı. Kimisi kara gözlü çocukların yanında, kimisi kara sakallı sahte Müslüman canilerin ve katil Esad'ın yanında. Görmek isteyenler için bütün deliller apaçık ortada. Hırsı ve içerisine düştüğü bataklıktaki çırpınışları sebebiyle gerçekleri göremeyenler, bundan sonra da göremezler. Onlar kısa zaman sonra hem bu dünyada hem de öbür dünyada tercihlerinin sonucu ile yüzleşecekler. Ben şahsi günahlarımdan arınırken onlar biraz daha zulümlerini artıracaklar, artan zulümlerinde boğulacaklar. Hakkımı helal edecek miyim? Elbette hayır. Kimlere mi? Bu zulmün emrini verenlere. Bu zulmün emrine aracılık edenlere, bu zulmün tetikçisi sözde hukukçulara. Bu zulümlere bile bile destek olanlara. Bu zulümlerin yapılacağını bilerek bir oda uğruna, daha iyi bir iskemle uğruna, daha az çalışma uğruna, daha iyi bir şekilde çalışma uğruna zalimlere destek olanlara; zulmün karşısında ses çıkaramayanlara, hiçbirisine hakkımı helal etmeyeceğim. Selam olsun kendisini hukuk ve vicdan dışında hiçbir güç ile bağlı hissetmeyen meslektaşlarıma."
CİHAN